prolog

13.7K 412 80
                                    

Para kazanmak için sevişmek, seçtiğim ilk yol değildi. Ama boğazıma bıçak dayayıp, bunu yapmak zorunda olduğum söylendiğinde, en azından para almak istediğimden bahsetmiştim. Bunun üzerine boğazıma bıçak dayayan adam bir kahkaha atmış ve bunu neden istediğimi sormuştu. Bense kız kardeşime para göndermem gerektiğinden bahsetmiştim ve gür bir kahkaha daha atmıştı. O gün aklıma geldikçe hala tüylerim ürperiyor ve o adamla aynı oda da olduğum için içimi bir tiksinti kaplıyordu.

O adamla bir barda tanışmıştım, erkek arkadaşımdan ayrıldığım için son derece sarhoştum. Hiç bilmediğin birine içini anlatmak sözüne inanıp, o adama içimi dökmüştüm. Ama o gecenin tenha bir sokakta, adam eline bir bıçakla bana doğru yürürken biteceğini hiç düşünmemiştim. Üzerime doğru yürürken 'Barda bana yavşayan, buna meyilli kızları seçecektim normalde. Ama dikkat ettim ki güzelsin ve bu iş içinde uygun gibisin. Bakire misin? Öyleysen bunu bozmalıyız, güzelim.' Demiş ve bıçağını bir kere daha bana doğru sallamıştı. O cümle beynimde o kadar çok dönmüştü ki, cümle ezberimden gitmiyordu. Her gün, uyandığımda aklıma ilk gelen cümle buydu. Hayatımın boka dönmesine sebep olan cümleydi. Aradan 5 yıl geçmesine rağmen, hala geceleri bu durum yüzünden saatlerce ağlayabiliyordum. Annem ve kardeşlerimden haberim yoktu. En azından sadece son 2 yıldır haberim yoktu. Bundan önce ki 3 yıl boyunca, haberlerde, gazetelerde, dergilerde ve programlarda bas bas beni aradıklarını bağırmışlardı. Bense tanınmamak için, o gerizekalı adamın zoruyla saçlarımın rengini değiştirmiş ve renkli lens takmaya başlamıştım. Gören elbette biraz dikkatli bakarsa tanıyabilirdi, ama sadece saçlarımdan dolayı ilgi çekmemeyi başarabiliyordum.

Geceye hazırlanırken ağlamayı bırakalı 1 yıl olmuştu. Bu alışabildiğim bir şey değildi. Zorla birinin altına yatırılmanız, pekte zevk vermiyordu. Ama bir müddet sonra gerçekten tüm duygularınızı köreltmeyi başarabiliyordunuz. Erkekler bir müddet sonra sizin için sadece küçük bir seks objesi haline geliyordu. Tiksinme kavramını aklımdan çıkarmak beni çok zorlamıştı. Ama çıkarmazsam, daha beterlerinin başıma geleceği söylenmiş ve tekrar boğazıma bir bıçak dayanmıştı. Şimdi ise bu işe alışmıştım. Zevk aldığım bir alışkanlık değildi, zorunlu olduğunun farkında olduğum bir alışkanlıktı.

Bryan -o adam- ben elbisemi üzerime geçirdiğim anda içeri dalmıştı.

"Hazır mısın diye bakmaya gelmiştim, güzelim." Dedi yamuk sırıtışıyla. Elbisemi indiği yere kadar aşağıya çektikten sonra, benim için özel olarak alınmış olan kürkü üzerime geçirdim. Kış geceleri başladığı için, bu iş daha da zorlaşmıştı. Hem neredeyse çıplak olup, hem de ısınmaya çalışmak zordu. Çok zordu.

"Hazırım." Dedim göz teması kurmaktan çekinerek.

"Güzel, bu gün Sky'la beraber gideceksiniz. Her zamanki cadde sizin olacak. Orası işlek, sana bu gün çok müşteri çıkar gibi geliyor." Dedikten sonra sırıttı.

"Crystal?" duyduğum sesle yavaşça arkamı döndüm ve en az benim kadar çıplak olan Sky'a baktım. "Gidelim mi?"

Çantamı elime alıp içine telefonumu ve -çok saçma olmasına rağmen- biber gazımı da sıkıştırdıktan sonra kafamı salladım. "Gidelim."

Aşağıya indikten sonra, soğuğun içimize çok işlemesine izin vermedikten sonra, park halinde kalmış olan son kırmızı arabaya bindik ve Sky arabayı çalıştırdı.

Sessizlik içerisinde geçen yolculuğun sonunda, Sky arabayı durdurdu ve el frenini çekti.

"Sen burada in, ben bir 200 metre kadar daha yukarıda olacağım." Dedikten sonra inmemi bekledi. Ona kafamı sallayıp onay verdikten sonra arabadan indim ve kapıyı çarptım. Sky, gitmeden önce camı açıp bir tane elime sigara paketi fırlattı. Ona kafamı sallayarak teşekkür ettikten sonra, bir tane içinden çıkardım ve ardından atılan ama kafama çarpıp yere düşen çakmakla yaktım. Kutuyu çantama tıkıştırdıktan sonra, kafamı kaldırdım ve sigaradan derin bir nefes çektim.

Soğuktan dolayı titriyordum. Kollarımı birbirine bağlayıp göğsümün üstüne birleştirdikten sonra, önümde duran arabaya doğru bir bakış attım ve derin bir nefes alıp arabaya yöneldim. Sigaradan bir nefes çektikten sonra, açılan camdan içeriye üfledim ve sigara dumanı dağıldıktan sonra, karşımda sarı saçları ile mükemmel bir görüntü sergileyen ve benden en az 4 yaş küçük bir çocuk gördüm. İster istemez dudaklarımdan bir kıkırtı kaçtı. Eliyle sigara dumanını dağıttıktan sonra suratını buruşturdu.

"Şunu benden uzak tut." Diye mırıldandı. Kaşlarımı havaya kaldırıp, sigaradan bir nefes daha çektikten sonra, arabanın camından kafamı uzatıp bu sefer tam suratına üfledim. Bir homurdanma sesinin ardından, gözlerini kısıp bana baktı.

"Saat başına mı para alırsın, gece başına mı?" dedi konuyu değiştirerek.

"Gece başına."

"Ne kadar?"

"500."

"Dolar mı?"

"Evet."

"Atla o zaman."

"Ama eğer yanında yatacaksam, bu iki katına çıkar genç adam."

"Atla." Diye yeniledikten sonra, arabanın kilidini açtı ve ben bindikten sonra camı kapadı.

"İstediğin özel bir şey var mı?" diye sordum, daha eve varmamış olmamıza rağmen.

Arabanın hızını arttırdığında, gülümsemiştim. Gözleri bacaklarıma kaydıktan sonra, gözlerini bacaklarımdan çekti ve ardından cama baktı.

"Öpüşmem." Dediğinde gözlerimi devirdim. Onu bende yapmazdım zaten. Diğerlerine göre beni öpmelerine izin vermezdim. Ne kadar gerçek bir aşkımın olacağına inanmasam da, ilk öpücüğümü ona saklamayı tercih etmiştim. Bir boğaz temizleme sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. "Onun dışında istediğini yapabilirsin."

"Adın?" diye sordum, telefonumu çıkarıp Sky'a mesaj atarken. Beni beklememesini söyleyecektim.

"Luke." Dedi sadece. Bense kafamı salladım ve ardından Sky'ın mesajına çocuğun adını da ekledim. Aldığımız küçük bir önlemdi.


• Bu hikaye tamamen DilanBayram 'a ithafen yazılmıştır.

bitch // l.h.Where stories live. Discover now