49. Bölüm : Moloz Yığını

8.9K 623 961
                                    

Bölüm şarkısı: Yüksek Sadakat~Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

Bölüm şarkısı: Yüksek Sadakat~Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

49.Bölüm: Moloz Yığını

*Ben, sevdiğim adamın harabelerindeki moloz yığınıyım.*

×××

Ateş'in kolları arasında kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum.

Göğsü nefes alıp verdikçe sırtıma çarpıyor, bir eli bileğimdeki izin üzerinde duruyordu. Aynı anda alıp verdiğimiz nefeslerin ritmi içime işlerken bileğimin üzerindeki elini tutup parmaklarımı onun parmaklarına kenetledim. Belli belirsiz mırıldanarak başını enseme yasladı. Galiba uyuyordu.

Yavaşça bedenimi ona doğru çevirdim. Sanki hareket etmemden rahatsız olmuş gibi bir kolunu üzerime atarak ona yaklaşmamı sağladı. Kaşları biraz çatıktı, kapalı gözlerinin kenarlarında birkaç çizgi belirmişti. Hafif aralık olan dudakları ve alnına düşmüş dağınık saçlarıyla bile kusursuzdu.

Bir elimi saçlarının arasına daldırdığımda çatık olan kaşları düzeldi ve gözlerinin kenarlarındaki çizgiler silindi. Şimdi gerçekten huzurlu görünüyordu.

Ellerimi saçlarından çekip yatakta doğruldum. Ne kadar çabalasam da bir türlü uyuyamamıştım. Sanırım bünyem hâlâ uykuyu reddediyordu. Ateş'i uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Amacım su içmek için mutfağa gitmekti.

Odanın kapısını açtığımda gördüğüm silüetle irkilip bir adım geriye çekildim. Kulağıma dolan küfürler karşımdaki kişinin Savaş olduğunu anlamam için yeterliydi.

"Ne işin var burada? Ödümü kopardın." dedim sıktığım yumruklarımı gevşetirken.

"Özür dilerim. Ateş'i kontrol edecektim ama odaya girip girmeme konusunda emin olamadım."

"Uyuyor şu an."

Savaş yine de odaya girip Ateş'in yanına ilerledi. Elini Ateş'in alnına bastırdı. Daha sonra yere düşmüş battaniyeyi alıp üzerine örttü.

Yanıma döndüğünde yüzünde rahatlamış bir ifade vardı. "Sen niye kalktın?" diye sordu duvara sırtını yaslayarak.

"Uyku tutmadı." dedim derin bir nefes alırken. "Sen de mi uyuyamadın?"

Omuzlarını yukarı kaldırıp indirdi. "İçim rahat etmiyor."

Sanki anlaşmışız gibi aynı anda mutfağa doğru ilerlemeye başladık. Ben sandalyelerden birine otururken Savaş sürahiden iki bardak su doldurup birini bana uzattı ve karşımdaki sandalyeye oturdu.

"O iyi mi?" diye sordu cevabını bildiği halde.

"İyi olacak." dedikten sonra 'umarım' diye mırıldandım.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin