Bir Son, Bir Başlangıç, Bir Rüya

Mulai dari awal
                                    

Alper gülümseyip Gökçe'ye yaklaştı ve karısının alnına bir öpücük kondurdu. Aslında, bu kadının hayatının aşkı olacağını Gökçe'yi gördüğünden beri biliyordu. İlk gördüğü an hayatları birbirlerine bağlanmıştı. Belki iki aptal çocuk o an bunu fark etmemişlerdi ama geçmişe şöyle bir bakış attıklarında bunu hissediyorlardı.

''Hadi,'' dedi Alper. ''Yankı ve Erdem'i bekletmeyelim.''

*

Erdem, şoför koltuğunda oturmuş, yol için uygun bir müzik ararken yanında oturan Yankı'nın sabrı tükeniyordu.

''Bu devirde CD çalar kullanan tek geri kafalılar biz olabiliriz,'' dedi Yankı.

''Bu devirde CD çalardan vazgeçmeyecek kadar vefalı demek istedin herhalde.''

''Hayatım, CD'lerle yasak bir ilişkin var da benim mi haberim yok?''

''Hoşuma gidiyor işte, Yankı,'' diye nazlandı Erdem. ''Torpidoda birkaç CD olacaktı, verir misin?''

''Hayır,'' diye söylendi Yankı. ''Çok istiyorsan kendin al.''

Erdem normalde inat edebilir, Yankı'yla zıtlaşabilirdi. Üstelik bunu seve seve yapardı ama şu an yola geç çıkmak demek, arkadaşlarını bekletmek ve duygu durumu hamilelik yüzünden inişli çıkışlı olan Gökçe'den hayatının azarını yemek demekti.

Gözlerini devirip torpido gözünü açtığında orada kırmızı bir kutu dışında bir şey yoktu.

Bakışlarını Yankı'ya çevirdi. ''CD'ler nerede?''

Yankı cevap vermek yerine kutuyu gösterip, ''O ne?'' diye sordu.

Erdem omuzlarını silkti. ''Ne bileyim ben?''

Yankı, sabrı tükenmiş bir şekilde kutuyu Erdem'e atarken, ''Evlilik seni olduğundan daha öküz yapmış!'' diye söylendi.

Erdem, Yankı'nın kendisine bir hediye vermek istediğini sonunda anlayınca utanmadan edemedi. ''Şey, pardon,'' diye mırıldandıktan sonra kutunun kapağını açtı.

Erdem, kutunun içindeki ultrason fotoğrafını çıkarıp Yankı'ya gösterirken, ''Ne bu?'' diye sordu.

Yankı gözlerini kıstı. ''İzmir'de babamdan kalma arazinin tapusu.'' Erdem ona anlamamış bakışlar atmayı sürdürünce, ''Erdem,'' dedi. ''Neye benziyor?''

Erdem ve Yankı yaklaşık bir buçuk senedir anne baba olmak için çabalıyordu. Bir çocuğun onları tamamlamayacağının farkındaydılar. Aşkları onları birbirlerine bağlayan tek şeydi ve her koşulda bu olacaktı, bunun da farkındaydılar ama ikisinden bir parça taşıyan bir can... Bu, ikisinin de hayallerini süslüyordu uzun zamandır.

Ve şimdi... Hayalleri gerçek olmuştu.

''Yankı,'' diye mırıldandı Erdem. Sesinin tamamını kullanmayı hedeflemişti ama sesi bir fısıltıdan farksız çıkmıştı. ''Bizim...bir...''

Laflarını tamamlayamadan yaklaşan gözyaşlarına teslim oldu ve Yankı'yı kollarının arasına aldı.

Orada ne kadar durduklarından emin değildiler. Erdem şoku atlatıp yüzünü temizledikten ve kafasını kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra doğru düzgün konuşabildiler. Yankı, hamile olduğundan bir süredir şüphelendiğini ama emin olamadığı için Erdem'le paylaşmadığını söyledi.

Bugün, Erdem'in hayallerinin gerçekleştiği gündü. Bugün, yeniden doğduğunu hissetti.

Yola çıkıp Alper ve Gökçe'yi aldılar. Arkadaşları arabaya oturunca Alper, ''Nasılsınız?'' diye sordu.

ÖLÜLER KONUŞAMAZTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang