Şeytan

17 2 3
                                    

Hell's Kitchen, 1 hafta sonra

"Kim olduğun umurumda değil kızıl, önümden çekil yoksa senin kemiklerini paramparça ederim"

"Bunun olması için önünden çekmen gerekiyor pislik" 

Arthur bunu duyduktan sonra silahıyla kızıl renk giyinmiş boynuzlu, bir şeytan gibi gözüken dövüşçüye iki el ateş etti. Şeytan gibi giyinmiş dövüşçü ne mi yaptı ? Mermiler havadayken mermilerden kaçtı. Hayretler içinde kalan Arthur dövüşçüye doğru koşmaya başladı. Dövüşçü 

"Ben bu şehrin koruyucusuyum, benim adım Hell's Kitchen'ın Şeytan'ı !" dedi. Arthur'da

"Gitmeme izin ver" dedi. Şeytan'da "Asla, onları öldürmene izin veremem !" dedi. Arthur Şeytan ile karşı karşıya gelince bileğiyle onun göğsüne vurdu. Göğsüne vurunca Şeytan Arthur'un boynuna vurdu. Arthur kafası eğilince Şeytan'ın ağzına bir aparkat geçirdi. Şeytan gerileyince zıplayıp Arthur'un ağzına tekme attı ve bir dişini çıkardı.

Acı içindeyken bayılmak üzere olan Arthur'un sözleri;

Ç-Çok teknik. Çok iyi dövüşüyor ve pes etmeyecek. Dakikalardır dövüşüyoruz ve 5 mermiden kaçtı. Onu durdurmam gerekiyor. Öldürücü bir vuruş şart. 

Şeytan tam Arthur'un bayıltmak için Arthur'un suratına bir tekme atacakken Arthur kafasını sağa çekti ve silahını onun kafasına doğrultup ateş etti. Şeytan yere bir kum torbası gibi devrildi ve yere düşerken çığlık attı. Arthur ayağa kalktı ve düşen dişine tekme atıp Şeytana baktı

"Sonumuz böyle olsun istemezdim kızıl, umarım seni bulan polisler bir yere gömerler." dedi ve yoluna devam etti. Amacı neydi peki ? Listesindeki son mafya babasını öldürmek. Bu adamın bir sürü alıcısı ve köprüsü vardı. Kimseyle yüz yüze konuşmuyordu her zaman aracılar gönderiyordu. Arthur onu nasıl mı yenecekti ? Kızıl ona karşı durdu çünkü durmasaydı Arthur kapıştıkları çatının karşısındaki kumarhaneye gidip mafya babası dahil tüm adamları öldürecekti. Şimdi kızıl yok yani onu kimse tutamayacak. Ama önce gelin de olayların bir öncesin bakalım.

Hell's Kitchen yolu, 2 saat önce

Arthur keskin nişancı silahı ile bir adamı vurduktan sonra listesindeki son adama doğru gidiyordu. Karşısındaki arabadaydı o adam. Adamın yardımcıları arabadan Arthur'un o gece çaldığı zırhlı araca ateş ediyorlardı. Arthur ise yerinden kımıldamıyordu. Mermiler öylece yanından geçip gidiyordu, bu nasıl mı oluyordu ? Çünkü Arthur korkmuyordu. Mermiler onun için demir parçalarından ibaretti. Hell's Kitchen'ın içine girince şehirdeki bir kumarhaneye yöneldiler ve Arthur'u atlattıklarını sandılar. Arthur ise çatıya geçti ve o gece yanında olan keskin nişancı tüfeğini kumarhane çıkışına doğrulttu. Tam doğrulttuğu sırada bir adamın ayak seslerini duydu ve kafasını kaldırıp arkasını döndüğünde kafasına bir tekme yedi. Tam ayağa kalkacağı sırada şeytan görünümlü adamdan bir tekme daha yedi. Bu seferki boğazına geldi, Arthur kan tükürdü ve bir eliyle onun yanağına yumruk attı. Hiç hız kesmeden yanındaki tüfeğin tersiyle kafasına vurdu ve silahı ona doğrulttu. Devamını biliyorsunuz zaten.

Kumarhaneye giriş, Şu an

"Hey dostum, içeriye giremezsin. Özel onay gerekli."

"Listede adım yok, ama size biraz şeker ve kokain verebilirim ücret yerine."

"Tamam o zaman, malları göster."

"Arabamda kalmış, alıp geliyorum hemen."


