Bölüm 1: Kayıp Cumhurbaşkanı

24 1 0
                                    

Büyük yattaki tüm kameraların flaşları aynı yöne patlıyordu.Bugün Kore hükümetinin tüm yöneticilerinin toplandığı büyük bir etkinlik vardı. Tüm başkanlar; gazeteciler ve bazı seçkin aileler ile birlikte devasa bir yatta parti havasında bir etkinlik için toplanmıştı.Ayın tüm parlaklığıyla gökyüzünü aydınlattığı o gecede, lüks yatın açık alanını kahkahalar ve kadeh sesleri dolduruyordu.

"Ülkemizde harika gelişmeler oluyor. Bu güzel geceyi güzel haberlerle renklendirmek lazım, değil mi?"

Cumhurbaşkanı orta yaşlı yüzüne içten bir gülümseme yerleştirip devam etti, "Ancak bir saniye lavaboya gitmeme izin verin. Geri geldiğimde parti yeni başlamış olacak!"

Kadehini havaya kaldırıp kameralara gülümseyerek selam verdi. İçeceğini hızlıca kafasına dikip, boş bardağı önündeki beyaz kokteyl masasına koyduktan sonra lavaboya doğru ilerledi. Davetliler cumhurbaşkanının dönmesini beklerken kahkahalarla birbirleriyle konuşmaya devam ettiler.

Beş dakika geçti.

Ve sonra on dakika.

Genç başbakan hafif endişeli bir ses tonuyla, "Cumhurbaşkanı nerede kaldı?" diye sorunca, tüm davetlilerin gülüşleri bir anda kesildi.

Herkesin dikkati cumhurbaşkanının hala geri dönmemiş olmasındaydı şimdi.

Başbakan görevlilere döndü.

"Lavaboyu kontrol edin lütfen."

İki erkek görevli, başbakanın emri üzerine hemen lavaboya gittiler. Etrafa şimdiden hafif bir stres hakimdi. Neredeyse kimse konuşmuyor, konuşların sesi ise neredeyse hiç duyulmuyordu. Çok geçmeden iki görevli hızlı adımlarla geldi.

İçlerinden biri, "Efendim, cumhurbaşkanımız lavaboda yoklar." deyince bir anda etraftaki fısıltılar yükseldi ve stres seviyesi daha çok arttı.

Genç başbakan, lacivert kravatını gevşetti.

"Ne demek yok? Çabuk, herkes tüm yatı arasın! Gazeteciler, çekmeyi derhal bırakın! Herkes sakin olsun ve buradan ayrılmasın!"

Tüm güvenlikler ve görevliler yatı aramaya koyulurken, davetliler ise başbakanın söylediklerini yaptılar. Başbakan birçok kez cumhurbaşkanını telefonla aradı ama ulaşılamıyordu. Tüm yat en küçük ayrıntısına kadar arandı. Ancak cumhurbaşkanı yatta değildi.

Başbakan gerginlikle, "Gazeteciler, bu durumu sakın medyaya yansıtmayın. Tüm herkes, hepinize para verilecek ve bu olaydan kimseye bahsetmeyeceksiniz."

Yatta yöneticiler dışındaki kişiler zaten çok azdı, dolayısıyla onların bu olaydaki tutumunu takip etmek kolay olacaktır diye düşündü başbakan. Zaten herkes kafasını olumlu anlamda sallamıştı.

"Nasıl olur bu? Cumhurbaşkanı kaçmış olmayacağına göre, kaçırıldı mı yani? Nasıl olur bu, ha? Takip etmediniz mi onu? Nasıl yalnız bırakırsınız? Çıldıracağım!"

Başbakan sinirden deliye dönmüştü.

Yattaki herkes yatın açık alanında toplanmış, başbakana bakıyordu. Ne yapacaklarını şaşırmış haldeydiler.

Genç başbakan, bir baba gibi gördüğü cumhurbaşkanının ortadan kaybolmasına çok streslenmişti.

"Bu durumdan buradaki kişiler dışında kimsenin haberi olmayacak. Hasta diyeceğiz, sallayacağız bir şeyler. Diğer ülkeler bu durumdan haberdar olursa sıkıntıya gireriz."

Diğer başkanlardan biri korkuyla, "Ne yapacağız peki başbakanım?" diye sordu.

"Bilmiyorum...Lanet olsun."

Genç adam gerginlikle bir o tarafa bir bu tarafa gidip gelirken, tam o sırada yanlarına yaklaşan güvenliklerden biri, "Başbakanım..." diyerek seslendi.

Başbakan kendisine seslenilen yöne doğru döndüğünde, güvenliğin elindeki telefonu gördü.

Cumhurbaşkanının telefonu.

Telefonu konusunda çok dikkatli davranan cumhurbaşkanının telefonu onunla değildi. Ayrıca ekranı çatlamıştı.

Güvenlik elindeki telefonu başbakana uzatırken, "Yerdeydi, efendim." dedi.

Başbakan bir anlığında duraksadı.

Yerde bir telefon ve çatlamış bir ekran.

İşte şimdi daha çok gerilmişti.

Çünkü cumhurbaşkanı kaçırılmıştı.

Bölümü sevdiyseniz, lütfen oy vermeyi ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Teşekkürler 💗

Together | blackpinkWhere stories live. Discover now