🍭5.BÖLÜM🍭

21.3K 601 212
                                    

Merhaba arkadaşlar çabucak yeni bölümle karşınıza geldim. Yine yazarken çok fazla gülüp eğlendiğim bir bölüm oldu.

Lütfen yorum ve oylarınızla bu kitaba arkadaşlık edin ve bizi yalnız bırakmayın. Seviliyorsunuz, keyifli okumalar.

İnstagram Hesabım : kaderarvasyazar

Tik tok Hesabım : kaderarvas_

Büyük umutlarla inşa ettiğiniz beklentileriniz üzerinize devrildiğinde altında kalan kalbiniz oluyordu. Pembe düşler serisini aratmayacak hayallerimin ne kadar uçuk bir pembeye sahip olduğunu telefonumun ekranında görüyordum.

Dün gece özene bezene çektiğim videom sadece yüz kişi tarafından tıklanmıştı. Dolan gözlerimi kamufle etmek amaçlı kafamı tabağımda ki zeytinlere gömdüm. Onur dikkatle yüzümü seyrediyordu ve genelde moralimin bozuk olduğunu hemen anlardı.

" Matematik yapamıyor olsan da çok iyi edebiyatın var." diyen Onur, moralimin netlerime bozuk olduğunu sanmıştı.

" Gözünden hiçbir şey kaçmıyor Onur Efendi." derken dudaklarımda buruk bir gülüş vardı," Seni gidi osuruk böceği seni, kafana takma sen beni."

Annem mutfağa girip Efe'nin biberonda ki sıcak sütüne bal katarak ısısını bileğinde kontrol etti. Ağzını yakmayacak seviyeye geldiğinden emin olarak paçasına yapışan süt canavarına uzattı. Efe biberondaki sütü hunharca içerken, Onur karşılaştığı manzaraya gözlerini devirerek başını tabağına çevirdi.

"Bugün okuldan geldikten sonra zeytinyağlı saralım da dolaba atayım. Misafirim olduğunda kolaylık oluyor." dediğinde annem yüzüme bakarak kafamı salladım.

Normalde yaprak sarmayı sevmezdim çünkü boynumu çok fazla ağrıtıyordu. Üstelik annem bir kere sardırmaya başladı mı, üç dört posta yetecek kadar yaptırıyordu. Ancak bugün çokta keyifli değildim ve kafamı dağıtmak için uzun süren bir işi yapmak terapi gibi gelecekti. Kucağıma tırmanan Efe'nin ağzına annem görmeden nutelladan verdiğimde hinlikle güldü.

" Ne buluyorsa emikliyor bu çocuk geçen gün ayağımı uzattım sonra dedim ki parmaksız kalırım." derken Onur, çikolatalı kaşığı yalayan Efe'yi izliyordu. Annem duyduklarından ötürü sinirle osuruk böceğinin ensesine yapıştırdı.

"Küçücük çocuğun ağzına ayağını uzattığını birde baban duysun," diyerek ellerini beline koyup Onur'a kötü kötü baktı annem," Bir daha Efe'ye çikolata verdiğini görmeyeceğim Zeliş." diyerek bana döndü bu sefer.

Dudaklarımı sarkıtarak Efe'nin ağzının kenarına bulaştırdığı çikolatayı peçeteyle sildim. Hava bugün Mayıs ayının tadına varırken ceket almadan evden çıkmıştık. Onur, okula bile getirdiği basket topu ve yeni alınmış sporcu çantasıyla önden giderken bende Derya'yı almıştım kapıdan.

" Ne haber derya denizim?" dediğimde tarazlı bir sesle, Derya suratımın neden sirke sattığını biliyordu.

"Yıpratma kendini bu kadar lütfen, mutlaka bir yolunu bulacağız." derken eliyle sırtımı sıvazladı.

Derya'ya nazaran negatif bir insandım, çoğu zaman bardağın dolu tarafından değil de boş kalan kısmına odaklanırdım. Ancak şu an içinde bulunduğumuz durumun benim pesimistliğimle bir alakası yoktu.

Okuldan içeri girdiğimizde, kantinden çıkan Halil tostundan bir ısırık almadan önce bize başıyla selam verdi. Halil'in spor çantasını taşıyan Sultan'a onaylamaz bakışlar attım. Hoşlandığı çocuğa amelelik yaparak kendini sevdireceğine dair hayalperest düşüncelere sahipti.

Tok TikerOn viuen les histories. Descobreix ara