Bölüm 35; "Her şeyin üstesinden gelebilirim."

1.5K 121 86
                                    

"Acıyorum sana." diye mırıldandım nefes nefese. Saatler süren kavga beni yormuştu ve kıpırdamaya mecalim kalmamıştı ama biraz daha dayanmam gerekiyordu. "Birazdan sevgilim beynini dağıtacak ama senin tek yaptığın şey öylece durmak."

Kaşı ve dudağı patlamıştı, üstelik elmacık kemiklerinin üstünde büyük çaplı morluklar vardı ama o hala beni dövmeye çalışıyor, çabaları olumsuzlukla sonuçlanıyordu. Kollarımdan tutarak beni sert yere çarpmış, ben yüzümü ekşitip sessizce inlerken üstüme çıkmıştı. "Senin de, sevgilinin de" diye mırıldandı sessizce. Elleri başımın iki yanına yerleşmişti ve benim ellerimi sıkıca tutuyordu. "Canı cehenneme."

Kanlar içindeki yüzüme rağmen seslice gülmüş, daha da sinirlenmesine sebep olmuştum. "Onun eline düştüğünde cehenneme gitmek için yalvarırsın, Joohan." dedim dudaklarımdaki sırıtmayı silmeden. Biraz önce yanağıma sert bir yumruk yediğim için ağzımda bir yer kanıyordu ve kan boğazıma akıyordu, iğrenç bir durumdaydım ama yine de pes etmek benlik değildi. "Seni öyle bir hale getiririz ki, yanmak senin için tek kurtuluş yolu olur."

"Çok eminsin bakıyorum, Park Jimin?" dedi alayla. Dayanamayacağımı hissetmiş, bacaklarının arasına kalan son gücümle tekmeyi savurup yere yığılmasına neden olmuştum. "Ne zaman emin olmadığımı gördün?"

Cümlem biter bitmez ağzımdaki kanı yere tükürmüş, tekrardan onun üzerine çıkmıştım. Ufak parmaklarım boğazına sarılırken gülüyor, beni ciddiye bile almıyordu ki bu daha çok hırslanmama neden oluyordu. "Seni burada öldüreceğim!"

Öylesine yorgun, öylesine bitkindim ki bağırmak bile beni çok yormuştu. Detone olan sesim, cümlemin sonlarına doğru kısılırken Joohan kızarmış yüzüne aldırmadan gülüyor, rahat bir tavır sergiliyordu. "Öldürsene." dedi arsız bir tavırla. "Min Yoongi'ye yardım mı ediyorsun? Yazık, abin tarafından suçlu ilan edilmek seni üzmüş olmalı."

"Seni-seni orospu çocuğu!" dedim yanağına sert bir yumruk atarken. Hırsımı alamamış olmalıydım ki kendimi durdurmam mümkün değildi ve onu burada öldürmeden rahat etmeyecektim. Abimin bu yaptığını halen kabullenebilmiş değildim ve gelip yüzüme vurması sadece beni sinirlendiriyordu. "Ölmek için yalvartacağım seni, Joohan!"

Karnına oturarak doğrulmuş, terden ıpıslak olan pembe saçlarımı geri itmiştim elimle. Gözlerimden yaşlar akıyordu ve kontrolümü kaybetmiş gibi hissediyordum. Dizimi yere yasladığım için cam kırığı batmış gibi bir acı vardı ama onu bile umursamadan yumruklarımı savuruyordum.

Birkaç ses duydum, ardından Yoongi bana seslendi ama ona aldıramayacak kadar kendimi kaybetmiştim. Karşımdaki adama yumruklarımı atarken Yoongi bir kez daha bana seslendi. Kafamı ona çevirdiğimde göz göze gelmiştik ve bir anlığına duraksamıştım. "Sakin ol." dedi Yoongi bana hızlı adımlarla yaklaşırken. Kollarını açtığında bir an duraksasam da oturduğum yerden kalkmış, ona doğru koşup kollarının arasına atlamıştım hissettiğim yorgunluğa rağmen. Sarı saçları dağılmış, üzerine hafif bir ter kokusu yayılmıştı ama hala ağır bir şekilde sigara kokuyordu. "İyi misin?" dedi geri çekilirken. Ellerinin ikisi de yanaklarıma yerleştiğinde gözlerimi kapattım ve yanağımı avcuna yasladım. "İyiyim." diye mırıldandım sessizce.

Alnıma bırakılan ufacık öpücükten sonra Yoongi arkasını dönmüş, yerde hareketsiz yatan Joohan'a bakmıştı. Sinirli gözüküyordu, gerçekten sinirli gözüküyordu. "Jimin'e vuran ellerini götüne sokacağım, pezevenk." diye tısladı dişlerinin arasından. Belinden çıkardığı silahı gördüğümde titreyen ellerimi pantolonumun ceplerine koymuş, ayakta kalmak için kalan tüm gücümü kullanmıştım. Yoongi iki el ateş ettiğinde çıkan ses irkilmeme neden oldu. Birini diz kapağına, diğerini de eline sıkmıştı ve elleri titrememişti bile bunu yaparken. Korkmuyordu, ya da vicdan azabı çekmiyordu.

born to die | yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin