#3 Sohbet

65 7 27
                                    

"Lütfen içeri buyrun." Toriel şefkatlice gülümseyip hafiften kenara çekildi. Sans'a baktığımda benim önden gitmemi bekler gibi bir hali vardı, ellerini ceketinin cebine sokmuştu. Ben de onu çok bekletmeden ilerlemeye başladım evin kapısına doğru.

İçeriye girince etrafa baktım. Önümüzde bodruma doğru inen merdivenler vardı. Sağa baktığımda uzun bir koridor, sola baktığımda ise şöminenin yanan aleviyle aydınlanan bir oturma odası gördüm. Mobilyaları incelerken, kafamda hissettiğim el ile irkildim. Kafamı hafif kaldırıp bakınca Toriel'in kafamı okşadığını gördüm. Ona mutlu bir şekilde gülümsediğimde o da bana gözlerini kapatıp gülümsedi.

"Oturma odasına geçebilirsiniz. Size kahve yapayım ben de o sırada."

Sans teşekkür ederce kafasını sallayıp bu sefer benim önümden ilerleyip yemek masasındaki sandalyelerden birine oturdu. Toriel ise oturma odasından geçip mutfağa girmişti. Ben de yapacak bir şey bulamayıp Sans'ın karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Bu küçük evde mi yaşıyor gerçekten?..." Sans'a hüzünle baktım. O ise yüzünde hiçbir duygu belirtmeyen bir ifadeyle bana bakıyordu.

"toriel bu şehirde çocukları en çok seven kişidir." Konuyu başka bir şeye odaklamak ister gibiydi.

Hafiften kıkırdadım. "İyi de, ben 16 yaşındayım. Hala çocuk mu sayılıyorum?" Ben bunu derken Sans kafasını hafif yana yatırdı.

"o kadar fazla oldu demek..." Yere doğru bakmaya başlayıp elini çenesine yasladı.

"Ne demek istediğini anlayamadım Sans?"

Kafasını silkeleyip bakışlarını bizim yanımıza yürüyen Toriel'e çevirdi. Elinde bir tepsi vardı. "Aa, bensiz mi kaynatıyorsunuz yoksa?"

"Ah hayır, öylesine konuşuyorduk..." Sans birden konuşmaya başlayınca susup ona baktım.

"önceden de söylediğim gibi toriel, bu 'chara'nın kızı' frisk." Toriel bu cümleyi duyduktan sonra gözleri parlamaya başladı. Tam bir şey diyecekken Sans ona sus işareti yaptı. Şüpheyle onlara gözlerimi kısarak baktım.

"Bir sorun mu var?..." Toriel anında yanıma gelip oturdu ve kahvemi önüme koyup bana sarıldı sıkıca.

"Hiçbir sorun yok yavrucuğum. Sadece insan çocuklarını çok severim. Özellikle de bu Chara'nın kızıysa..." Onun kolları arasındayken zor nefes alıyordum ama mutluydum. Birkaç saniye sonra boğazını temizleyip beni bıraktı. Sans'a da kahvesini uzattı.

"teşekkürler toriel."

Bir süre sohbet ettik, gülüp eğlendik. Ben kahvemin kalan kısmından bir yudum daha alırken Sans'ın yaptığı espriye gülmemek için kendimi zor tuttum. Ağzımdaki kahveyi yutup gözlerimi kapatarak kıkırdamaya başladım. Sonra kafamı hafiften silkeleyip Toriel'e baktım. Anlamlı anlamlı bir yerlere bakıyordu. Onun bakışlarını takip edip Sans'a baktığımda onun da bana dikkatlice bakıyor olduğunu fark ettim. Yanaklarımın hafiften kızardığını belli etmemeye çalışarak fincanı ağzıma götürüp kahvemden küçük bir yudum daha aldım.

"Sans? Neyin var?" Toriel gülümseyerek ona bakmaya devam ediyordu. Sans ise birkaç saniye bir şey demedi. Sonra konuşmak için hazırlandı ama belli ki kafası karışıktı ve biraz endişeli gözüküyordu.

"ben gitsem iyi olacak. görüşürüz toriel, görüşürüz frisk." Ayağa acele ile kalkıp kapıdan çıktı. Kahvesine hiç dokunmamıştı. Üzüntü ile Toriel'e baktım.

"Yanlış bir şey mi yaptım?" Toriel'in gülümsemesi iki kat arttı.

"Hayır, endişelenme. O gayet iyi, gayet..." Hafiften gülüp boş fincanımı tepsiye koydu. Üçümüzün fincanını da mutfağa doğru götürmeye başladı. Ben ise biraz onu bekledim, birkaç dakika sonra gelmeyince ona seslendim.

"Toriel! Ben de gitmeliyim. Daha keşfedeceğim çooook yer var." Bunu duyunca hemen kafasını uzatıp baktı.

"Bu kadar erken mi gidiyorsun? En azından bu gece kal." Üzgün olduğu her halinden belliydi. Nefes verip camdan baktım. Hava kararmıştı çoktan.

"Pekala... Ama yarın gideceğim." Söylediklerimi istemeye istemeye kabul etti. Bana bir oda gösterdi. İçeri girdiğimde bir gardırop, bir oyuncak kutusu, bir masa, bir gece lambası ve duvarda asılı bir çiçek resmi gördüm. Nedense burası, benim odama çok benziyordu. Oyuncaklar bile neredeyse aynıydı diyebilirim. Bu çok garipti. Aldırmamaya çalışıp ışığı söndürdüm ve yatağa yattım.

Gecenin bir vakti neden olduğunu anlamadığım bir şekilde uykumdan uyandım. Gözlerimi ovuşturup doğrulunca yerde tabağa konulmuş bir turta dilimi gördüm. Odada tarçın kokusu vardı. Ayağa kalkıp turtayı aldım ve yemeye başladım. Yerken karamela tadı da alıyordum. Gerçekten de turtanın tadı çok güzeldi ve inanamazsınız ki, annemin yaptığı turtaya birebir benziyordu. Yatağa oturmuş, elimde tabakla dururken kulağıma hoş bir müzik gelmeye başladı. Yan odadan geliyordu ve kesinlikle çok rahatlatıcıydı. Gözlerimi kapatıp biraz dinlemek için yatağa uzandım. Müziği dinlerken kendimden geçmeye başlamıştım...

Devam edecek... <3

Yer Altındaki YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin