-15-

17.2K 826 131
                                    

-Kördüğüm

**

Gece boyu döndü yatakta Altın. Mide bulantısı, başından aşağı tuhaf bir hafakan hissiyle boncuk boncuk terledi dakikalarca. 

Öyle çok terledi ki yatağın çarşafı dahi yapışıyordu sanki. Nihayet dayanamayacağını fark edince Akif'i uyandırmadan usulca yataktan kalkıp salona çıktı. Pencereyi açıp serinlemeye çalıştı karşısında. Şehrin sesli sessizliği kulağına çarparken, göğsüne doğru gelen esinti biraz olsun rahatlattı. 

Ensesini yakan saçlarını bir tek telin boynuna yapışmasına izin vermeyecek şekilde sıkıca topladı. Saate baktı, ikiye geliyordu. Hava da inadına yağmurdan önceki sıkıntısını taşıyordu sanki. Neredeyse çığlık atacaktı. 

Baktı olmuyor, şöyle ılık hatta soğuk bir duş alsa iyi gelecek gibiydi. Son çaba bir sessizlikle odaya geri döndü. Akif de sıcaktan bunalmış olmalıydı ki pikeyi ayak ucuna kadar itelemiş öyle uyuyordu. Sokak lambasının odaya vuran ışığıyla çekmeceden bulduğu iki parça çamaşırı çıkarıp banyoya girdi. 

Isınan havalardan dolayı sıcak suyu hiç açmasına gerek yok gibiydi. Akan su bile ılıktı. Hep yaptığı gibi saçını üç kez bedenini bir kez fazla yıkadı uzun uzun. Mide bulantısı da artıyor gibiydi sanki. Orada düşüp kalmamak için elini çabuk tuttu. 

Saçından akan suları eliyle sıkıp getirdiği çamaşırları giyemeden bornozuna sarıldı. Sessiz olmaya çalışmayı bir kenara bırakıp seri hareketlerle çıktı banyodan. Bacakları halsizleşip başı iyiden iyiye dönmeye başlayınca çareyi Akif'i uyandırmakta buldu. 

"Akif!" diye inledi yatağa düşer gibi otururken. 

Koluna uzanıp dokunarak bir kez daha seslenince gözünü açıp uyandı Akif. Uyku mahmuru idrak edemedi önce ne olduğunu, Altın'ın solgun yüzünü görünce derhal ayılıp kalktı yastıktan. 

"Neyin var gülüm? Ne oldu?"

Kurumuş dudaklarını kıpırdatıp güçlükle konuştu kız bu defa kendisi uzanarak.

"Su getirir misin bana?" 

Akif kalkıp ışığı açtı önce, odadan çıkıp doğruca mutfağa girdi, büyükçe bir bardağa su doldurup geri döndü. Alnının boncuk boncuk terlediğini görünce yüreği hızla atmaya başladı telaşla. 

"İç hadi. Ne oldu birden? Hasta mı oldun?"

Altın suyu çabucak içip yeniden uzandı. Kulakları uğulduyor, gözleri kararıyorken cevap veremedi. 

"Hastaneye gidelim."

"Geçer şimdi. Telaş etme."

"Tansiyonun mu düştü? Ayran vardı dolapta. Getireyim mi? Olur mu?"

"Olur." 

Akif'in kalkıp gidişinin ardından ecel terleri dökerken gözlerini kapatıp dinlenmesi biraz olsun iyi geldi kıza. Başının dönmesi önceki kadar şiddetli değildi. Yine de gözlerini açmaya korktu bir süre. 

Akif gelip tekrar yanına oturunca telaşı artmasın diye açtı gözünü. Getirdiği ayranı içebilmek için biraz doğruldu.

Gözlerindeki korkuyu görüyordu Akif'in. Endişesini anlıyor hissediyordu.   Ağzına uzattığı bardaktan bir iki yudum alıp gülümsedi. Daha iyiceydi şimdi.

"Altın'ım. Çiçeğim... Nasıl oldun?"

"Korkma. Geçti. İyiyim bak."

Akif'in gözlerindeki o telaş çabucak silinecek gibi değildi fakat derin bir soluk alıp yakaladı karısının elini. Avucunun ortasını koklayarak öptü.

Kiralık DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin