19.Bölüm: 1308.Gün

Start from the beginning
                                    

Bizim durumumuz böyle değildi.

O imkânsız aşkından kurtulmak için bana, ben imkânsız dediğim aşkımdan kurtulmak için ona sığınmakta bulmuştuk çareyi.

İkimizin de suçsuz olduğu bu hikâyede kızılacak bir taraf olmadığından içim son derece rahattı.

Zihnimi meşgul eden tek şey 1308.gündü ve yarın ne olacağını düşündüğüm her an zaman biraz daha yavaşlıyordu. Hatta son birkaç saattir zaman hiç akmıyor gibi hissediyordum.

Bir an önce uyursam zamanın çok daha hızlı geçeceğini biliyordum. Bu yüzden gözlerimi sıkıca yumdum ve uykuya teslim olmayı bekledim.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri getirdi peşi sıra fakat bir gram uyku bile yoktu gözümde. İhtiyacım olduğu için bu gece uykunun bedenime uğramayacağına yemin edebilirdim.

Birkaç saat sonra daha sakin müzikler açarak denedim şansımı. Biraz daha mayışsam da hala tam anlamıyla uykuya dalmayı becerememiştim.

Ne zaman sonra oldu bilmesem de Yekta ve yarın yaşanacakları hakkında teoriler üretip dururken nihayet uykuya dalabilmiştim.

Sabah alarm sesiyle ve düşüncelerin yoğunluğuyla gelen büyük bir baş ağrısıyla uyandım.

O kadar huzursuz bir uyku uyumuştum ki, gece nasıl uykuya daldıysam öyle uyanmıştım. Donup kalmış gibiydim.

Saçlarımı karıştırarak yataktan çıkıp ağır adımlarla banyoya doğru yürümeye başladım.

Bugün pazartesiydi. 1308.gün...

Heyecanla günün başlamasını ve başıma gelecekleri bekliyordum. Ne olacağını bilmediğim için daha evden çıkmadan ayılmam gerekiyordu ve bu yüzden kendimi doğrudan duşa attım.

Hızlı ve soğuk bir duşla üzerimdeki miskinliği atarak odamın yolunu tuttum.

Yekta her ne yapacaksa kimsenin olmadığı bir yerde, en az rezil olacağım bir zaman diliminde yapsa iyi ederdi. Bade'nin son yaptıklarının üstüne bir faciayı daha kaldıracak gücümün olduğunu sanmıyordum.

Yine eski, karamsar Peri'nin çenesi açıldığı için öfkeyle kaşlarımı çatıp o karamsar sesi savmak için başımı iki yana salladım.

Başıma sardığım havluyla hızlı bir şekilde saçlarımı kuruttuktan sonra üniformamı giydiğim gibi her zamanki minik topuzumu özenle yapıp hazırlığımı tamamladım.

Tam evden çıkacakken bugün Gün Işığı'nda çalışmaya başlamam gerektiği aklıma geldi.

Umutsuzlukla omuzlarımı düşürürken daha günün ilk dakikalarında bu fikirle zihnimi meşgul ettiğim için güne puanım sıfırdı.

Sırt çantamı ve defterimi alarak evden çıktım. Merdivenlerden inerken bir yandan da kimsenin dokunmadığı fakat her gün dolaşık olarak bulduğum kulaklığımı açmakla uğraştım.

Dakikalarca verdiğim uğraş sonunda nihayet kulaklığımın kördüğümü çözüldüğü gibi kulağıma takıp sırada bekleyen şarkıyı açtım ve kendimi müziğin ritmine kaptırarak yürümeye başladım.

Evimizin bulunduğu sokağın sonuna geldiğimde yere bakarak yürümeye devam ettim.

Dalgınlıkla sola dönmemle çığlık atmam bir oldu.

"Yekta!" dedim hayretle.

Müziği durdurmadan tek seferde kulaklığımı çekip çıkardım. Son zamanlarda Yekta'yla her karşılaşmamızda ağzımın açık kalmasından bıkıp usansam da yine ağzım açık bir şekilde bakıyordum.

Yalancılar ve YabancılarWhere stories live. Discover now