-11-

13.4K 851 166
                                    

-Al Senin Olsun

Akşam üzeri yürüye yürüye çıktı Tophane'ye doğru Akif. Kara kara düşünüyordu hala. Altın boşanmakta diretirse ne yapacağını bilemiyordu. Aklı kesmiyordu Akif'in sırf bu yüzden boşanmayı bir günlük karısının ağzından duymayı.

Birine sorsa, ağabeyine mesela... Öyle ağza alıp konuşulacak mesele de değildi ki bu. Şimdi eve vardığında nasıl davransa ne dese de vazgeçirseydi onu bu fikirden bir türlü bilemiyordu. Diyeceğini demişti zaten.

Bir daha ona dokunamamaksa Akif'in derdi, yüzünü görmek haram olsundu karısının. Yüreğini tir tir titreten onu tümüyle kaybetmekti.

Aklını kurcalayan ise başkaydı. Şimdiye dek birbirleriyle bu denli sözler edecek ayrılığı dile getirecek bir şey yaşamış değillerdi.

Çok çok Altın ona küser gibi yapar, biraz konuşunca gülümseyiverir düzelirdi araları. Anlaşmazlık yoktu. Birbirlerini hiç bunaltmışlıkları yoktu. Hatta öyle her çiftin belası kıskanmak da yoktu.

Altın kıskansa da dile getirmiyor, kavga konusu edip ne o Ayşegül'ü ne de bir başkasını bu bahaneyle de olsa aklına getirtmiyordu Akif'in.

Ağır başlıydı Altın. Okulda da mahallede de gereksiz yakınlıklara girmezdi kimseyle. Selamını verir fazlasına lüzum olmadığını bilir işine bakardı. Akif'in Altın'a söyleyecek tek bir sözü yoktu.

Bu kadar huzurlu bir çiftin evlendikleri gece başlarına gelen bu talihsizlik yahut anlaşılır ruh hali, Altın'a ayrılık lafını kullandırınca Akif'in canı çok sıkılmıştı. Yüreği daraldı. Uzun bir of çekti. Eve gitse, Altın'ın yüzüne bakmamasından korkuyordu. Gitmese şimdiden en olmayacak insanlarla karşılaşmıştı. 

Korkunun ecele faydası yoktu. Sokağın başındaki fırından iki ekmek alıp yürüdü aheste aheste. Gözleri yanıyordu uykusuzluktan, yorgunluktan. Esen rüzgar yakasının açıklığından göğsüne sokulunca ürperdi. Ya evde yoksa? 

Gider miydi hemen? 

İlk geceden boşanmak isteyen, yüzündeki o korkmuş yıkılmış ifadeyle gözlerine bakan kadın evde oturup bekler miydi onu? 

Beklerdi. Akif ona yüreğini teslim ettiğinden beri sıkı sıkıya güveniyordu. Bu düşünceyi aklından atıp başkasıyla savaştı eve varana kadar. Kapıyı çalsa mı iyi olurdu kendisi girse mi? 

Kızmadı Akif, kırılmadı. Öfkelenmedi hiç haline. Her şey yolunda gitse şimdi birbirlerine sımsıkı sarılmış olacaklardı belki de. Bambaşka geçecekti geceleri, bu sabahları ve bundan sonra geçirecekleri her anları. Fakat bunları düşünüp biriktirmedi içinde Akif. Yalnız gücendi Altın'a. 

Boşanmak ne kelimeydi? Canını istese verirdi Altın'a. Boşanmak ne demekti?!

Çalmadı kapıyı bu güceniklikle. Çalsa da açmazdı Altın. 

Dört katlı çeyrek asırlık binanın dar merdivenlerini çıkarken hatırına düştü Altın'la gülüşerek basamakları tırmandıkları.

"Yaşlanınca çıkamayız bu merdivenleri. Asansör yok tuttuk bir de dördüncü katı aldık."

"Çocuklarımız olunca geniş bir yere geçeriz Akif. Genciz daha yorulacak mısın şuncacık merdivenden?"

"Merdiven demek sana çabucak kavuşmama engel olacak basamaklar demek. Dükkandan çıkar çıkmaz sana kavuşacağım adımları sayacağım ben. Sen bana basamak ekliyorsun."

Kiralık DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin