ZÜLMANLAR

66 2 0
                                    

    Sabahın köründe bir kâbusla uyandırıldım. Kalk artık sesleriyle.

    Biliyorum ki artık her şeyime müdehale ediliyor. Uykularıma , düşüncelerime vs. Kontrol altındayım. Bunu isteyerek yaptım. Aşk beni bilinmeyen bir yola sürükledi. Aklımın ucundan geçmezdi bir üç harfliye aşık olacağım. İster istemez birazda alıştım bu duruma. En azından korkmamam gerektiğine alıştım.

    Sıradışı ama duş aldım , sakal tıraşı oldum , üzerime takım elbisemi giydim , parfüm sıktım. Tam bir damat edası içindeyim şu anda.

    Saat 8.25 , kimseye bişey demeden dışarı çıkıp arabaya bindim. Ya düğün ya ölüm dediler. Düğünü seçtim mecburen. Artık bu hayattan biri değilim. Bu hayatta yaşayan fakat başka boyuttan olan birinin olmaya gidiyorum. Bir yandan Azule için heyecanlı diğer yandan ise sonunun ne olacağını bilmediğim için tedirginim.

    Düşüne düşüne o eve yaklaştım. Ortalık yine sessiz. Arabadan aşağı indim ve evin önüne doğru gidiyorum. Kapıyı çaldım. Aklıma dünkü kapı açma muhabbeti geldi ve irkildim istemsizce. 10 saniye geçtikten sonra kapıyı Azule açtı.

    - Hiç gelmeyeceğini sandım Berkan.
- Geldim işte , nasıl gelmem :(
- Hoşgeldin. Eğer gelmeseydin seni orda beni burda öldüreceklerdi.
- Ama neden?
- Düğünden sonra anlatırım. İçeri gel şimdi.
- Tamam.

    Hafif aydınlık bir odaya geçtik.
Pencereler kalın bir perde ile kapalıydı. Kimse yok gibi görünüyordu. Azule sen otur ben geliyorum birazdan dedi ve odadan ayrıldı. Onun ayrılmasıyla beraber yan odadan sesler geliyordu. Yine anlamadığım bir dilde. Acaba ne olacaktı.

    Aniden odanın kapısı açıldı. Merak ve korkuyla kapıya doğru baktım. Sesler geliyordu ama kimseyi göremiyordum. İçimden ordan kaçmak geçti. Yalnız yapamazdım bunu. Bir müddet sonra karşımda birileri göründü. Çok kalabalıktı. Galiba görmek istediğim suretlerle görünüyorlardı bana. Gerçek yüzleri korkunç diye duymuştum daha önceden.

    Üzerime doğru geldiler. Ve beni oturduğum yerden ayağı kaldırdılar. Bizi takip et dediler. Odadan dışarı çıktık. Ve yandaki odaya geçtik. Yandaki odada başka birileri vardı ve değişik ritüeller yapıyorlardı. Azule'nin yüzü kapalıydı. Yerde oturmuş vaziyette , bir bezle kafasını kapatmışlar ve diğerleri ayakta ona bakıyorlar bir şeyler söylüyorlardı. Beni de Azule'nin yanına oturttular. Benimle beraber gelenlerde diğerlerine katıldılar. Çaresiz bir şekilde bekliyorum. Azule ise sanki ağlıyordu. Birden elini uzattı ve elimi tuttu. Sonra kapı tekrar açıldı ve dün görmüş olduğum ve babası annesi diye düşündüğüm kişilerle birlikte bir kaç kişi içeri girdi. Sanırım en son yakın ailesi içeri giriyordu. Önümüzde duran kişiler hızlı hareketlerle aniden arka tarafımıza geçtiler. Bu kez Azulenin ailesi önümüze gelip durdular. Bir şeyler söylediler. Dillerini anlamıyordum ama ne olacağını ise merak ediyordum. Konuşmalar bittikten sonra hep bir ağızdan merhaba dediler. Merhaba diye karşılık verdim.

    Ben Azulenin babası İsfâr dedi. Kafamı salladım hafifçe. Yanındaki kişiyi gösterip eşim Gûlya dedi. Yine kafamı salladım. İki kişi daha gösterip bunlar ise oğlum ve kızım , oğlumun ismi Kûnye kızımın ismi Bikâye dedi. Arkanda duranlar ise akrabalarımız. Onları zamanla tanırsın. Bizler cinlerin Zülman kabilesinden Levralarız. Zülmanlarda iki değişik ırk bulunur. Diğer ırk Sgûidler. Biz Levralar insanlar gibi yaşarız , Sgûidler bizim gibi değiller. Onlar kötülük yapmayı seven Şeytani varlıklardır. Bizler Allah'ın varlığını bilen ve inanan kimseleriz. Bu sebeple Sgûidlerle savaş halindeyiz. Onların bize çok zararları dokunuyor. İnsanları ise hiç sevmezler. Hatta insanlardan nefret ediyorlar.

    - Onları ve sizi ayırt edecek şeyler nelerdir. Nasıl anlayacağım gördüğüm kişinin Levra mı yoksa Sgûid mi olduğunu.
- Zamanla herşeyi öğreneceksin. Şimdilik bu kadarı yeterli.

    -  Önce mühürü çözmemiz gerekiyor.
- Nasıl?
- İnsanlar ve cinlerin evlilik yapması günah. Ama bunun sadece tek bir yolu var. Öncelikle bizim boyutumuza geçmen gerekiyor. Boyuta geçtiğin zaman orda Mihrez'den izin istemen lazım. Mihrez , Cinler âlemindeki sözü geçen bir padişahtır. Onun izni olmadan mühürü bozamayız. Buna diğer kabileler müsade etmezler. Ve hepimizi öldürürler.

    - Ya izin vermezse o zaman ne olacak?
- O zaman , bu seferde seni ve kızımı biz öldürmek zorunda kalırız. Çünkü bu âlemin bir kuralıdır bu. Kızım senin için ölümü göze aldı. Eğer sen bunu kabul etmezsen bu seferde seni kızımı ve senin aileni öldürmek zorunda kalırız.
- Ailemin ne suçu var?
- Bu kapıyı araladın bir kere. Bunun geri dönüşü yok. Padişahla konuşmayı kabul edersen ailen hiçbir zaman zarar görmeyecek.

    Çaresiz kabul ettim.

- Peki sizin boyutunuza nasıl geçeceğim?
- Onu biz birazdan ayarlayacağız. Sen şimdi kızımla burda otur biz birazdan geleceğiz dedi ve gözden hızlı bir şekilde kayboldular.

   

TABUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin