one

677 64 123
                                    

Alarmın sesi ile bir güne daha uyanmıştım. Resmen okula gitmesem bile hafta sonları da alarmla uyanıyordum. Okul günlerimde bir gün senden kurtulacağım diye bağırdığım alarmım bana resmen kıçıyla gülüyordu. Her gün lanet olası alarm yüzünden uyanmak istemiyordum. Beni uyandıranın alarm değil Lee Felix olmasını istiyordum.

O gerçekten kusursuz yüz hatlarına sahip, çekici, tatlı, profesyonel bir kuafördü. Bense aptal aşık bir üniversite öğrencisiydim.

Hemen yataktan kalkmış ve duş almıştım. Hoşlandığım kişinin yanında güzel, temiz hissetmeliydim değil mi? Duştan çıktıktan sonra üstüme siyah üstünde sarı yazıları olan tişörtümü giymiştim, altıma ise siyah kot pantolonumu giymiştim her zamanki gibi. Sıradan olmayı sevmiyordum ancak sıradan olmak bazı zamanlar işime yarıyordu. Gereksiz insanların dikkatini üzerimde toplamak gerçekten sinir bozucu olabiliyordu.

Üzerime giydiğim ceket ile aynadan kendime baktım, efsaneydim. Yakışıklıydım yani, çekiciydim de. Bence Felix benden çoktan etkilenmeliydi ama bir aydır her gün geliyordum ve hiçbir şekilde tepki göstermeden saçımla ilgileniyordu. Neden yani? Neden ben değil de saçlarım?

Lee Felix beni gerçekten sinir ediyordu. Seo Changbin'e düşmemek çok büyük bir saygısızlıktı. Seo Changbin sana düşmüş, daha ne istiyorsun ha? Senden nefret ediyorum.

Seni sevdiğim için şanslısın küçük pis kuaför...

Onu sevdiğim için gerçekten şanslıydı çünkü resmen ona bok gibi para akıtıyordum. Felix yurtdışında güzellik ve estetik eğitimi almıştı. Oldukça donanımlı olduğundan yeniden Güney Kore'ye döndüğünde oldukça ünlü olmuştu. Kısa bir süre k-pop idollerinin yanında çalıştıktan sonra o hayatın ona uygun olmadığını söyleyerek kendi salonunu açmıştı. Eh, bu salon da baya ünlü olup parayı götürmüştü tabi.

Onu ilk mahallemde kiralık dükkanlara bakarken görmüştüm. Ekranda olduğundan bile güzeldi. Resmen onu gördüğümde vücudumun her bir noktası titremişti. O kadar büyüleyiciydi ki her gün onu görmek istemiştim.

Bir daha onu göremeyeceğimi zannederken o benim mahallemdeki o dükkanı kiralamış, dükkanını açmıştı. Ayaklarım ise beni her gün oraya götürür olmuştu. Dükkanın önünden de bir yere kadar görülüyordu. Bu yüzden o dükkanın daimi müşterisi olmaya karar vermiştim.

Yaptıracak en uzun şey o olduğu için saçımı boyayıp duruyordum. Felix sürekli boyatmama itiraz ediyordu, bense onu asla dinlemiyordum. Onu göreceksem bana kızıp söylenmesi umrumda değildi. Tabii bu bana pahalıya patlıyordu. Yiyecek ve okul haricindeki tüm param kuaför masraflarına gidiyordu. Artık ev arkadaşım Chan'dan para almaya başlamıştım. Acilen bir çözüm bulmam gerekiyordu.

Aşkımdan sürünür hâle gelmiştim anlayacağınız. Ona her gün dolarlar öderken o yüzüme bile bakmıyordu, bazı zamanlar kızıyordu hatta. Sinirlerimi bozsa da bir şey yapamıyordum. Çünkü o çok güzeldi. Her gün o harikulade yüz hatlarını görmek için sabahın köründe kalıp üstüne üstlük bir de süslenip yanına, lüks dükkanına gidiyordum. Bildiğiniz ben, Seo Changbin sürünüyordu onun için. Yüzünü görebilmek için her gün saçlarıma kıyıyordum. Ancak o hâlâ değerimi bilmiyordu. Onun için kim aptalca bir şekilde saçlarından vazgeçerdi ki? Tabii ki ben.

Düşüncelerimden arınıp evden çıktım ve çok da uzakta olmayan dükkanına ilerledim. Parasızlıktan bitiyordum fakat onun lüks dükkanına gelmeyi asla bırakmıyordum. Her gün ona yavaştan yavaştan yürümeye başlıyordum ama o beni susturuyordu ya da ilgilenmiyorum diyip aynadan yüzüme keskin bakışlar atıyordu. O bakışları bile ondan etkilenmemi sağlarken o hislerimden habersizdi.

my hair burnt with you, changlix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin