18; Bir "ufak" güven meselesi

Start from the beginning
                                    

Git gide çok daha geniş, içten gülüşler sunuyordu ve bu içimi rahatlatıyordu. Anlattığım komik olaya kahkahalarla gülerken göz göze geldik ve gözlerindeki o parıltıyı görünce elimin arasında olan elini alıp öptüm.

''Hep böyle gülmeni istiyorum.'' dedim, dudaklarım elinin üzerindeyken.

O anda durduğumuz kırmızı ışık sanki öpücüğümüze yardım ediyor gibiydi. Uzanıp dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. ''Seninleyken üzgün olmam imkânsız.''

''Beraberde üzülebiliriz ama yüzünü asık görmek beni gerçekten üzüyor.''
''Bebeğim,'' dedi ve güven veren bir ifade ile bana bakmaya devam etti, ''herhangi bir sorun yok. Sadece açmak istemediğim birkaç insan aradı o kadar.''

Başımı salladım ve o sırada yanan yeşil ışığı gösterdim. ''Otele uğrayacağız, unutma.''
Sola doğru dönerken cevapladı. ''Aklımda.''

Yarım saat sonra otelin önündeydik ve aynı anda arabadan inip otele girdik. Taehyung otelde gerçekten tanınıyordu ve göz göze geldiği herkesle kibarca selamlaşıyordu.

Lobideki personellerden biri yanımıza geldi. ''Yeoubi hanım kafede oturuyor, geldiğinizde onu görmenizi istedi.''

''Teşekkür ederim.'' dedi Taehyung ve sıcak bir gülümsemeden sonra otelin kafesine adımladık. Pek kalabalık değildi, hızlıca Yeoubi'nin oturduğu masayı bulup yanına gittik.

Yeoubi gergin bir şekilde önündeki kahvesini yudumluyordu ve bacak bacak üzerine attığı sağ bacağını ileri geri hızlıca sallıyordu.

''Hey,'' dedi Taehyung ve Yeoubi hızlıca oturduğu yerden kalktı fakat beni görünce bir anlığına duraksayıp sanki zorla gülümsemeye çalıştı. ''Hey.''
''Ne oldu?'' diye sordu Taehyung, şimdi o da tıpkı Yeoubi gibi gerginleşiyordu.

Yeoubi derin bir nefes aldı, gerçekten hem telaşlı hem de fazlasıyla gergindi. Elini ensesine götürüp bir bana bir de Taehyung'a baktı. ''Tae, özel konuşabilir miyiz?''
İkisine de zorluk çıkartmamak adına birkaç adım geriledim ve onlara sırtımı döndüm.

Ne konuştuklarını duyamıyordum ama gerçekten ikisini de böylesine geren meselenin ne olduğunu öğrenmek istiyordum.

Büyük ihtimalle Taehyung'un ardı ardına çalan telefonuyla ve gelen mesajla ilgisi vardı bu durumun. İkisi konuşmasına devam ederken bir sesin Taehyung'un adını söylediğini duydum.

''Taehyung!''

Kafamı sesin geldiği yöne, sağ tarafa çevirdiğimde çok güzel bir kadının bizim olduğumuz yöne doğru yürüdüğünü fark ettim. Birkaç adımdan sonra Taehyung'un hemen yanındaydı ve hiç çekinmeden o kırmızı rujla süslediği kalın dudaklarını sevgilimin yanağına bastırdı.

''Ne işin var burada?'' diye sordu Taehyung, geriye doğru adımlarken.

Gözleri ara sıra bana bakıyordu ve vücut dili git gide daha gergin bir hale geliyordu. Yanlarına doğru adımladım ve kadın Taehyung'un tam o sırada elini tutup kocaman gülümsedi. ''Seni özledim bebeğim.''

Kalbimi saran o aptal hisle birlikte karşımdaki manzaraya baktım. Bebeğim, diye hitap ederek ne yapmaya çalışıyordu?

Taehyung alnına biriken terlerini elinin tersiyle sildi ve derin bir nefes alıp verirken ellerini beline yerleştirdi. Bakışlarını Yeoubi'ye çevirdi. ''Soomin'i al ve odana çıkın.''

Adının Soomin olduğunu öğrendiğim kız ellerini göğsüne birleştirip bir bana bir de Taehyung'a baktı. ''Ne oluyor Tae?''

Taehyung sinirlenmeye başlıyordu, kasılan çene hattından bunu görebiliyordum. ''Yeoubi ile git, sadece beni dinle.''

Flame Of Love | Taejin Where stories live. Discover now