Bölüm 9

161 34 35
                                    

Beklettiğim için üzgünüm, diğer bölüm daha hızlı gelecek^^

Bir de geçen bölüme gelen oy sayısı için teşekkür ederim, bundan sonra da aynı oy sayısıyla devam edersek havalara uçabilirim ahahah. İyi okumalar.

Bugün, büyük gündü.

Çocukların New Jersey'nin merkezinde şehrin en ünlü barlarından birinde konserleri vardı. Ayrıca bu akşam bir şarkıları yayınlanıyordu, bize sürpriz olmasını istedikleri için şarkıyı hiç dinletmemişlerdi. Şarkıyı Luke'un yazdığını bilmek merakımı arttırıyordu. Yazdıkları bütün şarkılarda duyguları hissedebiliyordum, sözlerinin altındaki anlamları keşfettikçe onları daha çok içselleştiriyordum. Konserden sonra sözleri tek tek anlatmasını isteyeceğimden emindim, zaten o da anlatmayı çok severdi.

Çocuklar sabahtan prova için New Jersey'e gitmişlerdi. Biz de Liz ve Rosie ile konserden birkaç saat önce yola çıkmak için anlaşmıştık. Diğerlerinin ailelerinin de çocuklara destek verdiğini biliyordum fakat Liz ve Luke arasındaki bağ farklıydı, onlar için önemli şeyler yapacaklarında Liz hep en önde olur onlara yardım ederdi.

Saat beşi geçerken hazırlanmaya başlamıştım. Altıma mor renk ispanyol paça pantolonlarımı, üstüme de turuncu kadife büstiyerimi giydim. Rengarenk giyinmeyi seviyordum. Yüzüme çok hafif bir makyaj yapıp sağ gözümün altına küçük bir kalp çizdiğimde hazırdım, birkaç dakika içinde dışarıdan Liz'in korna sesi gelmeye başlamıştı. Evden çıkarken üstüme ince bir hırka aldım.

Arabaya binmemle Rosie'nin ıslık çalması bir oldu. "Çok güzel olmuşsun." Kıkırdayarak karşılık verdim. "Bana diyene bak! Ashton seni gördüğünde konsere çıkmak istemeyebilir."

Utanarak kafasını öne çevirmiş ve şoför koltuğunda oturan Liz'i işaret etmişti. Liz'i tanımadığı için utanması normaldi fakat Liz ona haksız olduğunu kanıtlayacak şekilde bir kahkaha savurmuştu. 

"İkiniz de çok güzelsiniz, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz." Cam kenarından ortaya doğru kayıp kollarımı öndeki koltuklara dayadım. "Ne demek gençliğini hatırlatıyoruz? Ben karşımda yaşlı birini göremiyorum, hala bizden daha güzel ve gençsin."

Yoldan gözünü ayırmayarak konuştu, "Ugh, biliyorum tatlım." Hepimiz kıkırdamıştık. "Fakat gençliğimde bu tür konserlere asla tek başıma gitmezdim. Anlarsın ya... Andrew benimle her yere gelirdi çok eğlenirdik. Şimdi koca poposunu kaldırması için Dünya'yı yerinden oynatacak bir şey olması gerekiyor." Gülerek konuşuyordu.

"Daha iyi, kız kıza konsere gidiyoruz fena mı?" Ona takıldığımda gülerek cevap vermişti. Yolculuğumuz kahkahalar içinde keyifli bir sohbetle geçmişti. Kırk dakika içinde mekana varmış ve dışarıda çocukların bizi almasını beklemeye başlamıştık. Beklerken Liz, geri dönüşte arabayı sürmek isteyip istemediğimi sordu.

"Ehliyetim yok benim." diyerek cevap vermiştim.

Nedenini sorduğunda omzumu silktim. "Bana araba kullanmayı öğretecek biri yoktu, sonradan da araba kullanmayı pek düşünmediğimden kursa gitmedim." Aslında önceki hayatımda araba kullanmayı biliyordum fakat motor becerilerimin hala sürdüğünü sanmıyordum. Zaten ehliyet almak için tekrar uğraşmak da istemiyordum.

"Ben sana öğretirim, başına ne geleceğini bilemezsin. Her kadının araba sürmeyi bilmesi gerekir." Pekala diyerek teşekkür ettim. Liz böyle biriydi, beni sürekli arayıp sorardı, beraber vakit geçirmek için çabalar, bir eksiğim olup olmadığını öğrenmek ister, hep yanımda olduğunu gösterirdi. Bana bir anne şefkatiyle yaklaşıyordu ve hislerinde sahici olduğunu, bana acıdığından değil de gerçekten sevdiğinden yaptığını biliyordum.

song of happinessWhere stories live. Discover now