Arthur arkasını döndü ve arabaya doğru yürümeye başladı. Ancak arabadan uyuşturucuları değil silahları alacaktı. Arthur arabaya geldiğinde ayağındaki kılıfa iki tabanca, belindeki kılıfa 4 patlayan bomba ve 1 sis bombası, göğsündeki kılıfa da 2 tabanca koydu. Ayağının üstündeki tabanca kılıfının altına da bir bıçak ekledi ve bir eline de kelebek bıçağı aldı. Göğüs kılıfının üstüne mermi geçirmez yeleğini giydi ve adamlara doğru yürümeye başladı. Korumaların biri de

"Malları aldın mı ?" dedi. Arthur'da kelebek bıçağını sallamaya başladı ve adama yaklaşınca "Evet, bak burada" deyip adamın boğazını kesti ve çıkarınca bıçağı diğer korumanın karnına sapladı. Bıçakladığı korumanın taşaklarına diziyle vurdu ve kapıyı açıp içeri girdi. Bıçağı cebine soktu ve göğüs kılıfından tabancasını çekip kumarhanede yürümeye başladı. Suratında maske yoktu. Çünkü bu sefer logo maskede değil yelekte idi. Patronun olduğu yere doğru ilerlemeye başladı ve korumalara silahını doğrultup tek kelime etmeden kafalarına sıktı. Kumarhanede eğlence için orada olan fahişelerin açık olan göğüsleri bile kanla kaplanana kadar korumaları ve onu durdurmaya gelen mafya adamlarını öldürdü. Patronun kapısının önü boşta kalınca arkasına sis attı ve patronun odasına girip kapıyı kilitledi.

"Duyduğuma göre Hell's Kitchen ve Los Angeles'daki tüm uyuşturucu işleriyle ilgileniyormuşsun. Hatta bağlantın o kadar büyükmüş ki amerikanın en önde gelen imalatçılarından biriymişsin." 

"B-bak dostum.. ben sadece malın üretilmesini ve satılmasını sağlıyorum. Ben bugüne kadar hiç kimseyi uyuşturucum ile zehirlemedim.. hem sana istediğin her şeyi verebilirim, yatlar, katlar ne istersen !"

"Benim istediğim şey senin için çalışan torbacıların sattığı uyuşturucularla zehirlenen ve ölen insanların geri dönmesi. Bunu yapabilir misin ?"

Bu sözleri söyledikten sonra Arthur patronun göğsüne 2 mermi sıktı ve dışarı çıktı. Kumarhane çıkışında bir sürü insan kaçıyordu. Arthur'un attığı sis bombası ve patlayıcı bombadan kaynaklı bir duman vardı havada. Dumanların ardında da polis arabalarının ışıkları ve bir şeytan vardı. Adı da Daredevil. Şeytan Arthur'a baktı ve "Beni öldürmek için daha fazla çalışmalısın." dedi. Arthur silahın horozunu çekti ve Daredevil'a baktı. "Senden korkmuyorum, ben sokakta dövüştüğün sıradan bir serseri değilim. Ben Cezalandırıcıyım." dedi. Daredevil'da "Hayır, sen onu taklit etmeye çalışan bir şaklabansın. Frank seneler önce öldü" dedi. Arthur'da silahı ona doğrulttu ve Daredevil'a "Sen de Matt Murdock'sın sanırım" dedi. Matt maskesini çıkardı ve Arthur'a baktı "S-Sen bunu nereden biliyorsun ?" dedi. Arthur'da "Frank'in kör dostu, ve avukatı." dedi. Matt gülümsedi. Arthur'da öyle. 

Hell's Kitchen'da bir kafe, 3 ay sonra

"Neden ona benzemek istiyorsun Arthur, çoğu insan için o yanlış yoldaydı. İnsanları cezalandırmasının sebebi kaybedecek bir şeyi olmaması ve intikam arzusuydu. Frank birçok günah işliyordu."

"İşlediği günahlar sayesinde insanlar daha huzurlu yerlerde yaşamaya başladılar Matt. Sen onu benden iyi tanıyor olabilirsin fakat ben kendimi bildim bileli o olmak istedim."

"E-Evet.. onu tanıyorum.. ve onun hakkında bir çok şey biliyorum.. Bildiğim bir şey daha var o da yaşlandığım ve şehri eskisi gibi koruyamadığım." 

"Los Angeles'ı temizledikten sonra buraya tekrar uğrarım Matt."


Arthur ayağa kalktı ve ceketinin önünü açtı. Punisher logosunu herkese göstererek yürüdü ve arabasına bindi. Tabancalarını doldurdu. Matt ile geçirdiği bu 3 ayda bir çok şey öğrendi. Dövüşmek ve bıçak ile mermilerden kaçmak bunların sadece bir kaçıydı. Öğrendiği şeylerden biri de, Frank gibi olmak istiyorsa daha iyi olması gerektiğiydi. Şimdi ise tekrar Los Angeles yolunu tuttu. Sırada uyuşturucu satan kumarhane yöneticileri yerine daha büyük kişileri, devlet ile bağı olan para babalarını öldürmek vardı. Arthur'un hikayesi devam edecek. 

Geleceğin CezasıWhere stories live. Discover now