2

2.6K 15 5
                                    


"Ne?" Diye sordum afallayarak. Sakin bir şekilde nefes alıp yüzünü ovaladı. "Hastaneden, satmak için kırmızı reçeteli ilaç çaldığınızı biliyorum. Bir kez girdiyseniz ikinci kez de girebilirsiniz bana kan çalın." Dedi.

Ray'le birbirimize baktık. Brian yüksek sesle bağırarak "kimseye söylemeyecektin" dedi. Bende aynı şekilde "zaten kimseye söylemedim" dedim. Devin kafasını iki yana sallayıp "sizi gördüm. Şimdi gidip bana 20 litre kan çalın karşılığında bu sonsuza kadar bir sır olarak kalsın." diyerek içini buzla doldurduğu büyük iki termosu elimize tutuşturdu. Şaşırmış bir şekilde bardan çıkarken Devin'in gözlerimin içine baktığını hatırlayarak gülümsemeye başladım. Ray'den yediğim yumrukla kendime gelip bende ona bir yumruk attım.

"Sence arkasındaki adam vampir mi?" Diyerek sorduğum soruyla ikimiz de gülmeye başladık. Yavaş adımlarla hastaneye yürürken umarım kalabalıktır diye dua ediyordum. Elimizdeki varillerle dikkat çekiyorduk. Belki şansımız olur da camdan girebiliriz diye hastanenin etrafını dolaşırken tam olarak ilaçları sakladıkları camı açık bulunca içeriyi kontrol edip girdik.

Kanı sakladıkları buzdolabını açıp içinden kanları karışık bir şekilde doldurmaya başladım. Ray de aynı şekilde yapmaya başladığında sırtına iki tane vurup kapıyı kolaçan etmeye başladım. Ray iki varili de dışarı çıkardığında bende arkasından atlamak için yürümeye başladım. Bir anda açılan kapı ile dondum. Ray görünmeden direk yere yattı. Derin bir nefes alıp arkama döndüm.

"Merhaba anne" annem gülümseyen suratıyla boynuma kollarını dolayıp yanağımı öptü. "Burda napıyorsun" diye sordu kollarını çekmeden. "Nöbet yorucu geçmiş olabilir diye kontrol etmek istedim. Sana kahve almamı ister misin?" Diye sorduğumda saçlarımı okşayıp kollarını çekti. "Teşekkür ederim ama şu anda senin eve gitmen daha iyi olur, hatta sana arabayı vereyim dışarda garip hayvanlar insanlara saldırıyor içerisi polis dolu. İki kişi öldü." Diyerek elime anahtarları bıraktı. Teşekkür ederek odadan çıktım. Acilin içinden çıkışa giderken boynuna bakım yapılan bir kadın görünce duraksadım.

Kafamı iki yana sallayarak çıkışa giderken içeriye çığlık atarak giren bir adam bana çarparak ikimizi de yere düşürdü. Eline bakarak çığlık atmaya devam eden adamı hemşireler kaldırırken boğazındaki iki kanayan deliği görmüştüm. Olduğum yerde kalırken beni yerden kaldıran bir polise teşekkür edip annemin arabasına bindim. Sessiz bir şekilde hastanenin etrafında bir tur atıp Ray'i aldım. Arabaya gülerek binip bir şeyler anlatmaya başladığında onu dinleyemiyordum. Sessiz bir şekilde arabayı sürmeye devam ederken Ray "Frank" diye bağırınca ani bir fren yaptım.

"Gömleğine ne oldu böyle?!" Diye bağırdı. Sakince kafamı eğip tişörtümün üstüne giydiğim beyaz gömleğimin üstündeki kanlı el izine baktım. Kafamı direksiyona yaslayarak çığlık attım. "Gerçekten vampir!" Ray gülmeye başladı. Benim gülmediğimi farkedince "siktir, ciddisin sen" dedi. Dolan gözlerimle kafamı sallayarak hastanede annemin söylediklerini ve gördüklerimi anlattım. Ray yüksek sesle küfredip onun evine gitmemiz için beni sarsmaya başladı. Kafamı iki yana sallayarak "hayır" dedim. "Devin'i onunla yalnız mı bırakacağız." Dediğimde haklı olduğumu düşünüp kafasını salladı.

Arabayı bir ormanın kenarında durdurup odun parçası aramaya başladık. On dakika içinde ikimizin de elinde büyük iki odun parçası vardı.  Ray cebinden çıkardığı çakısıyla uçlarını sirvileştirirken bende bara gitmek için hızımı arttırıyordum.

Our Lady Of Sorrows +18Where stories live. Discover now