Anlamazsan Aşık Olursun

236 8 3
                                    


Eğer etrafında ki karmaşık durumu çözmek için sadece bir kaç saniyeniz varsa ve bu sürede toparlamanız imkansızsa ne yapardınız?

Uğur bu bir kaç saniyeyi durumu kurtarmak yerine, şansına ve çaresizliğine isyan ederek harcadı. Ve aklına gelen en hızlı ve doğru kararı aldığına inanarak oturduğu yerden kalktı. Yüzünde her halinden mecbur olduğunu belli eden bir ifadeyle Melikeye dönüp konuşmaya başladı.

"Çok özür dilerim Melike bir kaç dakika bekler misin? Durumun ne olduğunu öğrenip geliyorum."

Melike ufak bir tebessüm ile konuşmaya başladı. "Sorun değil. Babamın da işi bitmiştir ben de gideyim artık. Senin işin çok gibi."

"Hayır gerçekten uzun sürmez bekle. Lütfen..."

"Tamam bekliyorum."

"Oğuz, Fatih'e söyle buraya baksın. Çay, kahve bir şeyler getirsin."

Uğur daha sonra bir süredir beklettiği ve daha fazla bekletmeyeceği telefona gitti. Peşinden Oğuz'un da geldiğini de fark edince telefona bakmadan önce ona dönüp sistemle konuştu.
"Oğlum neler diyorsun sen lan öyle. Yok taciz şikayetiymiş, yok yabancı uyruklu kadınmış falan. Hem o ne saçma bir cümle "geçen gün yaşananlar hakkında... " Kelimeleri nasıl seçiyorsun sen öyle?"

"Kusura bakmayın komutanım."

"Neyse. Sinirli mi Albay"

"Pek sesi öyle gelmedi komutanım."

"Tamam ben hallerim gerisini." Uğur telefonu kulağına götürdüğün de duyacaklarının merakı ile dinlemeye başladı. O da neler olduğunu merak ediyordu. Neye dayanarak taciz şikayeyinde bulunmuştu.
.
.
Bir kaç dakika sonra konunun aslını astarına anlamış bir şekilde telefonu kapattı ve  çoktandır tuttuğu nefesini verdi. Tacizden kastı arabasını ve üstünü aramalarından bahsediyormuş. Aracında ki evrakların kaybolmasından askerleri sorumlu tutmuştu. Elin de hiç bir kanıt olmadan yaptığı bu suçlama için Uğur'u sadece gelip ifade vermesinin yeterli olacağını söylemek için aramışlar. Ayrıca Hüsamettin Albay  yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunu ve ifade sırasında görevin asıl amacını söylememesini istemişti.

Odasına geri dönen Uğur Melikeyi aynı yerinde otururken görünce mutlu olmuştu. Melikeye bakıp gülümseyerek o da eski yerine oturmuştu. Uğur daha gergin bir Melike beklerken, yüzünde ki tebessümün gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Biraz önceki olanları nasıl yorumlamıştı en ufak bir fikri yoktu.

"Kusura bakma buna cevap vermek zorundaydım. Önemli bir konuydu. Bir de Oğuz'un bahsettiği taciz falan olayı da..."

Uğur yine sözünü tamamlayamadan Halil Bey ve Durali başçavuş içeri girmişti. Bugün kendini bir türlü ifade edemeyen Uğur git gide geriliyordu.
"Kızım işin bittiyse gidelim artık. Daha fazla da meşgul etmeyelim komutanı."

Uğur duyduğu şeyle aniden yüzünü Melikeye çevirip ne diyeceğini bekledi. Daha hiç bir açıklama yapmadan gidemezdi. Doğru düzgün konuşamamıştı bile. “Hı hı gidebiliri.. "

Melike'nin konuşmaya başlamasıyla babasına olumlu yanıt vereceğimi anlayıp araya girmişti.
" Hayır daha ufak tefek bir kaç pürüz  var. Halil Bey isterseniz yani eğer sizin işiniz varsa Melike bir süre daha kalsın. Daha sonra biz bırakırız."

Melike sıkıntı olmadığını belli edercesine yüzüne baktı. "Sorun değil daha sonra da gelebirim. Şuan çok işiniz var gibi. Daha müsait bir zamanda konuşuruz."
Melike'nin söylediklerinden sonra ısrar etmek istesede bunun doğru olmayacağını fark edince konuşmak için açtığı ağzını memnuniyetsiz ve çaresizce kapattı.
" Tamam sen öyle diyorsan... Yine bekleriz Halil Bey"

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Where stories live. Discover now