19.Bölüm: 1308.Gün

En başından başla
                                    

Daha büyük gülümsedim.

Sürekli hayatımdan şikâyet edip duruyordum ama asıl güzel hayata sahip olan bendim. Çoğu insan aşkı arıyor, bulamıyorken benim ansızın elde ettiğim bu güzel his yüzünden kendimi şanslı hissetmek yerine sızlanıp durduğum için nankörlük ediyordum belki de.

Neşeli bir şekilde ellerimi karnımın üzerinde birleştirip parmak uçlarımı mutlulukla ritim tutturdum.

Dakikalardır derin düşünceler yüzünden bugünün asıl bombasını ve gerçekten yoğunlaşıp mutluluktan havalara uçuşmam gereken noktasını kaçırıyordum.

1308. gün!

Evet, son söylediğini yeni yeni idrak etmeye başlıyordum çünkü o an ayrılıyorduk ve ben sanki bir daha onu göremeyecekmiş gibi güzel yüzünü hafızama kazımak istercesine incelemiştim.

Artık yalnızdım.

Peki ne yapacaktım şimdi?

Defterimi gerçekten okuduğu ve gün saydığımı anladığı için mutluluktan çığlık mı atacaktım yoksa defterde bahsettiğim kişinin kendisi olduğunu anladığı için utançtan yerin dibine mi girecektim?

İkisini de aynı anda yapmak geliyordu içimden. Bir yanım çılgınlar gibi dans edip, sevinç naraları atmak istiyor; diğer yanım her zaman ki aptallığıyla inzivaya çekilmek, odadan bile çıkmadan yaşamak istiyordu.

Bugün hayatımın yeni günü olduğu ve eski Peri'yi toprağa gömdüğüm için ikinci seçeneği doğrudan eledim.

Birinci seçeneği ise en son dans ettiğimde başıma gelenleri hatırladığım için eledim.

Yalnızca zihnimi rahatlatmak ve ara sıra usulca omuzlarımı sallayarak içimdeki enerjiyi atabilmek için hafifçe bir şarkı açtım.

Hemen ardından yeniden yatağıma uzanıp tavanla olan göz temasımıza kaldığım yerden devam ettim. Onu benden, beni ondan başka kimse anlayamazdı.

Saniyeler içinde malum soru yeniden zihnimin duvarlarını tırmalayarak dolaşmaya başladığında rahatsız olmuş bir ifadeyle gülüşüm kayboldu.

Yarın ne olacaktı?

Bir yanım her seferinde olduğu gibi ne olursa olsun Yekta'ya tekrar tekrar âşık olacağımı söyleyerek içimi rahatlatıyordu.

Diğer yanım ise tam bir felaket tellalıydı ve her zaman olduğu gibi yine en kötü ihtimali gözüme gözüme sokmaktan geri durmuyordu.

Ekin gibi ya Yekta'nın da bir planı varsa?

İşte bu düşünce beni kahrediyordu. Bana istediği her şeyi yapabilirdi, bir şekilde kaldırırdım fakat bir başkası için beni kullanması fikrini düşünmek bile kahrediyordu.

"Hayır," diye mırıldandım. "Lütfen Yekta..." dedim titreyen sesimle. "Lütfen bir başkası için beni basamak olarak görme, ne olursun..."

Büyükçe yutkundum.

Ekin'in kalbini kırmamak için ne yapacağımı şaşırıyor, ona umut vermemek için canımı dişime takıyordum.

En son taksiden inip sarılışımı bile arkadaşça göstermek için çabalamıştım çünkü o an sadece yanında olduğumu bilmesini istemiş ve o an bunu nasıl göstereceğimi bilemediğim için çareyi sarılmakta bulmuştum.

Aslında Ekin'e beni basamak olarak kullandığı için çok kızmam gerekiyordu fakat ona karşı Yekta'ya hissettiğim gibi şeyler olmadığı için beceremiyordum.

Aksine garip bir şekilde rahatladığımı hissediyordum ve böyle hissetmemin sebebi çok açıktı. Eğer Ekin gerçekten benden hoşlanıyor olsaydı ve o şekilde Yekta'yı sevdiğim ifşa olsaydı onun için büyük bir yıkım olurdu.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin