20.Bölüm: Neyin Peşinde?

Start from the beginning
                                    

"İstedin mi?" diye kekeledim tüm şapşallığımla.

"Evet," diye itiraf ettiğinde bayılacakmış gibi hissettim. "Sence bende istemediği bir şeyi yapacak göz var mı?" diye sordu keyifle sırıtarak.

Yekta'nın elini tutmuyor olsam o an yere yığılırdım.

"Hiç sanmıyorum," dedi kaşlarını kaldırarak. "Ölsen de yapmazsın!"

"Ölsem de yapmam," dedi ve onaylarcasına başını salladı.

Kendime engel olamayarak kıkırdadığımda ters ters suratıma baktıktan saniyeler sonra başını yana çevirerek benimle birlikte güldü.

"Ee?" dedi biraz sonra yeniden gözlerimin içine bakarak. "Var mısın Güneş Koleji'ni şok etmeye?"

"Ben..." diye kekeledim ve sustum.

Bir süre sessiz kalarak düşünmek için kendime zaman tanımak istemiştim fakat Yekta yine Yekta'lığını yaptı ve harekete geçti.

"Ben de öyle düşünmüştüm," demesiyle elimden tutup yürümeye başlaması bir oldu.

"Yekta..." diye fısıldadım endişeyle peşinden giderken.

"Söyle peri kızı," dedi bana bakmadan.

"Bu çok büyük bir şey!" dediğimde kalbim yerinden fırlayacakmış gibi hızlı çarpıyordu.

"Ney?" dedi umursamaz bir tavırla. "El ele tutuşmamız mı?"

Neden sürekli üstüne basa basa bunu dile getiriyordu?

"Evet!" dedim sesimi yükselterek.

"Hala kendini çok önemsiyormuşsun gibi hissediyorum?" diye söylendi.

"Önemsemiyorum!" diye itiraz ettim hemen.

"O zaman zerre umurlarında olmadığın insanların ne düşündüğünü kafaya takmayı bırak çünkü başımı ağrıtıyorsun!" diye söylendiğinde sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim.

"Şey..."

"Hala konuşuyorsun!" diye atılarak konuşmama engel oldu.

"İyi be, tamam..." diye homurdandım.

"Hala!" dedi başını yana çevirerek.

Bu halimden keyif aldığını ve güldüğünü görmemi istemiyor olabilirdi fakat bilmediği bir şey varsa o da şuydu; 1308 gündür âşık olduğum insanın alıp verdiği nefesten bile ne hissettiğini anlayacak hale gelmiştim artık!

İçimden bir ses hemen devreye girip bu düşünceme karşılık verdiğinde huzursuzca kıpırdandım.

"Unuttun mu? Yekta defterini okudu ve her şeyi biliyor. Muhtemelen defterde bahsettiğin kişinin kendisi olduğunu bile biliyor..."

Sıkıntıyla iç çekerken gerginliğimi atmak için dudaklarımı dişledim.

Bir işe yaramadı.

"Aklıma bir şey geldi," dedi dakikalarca sessizlik içinde yürüdükten sonra.

"Ne geldi?" diye sordum merakla.

Yavaşça bana döndü ve çarpık bir gülüşle gözlerime odaklandı. Gözlerimi kaçırmamak için kendimi tembihleyerek güç bela dayanabildim.

Saniyeler süren sessiz bakışmanın ardından gülüşü daha da büyüyüp gamzeleri belirirken konuşmaya başladı.

"Sonra söylerim!"

Sırıtışı büyükçe bir kahkahaya dönüştüğünde onun aksine öfkeyle kaşlarımı çattım.

Yalancılar ve YabancılarWhere stories live. Discover now