-4-

12.1K 847 135
                                    




-Gücün Yeterse-




***








"Ne vakit söyleyecektin kaynımla olan münasebetini?"

"Doğru düzgün konuş benimle Altın! Ne var da ne söyleyeceğim sana?"

"Ha kabul de etmiyorsun bir de? Kırdığınız potlar olmasa ayakta uyuyacağız daha! Abla şimdi soruyorum dolandırmadan anlat. Bir daha sormayacağım, bir daha konusunu bile açmayacağım ama şimdi bana açıklama borcun var!"

"Sana hiçbir şey borcum yok benim! Açıklanacak bir şey de yok zaten. Bir daha benimle böyle konuşursan hiç göstermediğim tarafımı göreceksin."

"Bu kadarcık da mı samimiyetim yok sende? Ben senin kardeşinim kimden neyi saklıyorsun?"

"Kardeşimsen haddini bileceksin! Uzatma artık."

"Bana verdiğin değeri bu gece çok iyi anladım abla. Bundan sonra haddimi bilirim ben."

"Sana ne kadar değer verdiğimi bununla mı ölçüyorsun? Bırak kızım bırak. Sen üstüne vazife olmayan işlerle uğraşacağına, nişanlına musallat olan kızı düşün."

"Sağ olasın komşumun kızı Müjgan abla... Sen söyle ben tutarım nasihatini."

"Bana bak Altın!"

"Yeter! Mahalle karıları gibi kavga eden kimseyi istemiyorum ben evimde! İkinizde tek kelime edin, kapı önünde yatarsınız bu gece."

Altın üzerine pijamasını geçirip sessizce yatağına girip uzandı. Sinirinden gözlerine dolan yaşları tutamayıp akıttı yastığına. Ablası hala söyleniyordu mırıl mırıl. Gözlerini sımsıkı kapayıp uyumayı bekledi.

Karanlık odayı telefonun yanıp sönen ışığı aydınlattı biraz sonra. Akif'in yazdığı mesajı, gözlerini pijamasının kollarına silip öyle okudu.

Yarın Han'daki dükkana ben bakacağım. Dersten sonra oturalım mı bizimkilerle orada?

Olur.

İyi misin sen? Gidene kadar beni göresin yoktu sanki hiç.

Ablamla bozuştuk biraz. Seninle ilgili değil.

O konuyu konuşalım yarın. Ağabeyim ileri gitti çok. Onunla da konuşacağım zaten.

Önce biz konuşalım sonra konuşursun. Erken kalkacağım uyuyayım ben.

"Altın! Tıkırdatıp durma şu telefonu!" ablasının terslenmesine ses çıkarmadı Altın. Akif'ten gelen son mesajı da ablasıyla muhatap olmamak için cevapsız bıraktı.

Uyu benim güzelim. Altın saçlım. İyi geceler.

***




-1994-

Sırtında çanta, elinde içine sığdıramadığı kitaplarıyla saçları rüzgardan savrula savrula dönüyordu okuldan. Ardı sıra atılan hızlı adımları duyuyor, kendine yetişmeye çalıştığını fark ediyor ama ne hızını arttırıyor ne de yetişmesi için yavaşlıyordu. Tam da köşeyi dönüp kendi sokaklarına döneceği sıra, nihayet adını seslendi ardı sıra yürüyen.

"Müjgan!"

Başını şöyle bir çevirdi arkasına kız. Elleri heyecandan buz kesmiş, tuttuklarını her an yere bırakıverecek gibiyken yanıt vermeden dinledi.

"Bizim okula kaydolmuşsun."

"Öyle oldu."

Ensesini kaşıyıp söyleyecek söz bulmaya çalışır gibi duraksadı delikanlı.

Kiralık DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin