"Pekala.. Dün gece bardan çıktıktan sonra ne yaptın?"

"Otele gittim. Uyudum. Uyandığımda o adam vardı işte. Şu sizin meslektaşınız olan Jongsuk mu ne?"

"Jungkook." Müfettiş dudakalrını kıvırıp histerik bir gülüş ekledi Jimin'in kelime hatasına.

"Hah işte o.."Müfettiş ellerini birbirine geçirerek mırıldanmaya başladı ve sorgusuna devam etti. Fazla gergin ve meraklı görünüyordu bu tavrı, Jimin'i sinirlendirmeye başlamıştı.

"Alınma ama sürtüğü andırıyorsun. Yani gerçekten ufak bi fa-"

Jimin kıkırdamaya başladı. Yavaşça kıkırdamaları kahkaha boyutuna ulaştmıştı. Elini genç müfettişin olduğu tarafa doğru kaldırarak işaret parmağı ile onu işaret ederek "Alınmadım gerçekten, karşımda bir orospu çocuğunun bunu söylemesi alındırmadı beni!"

Müfettiş yumruğunu Jimin'in çenesine indirerek ufak bir kan sızıntısının gömleğine bulaşmasını sağladı. Jimin parmağını çenesini temizlemek için kullandı ve Müfettiş başka yere bakarken de masanın altına doğru kanı silerek elini temizledi. Sonuçta temiz olmanın bu kadar kirli bir hayatta neye faydası vardı ki? Ardından da kulağına önce sinek fısıltısı sonra da kendisini kaplan kükremesi sanan ama aslında kedi miyavlaması olarak duyulan Müfettiş'in sesi geldi. "Memura hakaretten kaç yıl-"

"Tüm kameraları kapattırdın. Eğer bunu söylersen bende bunun yasal olmadığını dile getirmekten hiç çekinmem. Ve sana bir de ipucu vereyim Müfettiş, ben sizlerin gözünde ne kadar suçlu olsam da senin bana attığın yumruk siciline artı olarak geri dönmez. Sen yine de bir düşün.."

Dilini sallayarak "Dilim de var ya hani susmayı pek sevdiği de söylenemez."

Müfettiş yumruğunu sıkarak sorgusuna hiç az önce ki kaos yaşanmamış gibi devam etti. "Dün gece Jungkook evindeyken sen onun evinin yakınlarında ki sahildeymişsin. Bu doğru mu?

"Benim geçeceğim sahilin yakınlarına ev kiralamasını ben mi söyledim sanki. Şaka mısınız?"

"Adam dün kilitliydi evinde. Anahtar onda bile değildi üstelik. O senin yatağına gelemeyeceğine göre-" Jimin yapıştığı koltuktan ayaklanarak ellerini havaya kaldırdı "Durun durun.. siz aklınızı kaçırmışsınız." Parmakları ile bedenini baştan aşağıya işaret edip "Ben onu bu cüssemle nasıl kaçırabilirim. Onu benim taşımam imkansız. İlla bunu size benim mi söylemem gerek!"

"Bunun imkansız olduğuna belki inanırdım Jimin. Ama şahitlerimiz var."

"Ne?! Şahit mi? Şaka mı bu? Kaçırmadığım bir adama dair şahitler nasıl olabiliyor." Jimin sonunda delirmiş gibi bütün bu olanların kamera şakası olduğunu düşünerek ellerini ileriye geriye doğru sallamaya başladı.

"Görmüşler yüzünde siyah bir maskeyle. Taşıyormuşsun Jungkook'u kucağında. Kanıtlar Jimin, kanıtlar.."

"Bakın.. Kore burası herkes siyah maske takıyor. Herkes Jongsuk'un evinin oradan geçiyor-" kelimeler hızlı konuşmasından dolayı birbirine takılıp devriliyordu.

"Ama herkes Jongsuk'un-"

"Jungkook!"

Kapının kenarına omuzlarını dayayarak sorguyu izleyen hayalet sonunda konuşmuştu. Kaç saattir ağzını yoran şu veleti izlediğini o da bilmiyordu. Fakat tek bildiği ve hissettiği şeyin kocaman bir tiksintiden ibaret olduğuydu. Ona baktıkça bedenini keselemek ve derisini yüzmek gibi türlü işkencenimsi fikirler dans ediyordu. Sıkı kalçaları ve dolgun dudaklarıyla karşısında ki çocuk ne kadar inkar ederse etsin etkileyiciydi. Fakat daha dün ileride evlenmeyi bile hayal ettiği kadının ona ihanet ettiğini öğrenip bu saçma sapan olayı atlatamadan kendisini başka bir saçmalığın içinde bulmuştu. Tanrı.. Sahiden bu çileleri çektirtmek için mi o kadar insanı yaratıyordu diye düşünmeden edemedi Jungkook...

HOLD ME  ﻬ jikookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora