ayrı adrese çıkan aynı tarif • büyümek ama büyüyememek

En başından başla
                                    

"Çok komiksin yine Selma. Yediğin erik çekirdekleri beynine mi kaçtı?"

"Asıl sen çok komiksin. Kiraz toplarken ağaçtan düştün herhalde. Aa bir dakika, evet gerçekten düştün geçen gün! Ama önceden de düşmüş olmalısın çünkü hep böyleydin."

"Sanane kızım, düştümse Hülya'ya kiraz toplarken düştüm."

Abi kardeş atışmasına gülerek tanıklık ettikten sonra Sefa'nın son cümlesi tebessümümü sildi. "Elini ağaçtan düşünce mi incittin?" deyip ona bir cevap bekleyerek baktım. Elini incitmişti ve bir kaç gün sargıda kalmıştı. Bu yüzden ders yapamamış, ödevlerini yapmasına ben yardım etmiştim. Tabi onun işlediği konuları bilmediğim için o söylemişti ben yazmıştım. Çok ağrısı olmuştu ilk akşamı, bir türlü dinmemişti.

Başını salladı evet dercesine. Hemen ardından "Ben hep düşerim zaten ağaçtan. Sıkıntı yok. Sen şimdi kendini suçlu hissedersin, hissetme." deyip gülümsedi.

"Hep mi düşersin? Sen!"

"Tabi kızım. Küçükken sen benden daha iyi ağaca tırmanırdın, unuttun mu?"

"Ama bu düştüğün anlamına gelmiyor tabi Sefa."

"Sen görmemişsindir, fark etmemişsindir ya da hatırlamıyorsundur. Ben hep düşerdim, hep düşerim. Sakarım biraz."

Tekrar güldüm."Hadi canım! Beni kandıramazsın. Sen mi sakarsın?"

"Sen daha beni tanımıyorsun. Daha başka bilmediğin çok şey var."

"Gayet de tanıyorum. Sakar değilsin, ağaçtan da düşmezsin. Hızlı koşarsın. Gülmenle ciddiliğin yarışır. İnsanları sinir etmekten bazen çok haz alırsın. Merhametlisin. Yardım seversin. Hoşgörülüsün. İnatçısın. Imm... Soğuk ayranı çaydan çok seversin. Ben ne kadar incire aşıksam sen de o kadar karpuza aşıksın. Dolma en sevdiğin yemek. Tavukgöğsü de en sevdiğin tatlı."

"Dolma değil," dedi ve suratına kocaman bir tebessüm oturdu. "Sarma. Sarma en sevdiğim yemek."

"Her neyse işte." dedim. O sırada annemlerin seslenmesi üzerine içeriye girip yemeğe oturduk.

Herkes yerini aldıktan sonra elimi yan yana duran kaşık ve çatalıma götürdüm. Çatal almak istiyordum, ama ikisinin de kaşık olduğunu fark ettim. Kesin birinde de iki çatal vardı. Dikkatsizlik etmiştim yerleştirirken demek ki. Başımı kaldırıp herkese göz gezdirdiğim sırada Sefa ile göz göze geldik. Anlamış gibiydi bu arayışımın nedenini. Elindeki iki çatalı hafifçe kaldırdı, göz kırptı. Ben de iki kaşığı kaldırdım ve güldüm. Birbirimizle değiş tokuş yapıp nihayet yemeğe başlayabildik.

 Birbirimizle değiş tokuş yapıp nihayet yemeğe başlayabildik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Unutmak; hayatın en cafcafalı kavramlarından biri. Bazen hatırlanmayanlardan şikayet edilirken bazen unutulamayanlar kahreder insanı. Hüznü hatırladığı gibi mutluluğu da hatırlar; hüznü unuttuğu gibi mutluluğu da unutur insan. Büyük nimettir şüphesiz, lakin nerede ve nasıl, ne zaman ve ne durumda yüzleşirse insan; unutmanın anlamı da şekillenir ona göre, farklı bir yöne. Gün gelir hiç unutmam diyenlerin hatırlanmayanı olur insan; gün gelir hiç hatırlanmayı beklemediği kimseden anımsanır. Şaşırtır, şaşırır unutmak. 

-s.k.

🍒

Jarrod Lewis-Peacock, bir hadisenin unutulması için o olayı az hatırlamanın daha etkili olacağını ve bir şeyi zorla unutmak istediğimizde o hatıranın daha da güçlendiğine dikkat çekti.

🍒

● Unuttuğum kelimelerle yaşıyorum!
Unuttuğum yağmurların adını söyle,
Mevsimlerin getirdiği selamı,
Unutarak aldığım nefesleri,
Söyle; unuttuğum neleri!

🍒

● Beni bırakma böyle!
Tut omuzlarımdan sars!
Dayanmış surlara da Fatih;
Bende gaflet-i Bizans...

🍒

● Unutmak böyle şey işte!
Kapatıp camları sıkı sıkı...
Sıkı fıkı bir "telaşe" başımdaki;
Ne kaldı ki geçmişte?

🍒

● Unutuyorum yaşadığımı sık sık!
Bu yüzden mi sesim kısık!
Bu yüzden mi aynalarda...
Bu yüzden mi suratım asık!

🍒

● Unuttuğum karıncalardan özür diliyorum!
Özür diliyorum üzdüğüm çiçeklerden!
Hatırını sormadan geçip gittiğim,
Geçip gittiğim (iz bırakmadığım) yollardan.

🍒

● Unutmuşum susmayı; sen konuşurken!
Unutmuşum susmayı; konuşurken gözlerin!
Unutmuşum susmayı; susarken acıların!
Unutmuşum susmayı; vakit varken!

🍒

● Unutmuşum; "unutmayı" nicedir!
Nicedir, yüz yüzeyim seninle.
Ne yana dönsem mevsimlerinin selamı...
Hatırladım: Kelim'i, kelime'yi, Kelam'ı;

🍒

● Unuttum gayrı;
Unuttum gayrı... vedalaşmayı.

🍒

îbni Ömer (ra) rivayet ediyor:
Hz. Peygamber (asm) bir şeyi unutmaktan endişe ettiğinde küçük parmağına veya yüzüğüne  bir ip bağlardı.

not : yüzük parmağıma bir niyetle dua ederek ip bağlayıp o ipi elimde gördükçe o niyeti hatırlama şeysini ben yaptım, tavsiye ederim. Belki namazı, belki gözleri haramdan kaçırmayı, belki çok konuşurken susmayı... Ne olduğu fark etmez, ne niyetle taktıysanız parmağınızda onu görünce hatırlayacaksınız. Ufak bir öneriyi de buraya bırakalım... 

https://www.risalehaber.com/

BekleyişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin