Yudum yudum içirerek bardaktaki ayranı bitirtti Altın'a. Kendisi de korkusundan ecel terleri dökmüştü o dakika. Elindeki boş bardağı baş ucunda duran  çekmecelinin üzerine bırakıp yaklaştı karısına. Alnına biriken teri eliyle silip şakağını öptü usulca.

"Çok korkuttun yavrum beni. İyi değilsen hemen gidelim ha? Bir şey mi dokundu? Mideni mi üşüttün?"

Altın'ın aklına gelmeyen Akif'in sorusuyla birden düşüvermişti hatırına. Oflayarak elini başına vurdu. 

Dalgınlığının bu denli tehlikeli şeylere sebep olduğunu fark edince hayıflandı. Şükür ki başına beteri de gelip banyo köşesinde yığılıp kalmaktan kurtulmuştu.

"Akif galiba ben ilacı iki kez aldım." Dedi esefle. Yüzünü buruşturdu. Hâlâ inanamıyordu kendisine.

"Ne diyorsun? Eh be yavrum nasıl yaptın bunu?"

"Ne bileyim bir an dalgınlığıma geldi..."

"Hadi gidiyoruz."

"Nereye?"

"Hastaneye tabi. Dalgınlıkla zehirleyecekmişsin kendini neredeyse."

"Abartma Akif. Biraz başım döndü sadece. Görüyorsun ya gayet iyiyim şimdi."

"Hadi dedim Altın."

"Vallahi hiç uğraşma ben gitmiyorum hastaneye filan!"

Bıkmıştı Altın hastanelerden. Sokağından geçesi yoktu. Kendini de öncekinden iyi hissediyorken o tuhaf kokulu yere gitmeye hiç niyeti yoktu.

"Nerede o ilaç?" Dedi Akif. Hiç değilse doktoru arar yan etkisini gösteriyorsa eğer, içi rahatlardı.

"Mutfakta dolabın üstünde."

Akif mutfağa gidip karısına bunu yapan ilacı bulduğu yerden alıp kutusunu açtı. Adına sanına dikkat etmeden doğruca yan etkileri okudu. Yazılanlara bakılırsa daha kötüleri de olabilirdi. Olmadığına şükretti.

İlacın ne için kullanıldığına bakmak en son aklına geldi. Uzun uzadıya yazılarla dolu prospektüsün endikasyonlar kısmını okuduğu vakit bir tuhaf oldu.

Cinsel disfonksiyon tedavisinde, ağrı, uyarılma ve hipoaktif cinsel istek bozuklukları, orgazm bozukluğu...

Ne düşüneceğini bilemedi. Fakat hissettikleri hiç de hafife alınır cinsten değildi.

Birlikte terapiye katıldıkları vakit öğrenmişti Akif. Altın'ın yaşadığı durum her insanın başına gelebiliyor tedavi olmadıkça bununla yıllarca yaşayan hatta boşanan bile oluyordu. Bunu bile isteye yapmadığını da zaten doktor söylemeden önce anlamıştı. Fakat bu ilaç... Belki de sorun Altın'da bile değildi. Belki de başından beri bu iş hastalık değil hislerle ilgiliydi.

Nereye sığardı Akif bu düşüncelerle? Kime anlatır kime açardı derdini?

Karısı tarafından ancak ve ancak ilaçla istenilecek bir adamdı ne de olsa. Ne hale gelmişti evlilikleri...

Alnını ovarak başındaki ağrıyı azaltmaya çalıştı. Bu kadar ayrı bir şey miydi sevmekle sevişmek?

Aklına bin türlü kötü düşünce üşüştü hemen. İstenmemek hissi ilk defa yakıyordu bu kadar canını.

Sırf o mutlu olsun diye bu tuhaf ilaçlara dahi katlanıyordu demek karısı. Çöktü Akif. Ufalandı kaldı oturduğu yere.

Evlendikleri gece anlamalıydı oysa Akif her şeyi. Onu hiç istemediğini, isteyemediğini. Üstündeki sütyeni bile çıkarmasına izin vermemişti ki... Tenini doyasıya görüp dokunmasına müsaade etmemişti.

Kiralık DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin