19

4.2K 561 947
                                    

"aşk bodrumda yaşanıyor güzelim!" ayakta halay çekermişçesine bağırarak şarkı söyleyen tanaka ve noya, daichi-san'ın sabrını zorluyor gibi görünüyordu.

park öyle evlere çok yakın değildi. bulunduğu yer biraz tenhaydı ve etrafındaki eski evlerde yaşayan yoktu. bu yüzden rahatça bağırıyorlardı.

yamaguchi ise bir yudum içkiyle ile sarhoş olmayı başarmış yanındaki sırıkla takılırken dedikoduyu falan unutmuş görünüyordu. 

"oğlum ne güzel oikawa'yı çekiştirecektik." yamaguchi'ye ayıplar gibi baktım. "böyle terbiyesizlik görülmedi ya. şuna bak, hemen sattı şu bambu için beni."

tsukishima bana baktı ve ardından gözlerini devirip önüne döndü.

"devirme bana gözünü." ayağımı ona doğru uzatmaya çalıştım ama ulaşmadı. kendimi geri çekip onlara ters ters bakmayı sürdürdüm.

yanımdaki boşluğu kageyama doldurduğunda biraz dikleşip ona baktım. çekirdek ve içecekler bitince yeniden almaya gitmişti.

"uzun sürdü." dedim. omzunu silkip herkese içecek uzattı. kendine aldığı çilekli sütler dikkatimi çekti. kaşlarımı kaldırıp ona baktım. pipeti sokup bir yudum aldıktan sonra yine omzunu silkti. güldüm. elimdeki enerji içeceğini poşete koyup kendisine aldığı sütlerden birini de ben aldım.

sonra da bizimkileri izlemeye başladım. yamaguchi alakasız şeylerle tsukishima'yı meşgul ederken daichi-san kaçamak bakışlarla suga'ya bakıyordu. kafamı iki yana salladım.

"seviyorsan söyle." diye mırıldandım.

"hm?"

kageyama'ya bakmadan devam ettim. "saklamanın ne anlamı var ki? elinden kayıp gittiğinde keşkelere boğulmamak için söylemen gerekir, öyle değil mi?" iç çektim. "daichi-san ve suga-san daha ne kadar kaçacaklar birbirlerinden merak ediyorum."

"saklamamak en iyisi diyorsun yani?" ona bakıp kafamı salladım. direkt gözlerime bakıyordu. "peki nasıl söyleyecek ki? her ikisi de utangaç görünüyor."

"aşk hiçe saymaktır." güldüm. "o derece boktan bir duygu. ayrıca, bakma böyle konuştuğuma. aşk uzmanı değilim." sütümden bir yudum alırken ara verdim. "ama illaki seni seviyorum demesine gerek var mı sence?" sesimi alçaltmıştım. "seni seviyorumu farklı biçimlerde de söyleyebilir öyle değil mi?"

"mesela?" düşünmek için etrafa bakınırken gördüğüm şeyle gözlerim irileşti.

"hassiktir! bambu yamaguchi'yi sömürüyor!"

suga-san hızla ayağa kalkıp onlara ilerlediğinde kageyama sadece benim duyacağım bir şekilde konuştu. "sence bu, seni seviyorum anlamına mı geliyor?"

yüzümü buruşturdum. "daha çok sarhoş birinden yararlanmak bu." o sırada tsukishima ısrarla öpüşmeyi başlatanın kendisi olmadığını söylüyordu.

kageyama'nın nefesini hemen yanı başımda hissettiğimde ona döndüm. tabii böylesine yakın oluşumuz beni şoka sokmadı değil. gözlerimi kırpıştırdım. "kage—"

"şşh." gözlerini yumdu ve ardından alnını omzuma koydu. kalbim nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı hızla çarpmaya başladığında elimdeki süt kutusunu düşürmüştüm. içimden lanet etmeye başlayacakken kageyama'nın dudaklarını boynumda hissettim.

eşhedu—

"seni seviyorum, hinata."

keşke müsade etseydin de şehadet getirseydim...

bildirim gitmiyo

MÜSAADE

twitter.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin