üçleme • son teklif • kökler

Start from the beginning
                                    

Gözlerinde hafifçe bir titreme gördüm o an. Belli belirsiz bir nemlilik. "Ben senin bahçenden başka bir yerde yeşeremiyordum. Ha sen gitmişsin ha ben. Sonuçta sen olmayacaksın, bende yine solan solacak. Sen çiçek aç yeter ki."

Kalbim titredi. Sesindeki tını, bakışlarındaki derinlik ve parmaklarının ucundaki hafif titreme bir an bana da bulaştı. Bir şey diyemedim. Beni kendi elleriyle toprağa gömdü. Tohum olarak mı, ceset olarak mı gömdü bilmem ama nefessizdim. Yüreğimdeki ağırlık sanki yükselip boğazıma düğüm oldu. Gözlerim doldu, gizlemek için ardıma dönüp uzaklaştım yanından. Yanağım ıslandı.

Sefa ne ara böyle derin bir deryaya dönmüştü de ben hiç fark edememiştim bu güzelliği? Neden ben hep dalgalarını hırçın görmüş, ufuk çizgisini ırak görmüş, boğulacağımı düşünmüştüm? Oysa en dingininden bir denizmiş onunkisi. En sıcağından bir gülüş, en yakınından bir bakış. Sefa değişmiş deyip duruyordum ya, Sefa değişmişti belki evet ama ben onu anlamamıştım hiç. Neye döndüğünü çözmemiştim.

Peki nasıl böyle sözler edebiliyordu? Nasıl giderdi? Nasıl giderse köklerin temeline zarar vermeyeceğini düşünüyordu. Kökler bir kere sarılınca, bir daha kolay kolay ayrılır mıydı topraktan? Çok şey alıp götürmez miydi , çok kanatmaz mıydı? Acıtmaz mıydı? Binayı sağlam bırakır mıydı?

İçimdeki korkuyu bir an her zerremde hissettim. Gitmesinden korkuyordum. Gitmesin istiyordum. Onun gitmesi demek...incir mevsiminin bitmesi demekti. Oysa o benim en sevdiğim meyveydi.

 Oysa o benim en sevdiğim meyveydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ayrılık. Kelimeyi duyunca içinizde bir yer sızlar süratle. Yollarınızın artık bir olmadığı, bakışlarınızın aynı nesneye dokunamadığı, gözlerinizin birbirini bulamadığı, anılarınızın birlik olamadığı ve zamanınızın aynı ânda kesişemediği kişileri düşünürsünüz. Acı oturur yüreğinize, bir çok acıdan daha keskin bir acı hem de. Ayrılıklar her zaman vuslata gebe de değildir üstelik. İşte budur insanı en çok korkutan. Hasret, gelemeyecek olan vuslat...

-s.k.

🍒

Vuslat: Selamlar Ayrılık. Nasıl gidiyor?

Ayrılık: Nasıl olsun! Her zamanki gibi işte. Ayrılıklar hiç bitmiyor, yani sana gün doğuyor. Ama sen gelince bana geldiğin yerden uzamak düşüyor. Sen gelmesen diyorum!

Vuslat: Ben gelince insanlar seviniyor farkında değil misin? İnsanlar sevinmesinler mi?

Ayrılık: Evet farkındayım. Ama ben gelmezsem de insanlar kıymet bilmiyor, sen bunun farkında mısın pekala? Zaten ben olmazsam senin anlamın yok. Asıl olan benim sen benden sebepsin. Ben olmasam sen bir hiçsin.

Vuslat: Doğru söylersin sen olmazsan ben olamam. Ama ben olmazsam da sen olamazsın. Biz birbirimize bağlıyız. Birbirimizden ayrı olsak da birimiz olmadan diğerimiz olamayız. Birbirimizin varlığının sebepleriyiz. Zıtlıkların hayata anlam kazandırdığı iki karşı kutubuz.

Ayrılık: Yani ikimizin arasında da mı benden var?

Vuslat: Galiba öyle. Ama bizimkisi en uzun süren Sen(Ayrılık) olacak. Bilinmez ne zaman son bulacak. Düşünmeyiz bile. Çünkü hem birbirimizi tamamlarız hem de birbirimize yakın olduğumuz kadar uzağız. Ben ne zaman yakınlaşsam sen oradan uzaklaşmaya başlarsın. Sen ne zaman yakınlaşsan ben oradan uzaklaşmak zorundayım. Hani bizimkisi zorunluluk biraz. Kaderimiz böyle yani.

Ayrılık: Ben her yerde kendimi yaşıyorum. Ama sen, bir yer hariç hep kendini yaşıyorsun. Ben hep aynı duyguyu yaşıyorum ama sen bana karşı, seni değil beni yaşıyorsun. Bir tane de olsa tek de olsa sen farklı bir duyguyu yaşayabiliyorsun. Nasıl bir his söyler misin?

Vuslat: Aslında ben de pek anlayamadım nasıl bir his. Çünkü senden sürekli ayrılık var benim için ama benden her yerde aynı. Benim adım vuslat. Ama bir tek sende tatmadım bu vuslatı. Ama ne denir ki işte hayat. Hayat varsa gerisi olur gider Ayrılık.

Ayrılık: Yine gidiyorum ben o zaman sen gelesin diye. Sen gelesin ki mutluluk gelsin diye. Mutluluğun gelmesi için gitmek mi daha zor sence hüznün bitmesi için gelmek mi? Sence hayat bu soruya cevap vermek mi? Yoksa uğruna ölebileceğin davalara gönül vermek mi?

Vuslat:  Bence her şeyde önemli olan vuslatına ereceğin sonsuzu bulmak. Her şeyin sahibinde vuslata ermek. Zaten O'na olan vuslat demek, her şeye kavuşmak demek. Ayrılıklar bile kavuşur O'na kavuşursan eğer. O'nu razı edersen eğer tüm ayrılıklar son bulur. Sen gidersin, ben gelirim ve sen bana dönüşürsün. İkimizin kavuşması da olur böylece. Sen benden olursun, ben de senden. Bütün oluruz. Kavuşuruz. Yeter ki; asıl kavuşmamız gerekeni unutmayalım Ayrılık.

Ayrılık: Ne de güzel anlattın Vuslat. Hakk'a hakkıyla vasıl olmak ümidi ve duasıyla. Ben sen olacağım güne kavuşacağım günü bekleyeceğim.

Vuslat: Bekleyelim kardeşim. Ben de biliyorum o gün bizim birbirimize yakın olduğumuz kadar uzak. Ama inanıyorum ki vardır bu hayatın sonunda da elbet Vuslat."

Kaynak: https://www.risalehaber.com/vuslat-ile-ayrilik-21412yy.htm

BekleyişWhere stories live. Discover now