Bölüm 5

31.2K 1.5K 69
                                    

Valizini hazırlamış annesi ile son kahvaltısını yapıyordu. Karşısında oturan annesi arada bir ona bakıyor sonrasında hemen gözlerini kaçırıyordu. Alp biliyordu gideceği için üzgün olduğunu. Fakat şunu da biliyordu ki, yıllardır bu anı bekliyordu. Bunun için çok uğraşmıştı. Yıllarca emek harcayıp Binbaşı olmuştu. Çocukluk yıllarında imrenerek baktığı babası gibi olmayı hayal ediyordu. Babası Yüzbaşıydı. Onlarca göreve gitmiş, yaralanmış ama savaşmaktan asla vazgeçmemişti. Fakat savaştığı değerler uğruna hayatını kaybettiğinde Alp kendi kendine söz vermişti. Babasının intikamını almak için onun öldüğü şehirde görev alacak ve onun kanını yerde bırakmayacaktı. Sonunda yıllardır beklediği ataması gerçekleşmiş ve Hakkari'ye tayini çıkmıştı.

"Anne" diyerek gözlerini onun hizasına doğru eğdi. Ama kadın yüzüne bakmadı. Bir damla yaş düştü önündeki çay bardağına. Hemen yerinden kalkıp yanına gitti. Önünde diz çöktü.

" Hey bak bakalım yüzüme" Başını elleriyle yukarı doğru kaldırdı. Gözleri kızarmıştı. Uzun süredir tuttuğu gözyaşları oluk oluk akmaya başladı.

"Yapma kurban olduğum" Sarıldı annesine. O kadar çok ağlıyordu ki gömleği ıslanmıştı.

"Nasıl yapmayayım oğlum. Nasıl göndereyim seni o şehre?"

"Anne yıllardır bunun için beklediğimi biliyorsun" Kendinden uzaklaştırdı annesini. Elleriyle yüzünü avuçladı. Islak yüzünü öpmeye başladı.

"Ah oğlum ah! İçimdeki yangını bilmiyorsun. Yıllardır küllenmiş olan ateşimi alevlendirdin. O şehirden korkuyorum. Sana bir şey olursa ben ne yaparım? Söyle evladım, nasıl bile bile seni o ateşe atayım."

"Anne ben ateşe gitmiyorum. Ateşi söndürmeye gidiyorum. Tıpkı babam gibi son nefesime kadar, savaşmaya devam edeceğim. Bu göreve başladığımdan beri, bunun için uğraştığımı biliyordun. Tıpkı diğer askerlerin anneleri gibi hissediyorsun sen de. Bu gayet normal! Ama bizler bu görevi seçtiğimizde, bir gün şehit olacağımızı bilerek gidiyoruz görevlere."

" Senin biz anneleri anlaman mümkün değil. Evladın yok. Sizin tırnağınız kırıldığında bizim yüreğimiz ağlıyor. Bilerek evlatlarını ölüme göndermek bizi ne hale düşürüyor anlamazsın. Senin bir farkın var onlardan. Sen görev için değil, intikam için gidiyorsun oraya. Bu da beni daha çok tedirgin ediyor. Gözünü karartacaksın. Yapmaman gerekenleri yapacaksın. İşte bu durum beni esas korkutan!" Öfkeyle kaşlarını çattı Alp, ayağı kalktı ve salonda volta atmaya başladı.

"Evet anne tıpkı söylediğin gibi. Kendimi tehlikeye atmak için gözümü kırpmayacağım. İster intikam de, istersen görev aşkı. Ama o hainleri bu topraklardan temizlemek için diğer askerlerden hiç bir farkım olmayacak. Senden tek isteğim benimle gurur duyman. Çünkü benim tek sevdam bayrağım. Tek amacımsa bu bayrak için savaşmak" Son kelimesi annesinin tüylerini diken diken etmişti. Oturduğu sandalyeden ayağı kalkıp oğlunun yanına gitti. Omzuna bile gelemediği oğlunun başını kendine doğru eğdi ve alnından öptü. Eliyle yüzünü avuçladı

"Seninle gurur duyuyorum. Her zamanda böyleydi. Adının hakkını veriyorsun gözümün bebeği. Ama senin için endişelenmemi çok görme olur mu evladım? Sen benim tek dayanağımsın. Baban gittikten sonra, arkamdaki dağım oldun. Sana bir şey olmasından deli gibi korkuyorum. Ama haklısın, verilen onca canların hepsi bayrağımız ve vatanımız içindi. Benim döktüğüm gözyaşı sadece kaygılı bir annenin ıslaklığıdır. Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. Rabbim peygamber efendimize komşu eylesin."

İşte gözü korkusuz, Alp Binbaşının annesinden duyulması gereken sözlerdi bunlar. Annesiyle bir kere daha gurur duydu. Artık giderken gözü arkada kalmayacaktı.

Karargahtan onu almaya gelecekleri için oldukça rahattı. Riskli bir bölge olduğu için korumasız gitmesi mümkün değildi. Tehlikeli durumu bildiği için itiraz etmedi. Fakat hoşuna giden bir diğer durum ise, onun komutanlık yapacağı tim ile organize edilen hoş geldin yemeğiydi. Söylendiğine göre Anka Yüzbaşı düzenlemişti bu yemek olayını. Timdekilerin dosyalarını okurken, Yüzbaşı hakkında düşündükleri için kendinden utanmıştı. Yazıldığına göre kurallara uymayan asi bir Yüzbaşıydı. Kağıt işleri ile ilgili sürekli sorun çıkartıyor, üstleri ile bu yüzden problem yaşıyordu. Fakat şöyle de bir gerçek vardı ki, henüz onunla tanışmamıştı. Alp Binbaşının en bilinen özelliklerinden biri kurallara sıkı sıkıya bağlı olmasıydı. Bu konuda asla taviz vermez, yerine getirebilmek için elinden geleni yapardı. Anlaşılan o ki ikisinin arasında sıkı bir sürtüşme yaşanacaktı. 

@1BirAnorMal bu bölüm sana gelsin daimi tatlişim

ANKA (Satışta)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin