"Asya'm! Aç artık güzel gözlerini! Bak ben yanındayım güzelim! Okyanus gözlüm! Duyuyor musun beni?.."derken genç kız gözlerini açtı bir çırpıda. Korku gözlerinden okunuyordu. Etrafına hızlı bir bakış atıp nerde olduğunu hatırlamaya çalıştı. Terden sırılsıklam olan yüzüne saçları yapışmıştı. Genç adam yüzündeki teri silerken, bir yandan da saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıyordu. Genç kız en son uyuduğu yeri hatırlayınca rahat bir nefes verdi. Ve okyanuslarında fırtınalar kopan mavi gözlerini genç adama dikti.

"Melih?.."derken sesi korkusunu yansıttı.

"Benim güzelim!..Korkma! Ben yanındayım!.."diyip kollarını genç kıza doladı. Başının üstüne cesaret veren öpücüklerini kondururken konuşmaya devam etti.

"Geçti okyanus gözlüm! Geçti! Kabustu ve bitti! Korkma artık olur mu?.."diyip saçlarını koklayarak öptü bir kez daha. Kollarının arasında yaprak gibi titreyen bedeni daha sıkı sararken, sanki acılarını kendi yüreğine aktarmak ister gibi bir hali vardı. Bir süre konuşmadan öylece durup genç kızın hıçkırıklarını dinledi. Daha sonra hıçkırıkların yerini iç çekişleri alınca kızın biraz daha sakinleştiğini anladı. Başını geriye doğru çekip kızın yüzünü görmeye çalıştığında, genç kızın içini çekerek uyuduğunu farketti. Oturduğu yerden bedenini kaydırarak yatar pozisyonuna getirdi ve genç kızı daha güçlü bir şekilde sarıp sarmaladı. Dudakları genç kızın saçlarında gezerken, nefesi yüzünü okşuyordu. Aklında ise sadece kızın gördüğü kabus vardı. Belli ki bu gece uyku, genç adama haramdı.

*****

Günler sonra ilk defa bu kadar huzurlu uyanmıştı genç kız. Odaya dolduran gün ışığı uykusunu bölse de ciğerlerini şenlendiren acı kahve kokusu yüzünü gülümsetmeye yetmişti. Yerinde biraz kıpırdayıp gözlerini açtığında, yanında tek dirseği üzerinde durup onu izleyen bir adamı görmeyi beklemediği kesindi. En azından onunda uyuduğunu düşünmüştü kısa bir an. Genç adama bakarken yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti. Bedenini tamamen ona doğru çevirip, uykunun verdiği mahmurlukla çıkan tarazlı sesi adamın kulağına ulaştı.

"Günaydın!.."
Genç adam gözlerini kızdan ayırmadan yaklaşıp alnına bir buse kondurdu. Geri çekilirken de boşta duran elini kızın saçlarının uçlarında gezdirdi. Derin bir nefes çekti ve;

"İşte şimdi günüm aydı! Sanada günaydın!.."dedi.

Genç kız bir süre adamın yüzünü inceledi. Tabir-i caizse ağzı kulaklarındaydı. Sonra kendini toparladı ve sahte bir kaş çatmasıyla konuştu.

"Senin ne işin var burada? Hemde benim..."derken kızın sözünü kendi tarzında tamamladı.

"Hemde senin koynunda! Değil mi güzelim?.."derken arsız bir sırıtma yerleştirdi yüzüne. Genç kızın yanakları renk değiştirmeye başlarken yatakta doğrulup sırtını yatağın başlığına dayadı.

"Koynumda demeyelim de! Odamda ne işin vardı?"derken sesi hem sitemli hemde utangaç bir şekilde çıkmıştı.

Genç adam kızın yanaklarının renk değiştirdiğini görünce biraz uğraşmaktan zarar gelmez diye düşündü. Ama nerden bilecekti ki yalnış düşündüğünü?

"Sadece odana mı girdim güzelim? Yatağına da girdim! Koynuna da girdim! En önemlisi kalbine de girdim! Değil mi?"derken kızın yüzüne doğru yaklaşmaya başladı. Genç kız duyduğu sözleri daha algılayamamıştı ki, bir de üstüne doğru eğilen bir adamı hiç fark edemedi. Bu adam bu kadar cesareti nerden buluyordu ki? Nefesi yüzünü okşarken sanki genç kız sesini kaybetmiş gibi öylece durdu. Genç adam kızın bu halinden faydalanmak isteyip tam atağa geçiyordu ki beklenmedik birşey olmuştu. Odanın kapısı destursuz açılmış ve içeriye bir adet Halime Sultan düşmüştü. Yaşlı kadın önce ne olduğunu algılayamadı. Çünkü görünürde sadece genç adam vardı. Bir an yalnış odaya girdiğini bile düşündü kadın. Sonra yalnış odaya girenin kendisi değil de fırsatçı bir serserinin olduğunu farketti.

TUTSAK KALPLERWhere stories live. Discover now