5.Bölüm:"Dosya"

Start from the beginning
                                    

Haklıydı. Hem de sonuna kadar. Bana doğruyu yanlışı öğretecek, anlatacak bir anne-babam olmadı. Onlar yıllardır beni hayatımda değiller. Her şeyi kendim öğrendim.
Doğruyu-yanlışı, iyiyi-kötüyü...
Bütün değerlerimi, kültürümü, geçmişimi... Her şeyimi kendim, bir başıma öğrendim. Diğerlerini ise hayat kafama vura vur öğretti.
Zor oldu ama oldu.

"O silah sesi neydi? Kim sıktı o silahı?" dedim onu duymamış gibi yaparak. "Kulaklarında problem mi var kızım senin?" dedi orangutan gibi böğürerek. "O silah sıkıldığında orada ben vardım. Anlıyor musun? Ben! Şimdi söyle! Ne oldu orada?" dedim zeytin yağı gibi üste çıkmaya çalışarak.

Kaşlarını çatıp "Hesap mı soruyorsun sen bana?" dedi ve cevap vermeme izin vermeden devam etti. "Sana hesap verecek değilim!" dedi. Ulan bir konuşturmadın ki! Deli gibi kendi kendine konuşuyordu manyak.
'Dana gibi ne böğürüyorsun!' demek istesem de bu isteğimi bastırdım. Sağı solu belli olmadığı için sustum. Ardından kalkmak için harekette bulunduğumda dibimde biterek kolumu tuttu. Ayağa kalktığımda burun buruna gelmiştik. Dikkat dağıtıcıydı.

"Hakan seni eve bırakacak. Git biraz dinlen, yemeğini ye. Başıma dert açma sonra. Gece seni almaya yine o gelecek." dedi art arda. "Normalde geç on birde çıkacaktın ama bu biraz erken olur." dedi ve pencerenin olduğu yere doğru yürüdü. O dışarıya bakarken benim tek odak noktam oydu. O konuşuyordu, ben dinliyordum. Ben sadece 'onu' dinliyordum.

"Gece 11:30'da hazır ol. On ikide de sahneye çıkarsın. Sonrasında gece boyunca benimlesin." dedim anlamlandıramadığım bir bakış atarak. Hemen ardından o dolgun dudaklarını aralayıp "Ha bu arada, arkadaşın olacak o Aslı'ya söyle ağzını dahi açmasın. Ortalığı velveleye vermesin. Başına bir şey gelmesini istemeyiz değil mi?" dedi ve sorgulayıcı bakışlarını üstüme yolladı. Tehditleri can alıcıydı. Belki de zaaflarımı çok çabuk öğrenmişti. Bu yüzden beni nereden vuracağını biliyordu.

"Gece boyunca seninleyim." dedim onun söylediği tekrar ederek. Kendimi alıştırmaya çalışıyordum belki de. Zihnimin yoğunluğu, yorgunluğu bir yorgan olmuş üstümü örtüyordu. Hava soğuktu, ona sığınıyordum ama bir yandan da altında boğuluyordum.

Eve gelmiştim. Canım istemese de sıkıntı yaşamamak adına birkaç lokma bir şeyler atıştırdım. Duş alıp yatağıma uzandım. Ardından kapı açılma sesi geldi fakat Aslı olduğunu bildiğim için sesimi çıkarmadım. ''Cemre'' dedi Aslı yüksek sesle. Herkesi her şeyi cevapsız bırakmak isterdim ama bu civciv asla susmazdı. Bunu bildiğimden ''odamdayım'' diye seslendim. Odama gelip ''Ne yapıyorsun aşkım?'' dedi. Sırıtıp ''Havuz keyfi yapıyorum.'' dedim. Ardından hemen somurtarak ''Allah için ne yapıyor gibi görünüyorum oradan bakılınca.'' dedim. O da aynı benim gibi sırıtarak ''Mayosuyla havuz başında güneşlenen bir güzellik görüyorum.'' dedi. Benimle dalga geçiyordu gene. Gözlerimi devirdim. Aslı bunu görünce ''Tamam ya sustum. Dalga geçmeyeceğim. Söyle bakalım ne oldu ne bitti?'' dedi.

''Bir şey olduğu yok, hayatıma devam ediyorum ve edeceğim de. Her şey olduğu gibi, eskisi gibi... Değişen bir şey yok.''

Olanları ve olacakları ona söyleyemezdim. Artık bilmesini de karışmasını da istemiyordum. Sevdiğim birinin zarar görmesine göz yumamazdım. hele ki bu kişi Aslı ise.

''Nasıl yani? Alişir manyağı bir şey demedi mi sana? Ne olacak şimdi? Babandan belgeleri mi almış yoksa? Alamadıysa da nasıl alacak?'' dedi art arda sıralayarak.

AYSARWhere stories live. Discover now