Bölüm 12: "Korkmalısın, Jimin. Benden korkmalısın."

3.1K 313 326
                                    

Yatakta diğer yöne doğru dönmüş, derin bir nefes alıp vermiştim. Yoongi gideli dört saati geçmişti. Sürekli bana hiçbir şey söylemeden evden çıkıp gidiyor, meraklanmama neden oluyordu. Her ne kadar umursamıyor gibi görünmeye çalışsam da onu içten içe merak ediyor, uykularımdan oluyordum.

Oflayarak doğruldum ve saate çevirdim bakışlarımı. Saat 4'ü biraz geçiyordu, daha uyumamıştım.

O sırada duyduğum sesle yataktan kalkmış, Yoongi'nin gelmesi umuduyla odamdan çıkmıştım. Parmak ucumda merdivenlerden aşağı inmiş, gördüğüm manzara karşısında dudaklarımdan dökülen tiz çığlığa engel olamamıştım. Yoongi kapının önündeydi ve kucağında kanlar içinde ufak bir kız vardı.

"Bağırmayı kes!" diye bağırdı Yoongi, yaşadığım şoku atlatınca yavaş adımlarla yanına gittim. "Küçücük bir kızı öl-"

"Aptal, kız ölü değil. Vücudunda yara bile yok. Kes sesini ve bana yardım et." deyip kızı kucağıma bıraktığında afalladım. Ama kısa sürede küçük kızı sarmalamış, Yoongi'nin peşinden yürümeye başlamıştım. Boş bir odaya girmiş, kızı yatağa yatırmamı söylemişti. Dediğini yaptıktan sonra yatağa oturup kıza baktım.

"Ne oldu ona?" dediğimde Yoongi eliyle saçlarını geri itti. Ardından yanıma oturdu. Uzun parmakları, şakaklarına giderken derin bir nefes alıp vermişti. "Anlatacağım."

Siyah tişörtündeki ıslaklığı görünce kaşlarımı çattım, elim karnına gitti. Tişörtü kaldıracaktım ki elini elimin üstüne koymuş, beni engellemişti. "Bir şey yok."

Elimin üstünde duran eline rağmen karnını açmış, gördüğüm şeyle dudaklarım aralanmıştı. "Yaralanmışsın."

"Önemli bir şey değil, kanaması durur şimdi." dediğinde kolundan tutup ayağa kaldırdım. "Hala kan kaybediyorsun, Yoongi."

Peşimden bıkkın adımlarla ilerlerken derin bir nefes alıp verdiğini duydum, ama umursamadım. Onu o halde bırakamazdım. Salondaki koltuğa onu oturtmuş, ardından banyodan gereken şeyleri almıştım. "Tişörtünü çıkar." dedim odaya girerken. Bir şeyler homurdansa da üstündeki tişörtü çıkarmış, karnındaki yarayı gözler önüne sermişti. "Nasıl oldu bu?" dediğimde koltuğa uzandı. "Bıçak yarası, çizik sadece. Bir şey yok, temizle ve bitsin."

Oksijenli bezi elime almış, karnına yayılan kırmızı sıvıyı temizlemeye başlamıştım yavaş yavaş. Öylesine dikkatli davranıyordum ki, her dokunuşum canını yakar gibi geliyordu.

Oksijenli bezle karnını temizlemiş, sonra da sarmıştım bandajla. "Yarın." dedi derin bir nefes alıp vermeden önce. "Bir partiye katılacağız. Merak etme, uzun sürmeyecek."

"Yarın olacaklar umrumda değil." dedim ve yanına oturdum. "O ufak kız kim?"

"Bilmiyorum. Bir cesedin üstünde baygın halde buldum, öyle bırakmak istemedim. Daha çok küçük."

"İyi düşünmüşsün." deyip ayağa kalkmış, kızın oldupu odaya gitmiştim. Yoongi de arkamdan geliyordu, yatağa oturduğumda yavaşça yanıma oturdu. Elimdeki bezle kızın yüzünü silmeye başlamıştım. Ufaklığın yüzü tamamen çamurla kaplıydı, uyanınca onu banyo yaptırmam gerekecekti.

Derin bir nefes alıp vermiş, kızın saçlarını geri itmiştim. Açıkta kalan alnının tamamen kanla kaplı olduğunu görebiliyordum. Başına ne gelmişti bilmiyordum ama hiç iyi görünmüyordu.

Kızın anlını silerken birden gözlerini açmış, beni görünce tiz bir çığlık atmıştı. Yoongi kaba bir şekilde kızın ağzını kapatınca eline vurdum ve ağzından çektim. "Kızı korkutuyorsun!"

born to die | yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin