Bana Bilmem Ne Oldu?

194 5 2
                                    

Medyada olan müziği dinlemenizi tavsiye ederim. Fazla naif bir şarkı. Ayrıca bu bölümümüzde de yeri var.
Keyifli okumalar.

Kapıda, burada olması gereken son kişi bile olmayan Bakır göründüğünde, dans eden ikili yerlerinde hareketsiz kalmıştı. Kendine gelen ilk kişi Uğur olmuş, hızlı ve geniş adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı.
Bakır karşıdan kendisine yaklaşan Uğur'un gergin yüz ifadesine karşı alayla gözlerini dikmiş istifini bozmadan bekliyordu.

"Ne işin var lan senin burada? Nasıl gelirsin buraya? Kim çıkardı seni o delikten? Hangi cürretle?" Uğur'un hararetli sesi her cümleyle biraz daha yukarı tırmanmış, sonlara doğru neredeyse kükremişti.
Rahat tavrını bozmayan Bakır Uğur'u çileden çıkarmaya yemin etmiş gibi konuşmaya başladı.
"Teğmenim bir dur hele. Bismillah yeni geldim. Bir halimi hatırımı sorsaydın önce. Hem biliyorsun Halil Bey benim sevdiğim bir dostum sayılır.  Düğününe tabi ki gelecektim."
"Başlatma lan haline hatırına. Sana nasıl çıktın diye sordum."
"Ya sen benden daha iyi bilirsin bu adalet işlerini. Suçsuz bir adamı niye içeride tutsunlar değil mi? Birileri asılsız, delilsiz bir kaç iftira attı diye yüce devletimin adaleti şaşar mı hiç?"
Yüzünü sertçe sıvazlayan Uğur, sert ve tehditkar sesi ile konuşmayı sonlandırdı.
" Şimdi daha fazla sıkıntı çıkarmadan defol git buradan. Yoksa... Yoksa Bakır yemin ederim sana, o kör kasaturam var ya onu bilemekle bile uğraşmam. Kör kasaturayla alırım canını."

Bakır istediğini almış olmanın ve Uğur'un gözlerinde söylediklerini yapacak olduğunun kararlılığını fark ettiğinden, usulca kafasını salladı.
"Sakin teğmenim. Madem o kadar ısrar ediyorsun gideyim ben." Uğur'un arkasında bir noktaya bakıp sahte bir el sallama ile selam verdi. Kafasını Bakır'ın el salladığı yere çeviren Uğur, gergin bir şekilde onları izleyen Melikeyi görünce hızla Bakır'a dönüp havadaki elini yavaş ama sertçe tutup aşağı doğru büktü.
"Defol!"
Elini Uğurdan kurtarıp yüzünden hiç silmediği alay dolu ifade ile kapıdan geldiği gibi çıktı. Bakır'ın ardından Melike'nin yanına ilerleyen Uğur, Melike'nin yüzündeki ifade ile adımlarını hızlandırdı.
Tam karşısında durduğunda elini yüzüne kaldırdı. Etrafına bakıp, nerede olduğunu hatırlayınca yavaşça geri çekti. Derin bir nefes alıp, Melike'nin kolunu hafiften yön vererek çıkışa doğru yönlendirdi. Dışarı çıkar çıkmaz Melikeyi olduğu yerde durdurup sarıldı.

"Bir şekilde çıkmış dışarı. Yarın Tugaya gidip kesin bir şekilde öğrenirim nasıl olduğunu. Daha önce de söylediğim gibi ben yanındayım tamam mı? Sorun yok. Sıkıntı yok."
Uğur'un kollarından ayrılan Melike, kafasını kaldırıp Uğur'un gözlerine baktı.
"Uğur!"
"Hıı?"
"Korkmuyor. Gerçekten korkmuyorum. Endişelenme bu kadar. Zannettiğin kadar zayıf ve kırılgan değilim."
"Değilsin tabi ki Melike. Senin zayıf olduğunu düşünmüyorum. Sen güçlüsün. Sadece sen değil. Bu coğrafyada yaşayan, önüne yaşamak için sadece iki  seçenek sunulmuş, ama buna rağmen dim dik durmuş bütün hem cinslerin kadar güçlüsün. Bunu biliyorum. Sorun bu değil. Sorun, sen bu kendini bilmez adamın tehditleri ile yaşamak zorundaymışsın gibi olman."
"Bir kaç ay sonra gideceğim zaten. Buradan biraz uzaklaşmak iyi olacak gibi. O zamana kadar sabredeceğiz."
"İşte diğer bir sorun bu. Sen neden sabretmek zorunda oluyorsun? Neden kaçmak zorunda kalıyorsun? Seni koruyamayacaksa neye yarıyor o yasalar, kanunlar? Yarın gideceğim Tugaya. Bana ne diyecekler biliyor musun? Yetersiz delil. Adam gözümün önünde askerlerimi öldürenlere yardım ediyor. Elini kolunu sallaya sallaya benim ülkemde dağdaki adamlara silah taşıyor. Ama ben hiç bir şey yapamıyorum. Sorunun en büyüğü bu."
"Sinirini anlıyorum ama sakin ol. Seni çaresiz görmek hoşuna gidiyor onun. Yapma."
Bir süre gözlerini kapatıp, kafasını geriye atan Uğur, Melikenin ellerini tutmasıyla yeniden gözlerini ona çevirdi.
"Melike özür dilerim. Seni sakinleştirmem gereken yerde, ben kendimi kaybettim. Fazla gerildim. Seni de gerdim."
Melike bir süre sessizliğini koruyup bütün kötü havayı dağıtan enerjisiyle konuştu.
"Gerginken de yakışıklısın." Melikenin tebessümle söylediği sözlerle Uğur da gülümsemişti.
"İçeri gidelim hadi. Bugün daha fazla canımız sıkılmasın."

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Where stories live. Discover now