Onbirinci Bölüm | "Seni istemiyorum."

9.6K 952 1.1K
                                    

''Onu görmek istiyorum.'' 

Tam bir hafta geçmişti.Jungkook'un beni o evde öyle bırakıp, NamJoon'un da gelip beni alması üzerimden bir hafta geçmişti.

Hiç görmemiştim.NamJoon'a her ne kadar nerede olduğunu çok sormak istesem de ona olan sinirimden dolayı soramamıştım.
Bugünden beri tek yaptığım Tae'nin kafasını ütülemekti.O eve gittiğimizden beri suratını hiç görememiştim.Merak ediyordum nerede olduğunu, ne yaptığını, ve o gün neler olduğunu.

Sormaya hatta belkide merak etmeye bile gururum el vermiyordu ama onu görmek istiyordum, istiyordum.

''Lütfen Taehyung.'' dedim gözlerimin dolmasını sağlarken.Bu bakışıma asla katlanamazdı.Bana onun yerini söylemek istemiyordu, sebebini asla bilmediğim bir şekilde.

Böyle olsa bile yinede görmek istiyordum, bilmek istiyordum.

''Tamam Jimin, yeterki şu bakışı bana atma olur mu?'' kafamı mutlulukla sallayıp yanımdaki en yakın arkadaşımı kucakladım.

''Seni ona götüreceğim fakat götürdüğüm de, seni neden oraya götürdüğümü söylersen söylediğin son sözler olur.'' ne dediğini anlamasam da kafama takmamayı seçerek derse odaklandım ve içimdeki heyecanı hiçe saymaya çalıştım.Onu gördüğümde ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilmiyordum.Akışına bırakmayı düşünsem de bir yanım düşünmeden edemiyordum.Zorlukla aklımdan Jungkook'u çıkarıp önümdeki matematik hocasının anlatmaya başladığı konuları dinlemeye devam ettim.

Okulun sonunda önce Taehyung ile bizim eve gidip üzerimi değiştirdikten sonra onun evine geçmiştik.

Ailesinin evine yani.

Önce Jungkook'un burada olduğunu sansam da, değildi.Meraklı bakışlarım eşliğinde Taehyung beynimden geçenleri anlamış olacak ki oflayarak konuşmaya başlamıştı.

''Biraz vakit geçmesi gerekiyor onu görebilmen için Jimin, sabırlı ol olur mu?''  kafamı sallayarak transparan siyah gömleğimin birkaç düğmesini açtım ve yatağına uzandım.

Taehyung ise önümde saçlarını geriye doğru tarıyordu.

''Nereye gideceğiz?''

''Kesinlikle daha önce değil bulunmak, öyle bir yer olduğunu bile duymadığın bir yere.''

Tanrı'm, bu da ne demek öyle?

''Ne?'' Elindeki parlatıcıyı dudaklarına sürüp parmaklarıyla fazlasını aldığında gözlerini bana çevirmişti.

''Sus artık Jimin, göreceksin işte.'' kafamı gözlerimi kapatarak salladığımda önümdeki yerini almıştı.

''Sana da yapmamı ister misin?''

tam ağzımı açıp hayır diyecekken anlarmış gibi elini dur dercesine uzattı.

''Sadece birazcık güzelim.'' bir şey demediğimde izin verdiğimi fark edince uzandığım yatağa geldi ve kapalı gözlerimde birkaç dokunuş hissettim.Daha sonrasında da az önce kendine sürdüğü parlatıcının da dokunuşlarını.

Beni hiçde anlamadığım bir şekilde daha da güzelleştirdiğinde saat çoktan gece 12'ye doğru geliyordu.Neyseki Tae'nin annesi ve babası bugün eve gelmeyecekti bende bu yüzden okul kıyafetlerimi buraya alıp anneme Taehyung'larda kalacağımı söylemiştim ve bu sebeple de geç çıkamama gibi bir sorunum olmayacaktı.

Evden çıkıp Taehyung'un o bahsettiği yere geldiğimizde aklımda olan bütün güzel anılar solmuştu.Gerçekten buraya gelmiş olamazdık değil mi? 

Hayır gerçekten böyle bir yere gelmiş olamazdık.Gözlerimi Taehyung'a çevirdiğimde kafasını iki yana salladı.

''Sana defalarca dedim Jimin.''

Retrouvailles ℘ JiKookWhere stories live. Discover now