Riley sihirli dünyaya geldiğinde gizemli olaylar silsilesinin yakasını bırakmayan bir lanet gibi peşinde dolaşacağını düşünmemişti. 1975 yılının Hogwarts zamanında onu muhteşem arkadaşlıklar, eğlenceli anlar ve çözülmesi gereken sırlar bekliyordu.
¤...
ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।
《¤》
Rabastan Lestrange yarım saat önce kendini tüm bu çatışmanın arasında bulacağını düşünmezdi.
Ölüm yiyen oluşunun üzerinden bir gün geçmişti. Henüz yarım saat önce Voldemort ile olan toplantıda bir anda Valkyrie Rowle odaya dalmıştı.
Voldemort bu duruma oldukça sinirlenmişti. Ama Rabastan hatırlıyordu ki Voldemort'un sinirinden çok kızın arkasında duran ceset ilgisini çekmişti. Rowle derin nefeslerle Dumbledore'un yerini bildiğini söylemişti.
Geriye kalanı Voldemort'un kızı tehtid edişi, yandaşlarını hemen toplayıp verilen adrese gelişlerinden ibaretti. O kısacık anda bile Karanlık Lordun kafasında planını kurduğunu biliyordu Rabastan. Çünkü bir anda cisimlendikleri yerin hemen yanında onların tarafı için çalışan devleri görmeyi beklemiyordu.
Tabii geldikleri yerde sadece Dumbledore'u beklerken, adamla beraber fazlasıyla seherbazlar vardı.
Rabastan karşısında duran, adını bilmediği kendisinden on yaş büyük adamla düelloya tutuşmuştu şimdi. Abisinin nerede olduğunu bilmiyordu. Ön saflarda birilerini öldürüyor olmalıydı ama genç adam karşısındaki seherbazla girdiği çatışmadan canlı çıkacağına pek emin değildi.
Adamın attığı laneti son anda bir koruma kalkanıyla engelledi. Çevresindeki çatışma seslerini duyuyor ve çakan ışıkları gözünün ucuyla görüyordu. Yanılmıyorsa etrafta üç tane dev vardı ve her adımlarında yer sarsılıyordu.
Bütün çarpışma seslerini bir haykırış böldü. Bır büyünün yüksek sesle söylenişiydi bu. Rabastan bunu söyleyenin kim olduğunu veya büyünün ne olduğunu kesinlikle bilmiyordu. Ama kısa sürede anladı. Kulakları sağır edecek şekilde bir patlama gerçekleşti. Yer yerinden oynadı.
Rabastan patlamanın etkisiyle kendini yerde buldu. Kulağında müthiş bir çınlama vardı. Ağzına gelen kan tadından midesi bulandı. Başı feci şekilde ağrıyordu.
Elini kafasına attığında avucuna yoğun bir sıvı bulaştı. Kan olduğunu anlaması için bakmasına gerek yoktu. Zorla da olsa başını kaldırdı. Çarpışma hiç hız kesmeden devam ediyordu. Çimenliğin bazı alanları alevler içindeydi. Dumbledore'u görmeyi bekledikleri ev yanıyordu. Her yer baygın ya da ölen kişilerle doluydu.
Yer titrediğinde kafasını yana çevirdi. Ona doğru gelmekte olan bir devi görünce korkuyla kaçmaya çalıştı. Bu yaratıklar kimin tarafında olduklarını bilseler de çoğu zaman hemen ayaklarının dibinde olanlara bakmak gibi bir çaba sarf etmezlerdi.
Rabastan hemen yanında duran asasını aldı. Tam kalkmak için haraketlenmişti ki dönen başıyla olduğu yere geri düştü. Görüşü gidiyor, dünya karanlığa bürünüyordu. Düşündüğünden fazla büyük bir darbe almış olmalıydı.
