Melike bütün gece düşündü. Ve kararını verdi. Onun için en doğrusu artık belliydi. İlk defa geleceği hakkında heyecanlandığını hissediyordu. Ve artık bu hayatı istediğini fark etti. Artık önceki  kadar haklı gelmiyordu eski savundukları. Sanki birinin uyandırması gerekiyormuşta, son olan Bütün   olanlar uyanmasını sağlamıştı. Bütün gece neler söyleceğini düşündü.  Defalarca cümleleri içinden tekrarlarken uyayakaldı.

Karakolda sabah gün kötü başlamıştı. Dağda ihbar üzerine operasyona giden Poyrazdan telsiz başında haber bekliyordu Uğur Teğmen. Saatler geçtikçe beklemek zor geliyordu.
En son telsiz bağlantısından beklenen haber geldi. Hamza yaralanmış, tim geri dönüyordu. Uğur bir yandan  Tugaya durumu bildirirken diğer yandan ambulans ve acil durum gereçleri için görüşmeler yapıyordu. Bunların yanında henüz odaya girmiş Melike ne yapacağını bilmeden ayakta bekliyordu. Telefon ve telsiz konuşmaları biten Uğur yerine geçti ve Melikeyle nihayet konuşmaya başladı. Melikeye sinirinin geçmediği ses tonuna yansıyordu.
- Hep böyle berbat zamanlarda gelmen tesadüf mü diye düşünüyorum.
- Berbat zamanlar öyle mi? Ben o berbatlığın içinde doğdum. Yani berbatmışım kendisiyim.
- Sen ne için gel...
- Ben sadece üniversite için yardımına ihtiyacım olduğunu söylemek için gelmiştim. Ama sen benden çoktan vazgeçmişsin sanırım.
- Melike ben...
- Berbat zamnlarda geldiğim için de özür dilerim.
Odadan rüzgar gibi çıkmıştı. Bir anlık siniri ile söylediklerinden pişman olan Uğur Teğmen Melikenin üniversite işine sıcak bakmasına çok şaşırmıştı. Hemen gerekli başvuru formları  ve evrakları hazırladı. Olaylar burda durulunca ilk il Melikeyi arayacaktı.
Melike eve gelir gelmez odasına girdi. Bütün gün sessiz ve sakin bir şekilde kendi üniversite işini nasıl halledebileceğini araştırdı. Anlamadığı çok şey olduğu kesindi.

Akşam geç saatlerde telefonu çalınca önce korksa da Uğur Teğmen yazısını görünce rahatlamıştı. Cevap verirken biraz tereddüt etmişti. Son konuşma malumdu.
- Alo Melike kusura bakma saatin geç olduğunun farkındayım ancak buralar biraz karışık olunca bu akşam senle konuşmadan da uyumak istemedim.
-Söyleyeceklerinin hepsini söyledin sanıyordum hem dün hem bugün.
- Ben biraz sinirliydim. Hem seninle son buluşmamızda hiç konuşmadan ayrılınca aynı fikirle devam ediyorsun sanmıştım. Özür Dilerim. Dinlemeden yargıladığım için.  Bide yarın mutlaka gel evrak, form işlerifalan onlara bir bakalım.  Birkaç birşey hazırlattım ben senin imzan gerekecek.
- Tamam görüşürüz.
- Görüşürüz.

Sabah Melike izin bir zaman sonra aynanın karşısında ne giyeceğine karar veremeyerek düşünüyordu. En son ne zaman bir yere giderken bu kadar hazırlanmıştı. En son bir şekilde bulduğu kıyafetleri giyip karakola doğru yola çıktı.

Sabah erken saatlerde Durali başçavuş hastahaneye Hamzanın ziyaretine gitmek için karakoldan ayrılırken Uğur teğmene gelmesi konusunda ısrar ediyordu.
- Gel teğmenim sende, sıkılırsın burda tek başına.
-Yok başçavuşum hem benim midafirm gelecek bugün.
- Kim bu misafir teğmenim hayırdır.
- Ya köyden biri işte ne yapacaksın hadi bin arabaya seni bekliyorlar.
- Teğmenim misafirin Melike Derbent dimi.
- Evet başçavuş evet. Hadi git artık Hamzaya da selam söyle. En yakın zamanda bende geleceğim ziyaretine.
- Hadi şimdi gidiyorum dönünce anlatırsın bak ama.

Durali başçavuşu gönderdikten sonra gözü kapıda Melikeyi bekledi. Yarım saat sonra " komutanım Melike Derbent geldi" diye içeri girdi Oğuz.

- Hoş geldin Melike. Geç otur.
- Teşekkürler. Evraklar falan demiştin.
- Evet bunlar başvuru için. Bide senin şu dondurduğun dönem için değişen durumlar var onu halledelim. Yurt işi için lazım olacak.
- Tamam anladım.
- Ne fikrini değiştirdi. Yani kabul edersin ki çok net ve hızlı bir dönüş oldu.
- İlçe olan olaylar, babamın başına gelenler, en son da Erkanın vurulması işte hepsi.
- Bak eğer üniversiteyi burda yapmak istediklerini  şehre taşımak olarak görüyorsan hiç başlamayalım.
- Ne demek istiyorsun. Ben üniversite gidip canlı bomba olacağım, protestolara katılacağımı falan mı düşünüyorsun? Ya sizin için biz hiç değişecek miyiz? Ben artık sizin için mimli bir gerillayım yani. Size göre biz..
Uğur daha fazla bu şekilde konuşmasına dayanamayarak Melikenin  sözlerine masaya vurarak son vermişti.
- "Dinle küçük Hanım Dinle!!!! Bem sana olabilecekleri lafı dolandırmadan anlatmaya çalışıyorum.  Ve eğer sana ön yargı ile yaklaşacak olsaydım. Seni suçlamak isteseydim" Uğur yanındaki çekmemeden üzerinde çok gizli damgası olan Melikenin resminin olduğu dosyayı masaya attı.
" Bu çok başka yerlerde olurdu. O yüzden şimdi beni dinle. Bir bir daha benim makamımda benim karşımda "gerilla" kelimesi kullanma. Iki kendin ile o insanları aynı kefeye koyarak "biz" deme. Sen onlarla aynı yerde değilsin. Ve son olarak bunları söyliyorum çünkü kaybolup gitmeni istemiyorum. Tamam mi? Şimdi sakin sakin konuşalım.
O sırada içeri askerler arasında en çatlak olan Fatih elinde iki çayla içeri girdi.
- Komutanım çay getirdim.
- Tamam Fatih ver
- Ben almayayım.
- Çay sıcak bayaann verim.
Deyip Melikenin cevabını beklemeden çayı masaya bırakıp çıktı.
- "Bana bayaan dedi" diyerek güldü.
- Öyle mi dedi" Uğur da Melikeye eşlik etti. Odada ki gergin hava aniden dağılmıştı. Okul işini detaylıca konuşup ayrıldılar. Ayrılırken Uğur Teğmen ilerisi için kendine yer yapmış, "Bazı detaylar için bir ara yine ilçede buluşuruz o zaman" dedi.
Melike de başını sallayarak onayladıktan sonra ilk defa gülümseyerek ayrıldılar.

İlk defa ikisi de bir şeyler yerine oturuyor gibi hissediyordu. Ne istediklerinden artık emindi ikiside. Bu yüzdendir belki içlerindeki huzurun sebebi.

Düşüncelerini belirtirseniz sevirim. TEŞEKKÜRLER.

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Where stories live. Discover now