19.Bölüm

4.5K 362 100
                                    

Bir şahsa ne kadar bağlanırsan Allah sana bağlanmanın acısını tattırır.
Ta ki şunu bil, Allah senin kalbinin kendisinden başka birine bağlanmasını istemez.
Kendisine dönmen için seni ondan geri çevirir...

İmam Şafii ( رحمه الله )

Öyle değil miydi gerçekten, şu hayatta kimi çok seversen imtihanın onunla oluyordu.
Utanıyorum.. utanıyorum kendimden.. utanıyorum acizliğimden.. ve utanıyorum gözümde büyüttüğüm sevdalara kalbimde bu kadar yer verdiğime..

Bizi yaratan bize nimetler veren Allah o kadar merhametli ki, ne hata yaparsak yapalım (Allah azze ve celleye şirk koşmak dışında) affedeceğini bildirmiş bize. Peki Rabbimizin merhameti bu kadar bol iken, onun rahmeti tüm arşı kaplıyorken biz kimizde bizden özür dileyenleri affetmiyoruz.
Allah'ın Resulu o çok sevdiği amcasını şehid eden, Sonradan İslama girmek isteyen Vahşi (r.a)' yi affetmişken ona kucakmışken biz hangi yüzle hatasını kabul edip özür dileyeni geri çevirebiliriz?

Annem ve babam bu kadar mahsunken bu kadar harap olmuşken onlara dayanamam ben..

"Bizi dünyada tekrar birleştiren Allah'a hamdolsun." Annemin yüzümü okşayarak ettiği şükre ortak oldum, göz ucuyla babama bakınca onunda dudaklarının oynadığını fark ettim. Aklıma Hülya annemler gelince hemen arkamı döndüm ama yoklardı, hangi ara çıkmışlardı fark bile etmemişim. Tekrar anne ve babama dönünce gülümsedim onlara, onlarında yüzünde kırık bir tebessüm vardı.

🌹

Günler geçmiş saatler birbirini kovalamıştı adeta..
Kaybettim derken daha güzelini bana nasip eden Allah'a hamdolsun. Ona güvenip dayanınca her şey nasılda muazzam oluyordu, bunu hayatımın her zerresinde yaşararak gördüm ve hissettim.

Elimde ki tabağı mutfağın küçük masasına yerleştirirken garip bir his kapladı içimi.
Nedir diye sorarsanız inanın bilmiyorum, adını koyamıyorum..

"Kızım, ne zaman uyandın sen?" İçeri girmiş ve aynı anda konuşan Hüseyin babama baktım.

"Hayırlı sabahlar baba. Çok olmadı uyanalı ." Diye yanıtladım. Şöyle bir yüzüne baktım, yüzünde oluşan kırışıklıklara, yaşlılığın habercisi olan siyah lekelere baktım. Babamın yokluğunda var gücü ile o boşluğu doldurmaya çalışan adama baktım.
Seviyordum Hüseyin Babamı, onuda Hülya annemide seviyordum hem nasıl sevmeyeyim benim için yaptıkları onca şeyden sonra.. Hüseyin babamda bana hayırlı sabahlar deyip içeri geçmişti. Ardından Annem ve Hülya annem aynı anda gelmişlerdi yanıma. Evet tek başıma tuttuğum bu minik evde annemler ve babamlarla beraber kalmıştık. Aile olmanın verdiği huzur ile uyumuştum bir kaç gün. Uyandığımda mutfaktan gelen tıkırtılara mutlu oluyordum. Şimdi ise bu günün vermiş olduğu heyecan ile uyuyamamış erkenden uyanmıştım.
Yanıma gelen annemlerle beraber iki sofra hazırlayıp, içeriye babamlarınkini kurarken mutfağa bizim için kurmuştuk.

"Eksik bir şeyin var mı yavrum?" Annem çekinerek sormuştu bunu. Onu mahçup etmemek için eline dokunarak konuştum.

"Eksikliğini hissettiğim tek şey sizdiniz anne, elhamdulillah şu an hiçbir eksiğim yok." Annem yüzünü masaya doğru eğerek konuştu bu defa.

"Sana karşı çok mahçubuz kızım bize hakkını helal et. Senin yanında olamadık.." üzgün çıkam sesi ile bende üzülmüştüm.

"Anne... neden böyle diyorsun? Hiç anneler kızlarına mahçup olur mu? Lütfen artık yüzünde tebessüm olsun üzülmeni istemiyorum." Dedim ve Hülya anneme dönerek devam ettim.

"Aynı şekilde seninde Anne, ben artık sizi üzgün görmek istemiyorum lütfen." Dedim. Sonra birden her ikiside kalkıp bana sarılmıştı. Bu anı kalbime kazıdım.

ZEHRA  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin