["Bu bir son mu?"]

28 2 3
                                    

1969, Londra

"Pawn! Düşeceksin!" diye zıpır kardeşinin arkasından bağırdı Jak. Pawn'ın pek umurunda gibi değildi, nefessiz kalana dek koşabilirdi ve Jak bunu biliyordu. "Ya dursana!" diye bağırarak sahil boyu koştu peşinden. En sonunda küçük kız yorulup sıcak kumlara bıraktı bedenini. Beyaz elbisesi kum olduğundan üvey annesi kızacaktı belki ama, pek umursuyor gibi durmuyordu. Jak sonunda nefes nefese ufak kıza ulaştığında kendine gelip azarlamaya başladı "1 metre bile değilsin! Nasıl bu kadar hızlı koşuyorsun? Neden dur deyince durmuyorsun?" dedi, ince bir tınıyla yüksek bir kahkaha kopardı ufak kız. "Ya Jak! Ben kısa değilim! Sen kocamansın... Ve ve istesen yetişebilirdin!" diyerek gülmeye devam etti. Üvey annelerinin kapıdan seslendiğini gören Jak hemen kolundan tutup kaldırdı kardeşini. Üzerini silkeledi küçük kızın. Annesi korkunç bir şiddetle bağırıyordu "JAK! GELİN ARTIK!" diye, Pawn Jak'a döndü "Kadın mikrofon gibi" dedi, Jak buna karşı gülüp kardeşinin elini tutarak çimlere ilerledi, ufak bir gecekonduya benzeyen evlerine girmeden önce kadın ikisini de azarlamaya başladı "Yok bir daha size sahil! Hâlinize bak... Evi mahvediyorsunuz!" diyerek. Pawn'ın saçını çekerek eve itti, Pawn ses etmeden içeri girip odasına çıktı, Jak biliyordu çıkışamayacağını. Bu gece babası göreve gidecekti, bu kadınla tek kalacaklarından dolayı; koruması gerekiyordu kardeşini. Hemen eve girip babasının yanına gitti, yemek yiyen adam oğlunu görünce gülümseyip başını sevdi "Hoş geldiniz, eğlendiniz mi?" dedi tüm iyi niyetiyle. Babaları harika bir insan, harika bir baba, harika bir eş, harika bir kardeş ve harika bir komutandı. Jak onu hep sevmişti. "Baba sen gidince bu kadın Pawn'ı mahveder..." dedi yardım istercesine. Babası bir süre durdu. "Sizi Aurora'ya bırakacağım, koş Pawn'a haber ver! Hazırlanın." dedi, Jak gülümseyerek üst kata koştu, Pawn'ın odasına daldı, küçük kız tetris oynuyordu, omuzlarından tuttu "Hazırlan teyzeme gidiyoruz!" diye bağırmaya başladı, teyzesini severdi. Pawn gülümsedi ve Jak'a sarıldı. Bir sandık çıkardı, küçük bedeni onu sadece boşken taşıyabilirdi. Oyuncaklarını, giysilerini, kitaplarını, defterlerini, pikabını, plaklarını... Her şeyini yerleştirmişti. Jak kardeşine yardım etmiş, sonra ise odasına koşmuştu. Merdivenleri ikişerli inmiş, aynı sandıktan çıkarmış eşyalarını yerleştirmeye başlamıştı. Topları, kurşun askerleri, oyuncakları, kıyafetleri ve ona babasının verdiği kalın, deri kapaklı defteri koydu sandığa, kapatıp kilitledi. İterek merdivenin oraya getirdi, babasının yanına gitti "baba biz hazırız!" dedi mutlu şekilde, babası gülümseyip yukarı çıktı. Bir elinde sandık, diğer elinde küçük kızın eli, birlikte aşağı iniyorlardı. Pawn mavi, şirin bir elbise giyinmiş, süslenmişti. Jak üzerindekilere baktı, o da mavi giyindiğinden küçük kızla şirin bir uyum yakalamışlardı. Koşup abisine sarıldı kız, yeniden babasına döndü. "Gidelim!" dedi. İki elinde sandıklarla, kadını yanına, çocukları önüne alıp iki sokak öteye ilerlemeye başladı. Pawn zıplayarak yürüyor, Jak ise yüzünde gülümsemeyle hızla ilerliyordu. Kadın sessizce eşine bunun kötü bir fikir olduğuna dair cümleler fısıldıyordu. Evin önüne geldiklerinde Jak koşarak kapıyı tıklattı "Teyze!" diye. Aurora kapıyı açtı, sarışın kadın öyle güzel gülüyordu ki, herkesi hayran bırakabilirdi. Jak'a sarıldı, abisine ve Pawn'a sarıldı. Abisinin eşiyle tokalaştı, sevemiyorlardı birbirlerini. Abisine döndü heyecanla "Kamerayı kurdum, gel gitmeden fotoğraf çekelim" dedi. Çocuklar babalarına baktı, adamcağız önce eşine sonra güzeller güzeli kardeşine bakıp kardeşinin peşinden arka bahçeye gitti. Çocuklar ise peşinden koştu. Üvey annelerinin gelmesiyle babalarının yanına geçtiler. Gülümseyerek poz verdiler. Henry Enişte bahçeye gelip herkesi selamladı. Kamerayı kurdu ve resmi çekti. Aurora koşup resmi aldı ve salladı, abisinin eşi harici herkes gülüyordu. "Michael, eşine gülmesini söyle." dedi Aurora sinirli şekilde, adam daha ağzını açmadan kadın cırladı "Ben size gülmem!" diyerek, buna benzer bir sürü şey söyledi, Pawn babasını dürttü, sevgiyle döndü adam "Efendim?" dedi. Pawn Aurora'ya bağırdı, "Teyze! O gülmüyorsa biz somurtalım!" diye. Aurora bu duyduğuna karşı gülmeden edemedi. "Tamam, herkes somurtsun. Henry, hadi" dedi ve poz vermeye döndü, Jak gülmesini durduramıyor, zoraki somurtuyordu. Henry resmi çekip salladı "Harika oldu" dedi ve gülmeye başladı, güzel eşi ve çocuklar da ona katılmıştı. Aurora bir kalem ve resimleri getirdi, "Anı olsun, imzala M" dedi biricik abisine. Adam çirkin yazısıyla tarih atıp bir not yazdı.

Sevgili Kardeşim Aurora; çocuklarıma baktığın için minnettarım. Ben görevimi tamamlayıp döneceğim. Sevgilerle, M

Bu notu iki resime de düştü, resimleri kardeşine verdi. Saate baktı. "Gitmeliyim..." dedi üzülerek. Dizlerinin üzerine çöküp çocuklarına sarıldı. Jak babasının yüzüne baktı "Bu bir son mu?" dedi, babası güldü, "Bu sizin başlangıcınız" dedi. Onları öptü ve saçlarını okşayıp kardeşine sarıldı. Aurora ağlıyordu, Pawn hiçbir şeyin farkında değildi... Jak'ın gözleri doluydu ama ağlayamıyordu, neden o da bilmiyordu. Michael ve kadın evin kapısından çıkıp hepsine el salladı. Aurora gözlerini sildi ve çocuklara döndü.

"Evinize hoş geldiniz."

Jak and Pawn's FairytaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin