on dört

4.5K 249 110
                                    

Dediğini yaparak duygularımı açığa vurdum. Açığa vurulan duygularımın, oradan oraya fırlamasına, beni de peşinden sürüklemesine izin verdim. Luke'un belimde ki eliyle aynı zamanda hem yönlendiriliyor, hem de yön veriyordum. 


"İşte böyle." dediğini duydum Luke'un kulağımın dibinde gülümseyerek. 

"Sen de vur." diye mırıldandım gözlerimi gözlerinden ayırmadan. Dikkatle ona bakıyor ve mavilerinde ki parıldamayı izliyordum. Acaba ne düşünüyordu, ne hissediyordu? 

"Ne?" dedi sırıtarak. 

"Duygularını," diye mırıldandım. Ona ayak uydurmaya çalışırken aynı zamanda gözlerimin önüne Luke ve bir kaç kızı birlikte gördüğümde yaşadığım kıskançlıklar geliyordu. "Dışarı vur." 

"O zaman asla duramayız." diye mırıldandı gözlerini gözlerimden ayırmadan. Gözlerini hızlıca kırptıktan sonra derin bir nefes aldı içine. "İzin ver, senin duyguların beni de yönlendirsin." 

Ağzımı açıp tek bir şey söyleyemedim, sadece boynuna sardığım kollarımı biraz daha sıkılaştırıp ona biraz daha yakınlaşmakla yetindim. Gözlerimin önünden geçen bana dokunuşları, birlikte kavgalarımız, birlikte gülmelerimiz geldiğinde tüylerimin ürpermesine ve suratımı bir gülümsenin kaplamasına engel olamamıştım. 

"Duygularının seni ele geçirmesine izin verdiğin nadir anlardan biri ha?" dedi. Sesinde muzur bir ton vardı ve şu anda bu sahnede dans ediyor oluşumuzdan oldukça memnunmuş gibi görünüyordu. 

"Aslına bakarsan, ilk andayız." diye mırıldandım. Bryan ile tanıştığım günden beri, köreltmek için fazlasıyla savaş verdiğim duygularımın tam anlamı ile körelmediğinin farkına varıyordum. Sadece körelmiş olduklarını varsaymak istemiştim. Derine gömmüş ve görmezden gelmiştim; aslına bakarsanız bunda da başarılı olmuştum ama Luke, bana duygularımı tekrar hissettirebilecek kadar özel bir çocuktu. 

"Bunu bir şeref olarak saymalı mıyım?" diye mırıldandı ellerimden birini tutup kendi etrafımda dönmemi sağladıktan sonra. Hızla tekrar boynunda ellerimi birleştirdikten sonra cevap vermek için ağzımı açtım ama ne diyeceğimi bilemediğim için tekrar kapamakla yetindim. 

Gözlerimin önünden geçen her mutlu anımın Luke ile olması ve en önemlisi tüm güzel anılarımın Luke'la olması beni endişelendirmişti. Sonumun pek de iyiye gitmediğinin son derece farkındaydım ve buna engel olmam gerektiğini biliyordum. Ama engel olmak istemiyordum. "Sanırım?" diye mırıldandım sonunda bana cevap bekler bir surat ifadesi ile birlikte bakarken. 

"Sevindim." diye mırıldandıktan sonra beni bir kere daha kendi etrafımda döndürdü ve hızlı bir hareketle beni tekrar kendisine çekti ve belimden tutup beni eğdikten sonra, hayal dünyamdan çıkmıştım. Şarkının son notaları havada yankılandı ve hemen ardından tüm salonda kocaman bir alkış tufanı koptu. Ben hala Luke'un beni tutan beline sıkı bir şekilde tutunmuştum. Yere paralel duruyordum ve tek görebildiklerim Luke'un gözleriydi. 

Bir kaç saniyenin ardından, Luke silkelenmiş ve beni kaldırdıktan sonra, bize doğru yaklaşan adama ve ayakta alkışlayan salona bakmıştı. Bende aynı şekilde gözlerimi salonda gezdirdiğimde hızlı ve derin nefesler alıp veriyordum. 

"İnanamıyorum!" diyerek ve alkışlayarak öne doğru geldi sunucu. Suratında bir gülümseme vardı ve gözlerinden akan hayranlığı okuyamamak için gerizekalı olmanız gerekirdi. "Aranızda ki uyum, gözlerinizle kurduğunuz iletişim ve bize sunduğunuz şölen şahaneydi!" dediğinde susan salondan tekrar bir alkış gelmiş ve aradan ıslık sesleri kulakları doldurmuştu. 

bitch // l.h.Where stories live. Discover now