CLAMP ﻬ

3.4K 281 676
                                    

Buz gibiydi. Buz gibilerdi, bütün bu insanlar, evraklar, bu oda hatta yüzlere yerleşen onlarca keskin gülücükler bile buz gibiydi. Buz gibi olmayan tek şey belki de kantin katında polislerin kolları esnasında gördüğü ufak bir çocuğun Jimin'e öylesine değen bakışlarıydı. Yazmış mıydım ben önce o kelimeyi.. Buz gibiydi her şey?

"Ne yani? Buz mu getirdiniz komiser şimdi de buraya? Ne bu élite kadrosuna yeni dahil edilen öğrenci sizde o hiç bir işe yaramayan müfettiş misiniz?"

"Bak Jimin. Ne bu karakol bir dizi mekanı ne de sen bir öğrencisin ama doğru ben bir müfettişim. Ve soruları da sadece ben sorarım." Kaldırıp indirdiği omuzlarıyla bir gülücük sundu Jimin'in buğulu bir bulur gibi görünen kısık gözlerine.

Jimin omuzlarını kaldırarak hahladı ve parmağı ile ahşap masanın etrafında halkalar çizmeye başladı. Halkalar.. Sabah Jungkook denen herifin bedenine çizdiklerine benzeyen şeyler...Parmağını durdurdu ve kısacık bir düşünme molası verdi kendine. Dün gece ve sabah ne olmuştu sahiden? Neden öyle davranmıştı? Neden.. neden bir sürtük gibi davranmıştı ki? Emin olduğu tek şey dün gece bardan ayrıldıktan sonra birilerinin onun aleyhine bir oyun oynadığından ibaretti. Düşünce silsilesini bozan ve kafasını kaldırmakla sonuçlanan fikirleri elbet de şu sinir bozucu müfettişin işiydi.

"Jimin. Park Jimin değil mi?"

Jimin inat ederek şu filmlerde sözü geçen susma hakkını kullanmaya başladı. Hayır neden bu kadar saçma sorularla vakit kaybederdi bu memurlar. Elindeki kağıtta Park Jimin yazdığına göre isminin Tony ya da Sofia olmasının ihtimali yoktu herhalde değil mi?

İstediği cevabı saniyeler içerisinde alamayan müfettiş bir kaç parmağını buz dolu kovaya daldırıp Jimin'in dalgın yüzüne boşalttı. Jimin ne olduğunu anlayamadan yerinde kıpırdandı ve ıslanmış gömleğini yapışmış teninden silkeledi. Gözlerini Müfettiş ile buluşturarak:

"Soru neydi?"

Kulağını işaret ederek "Duyamadım da.. Müfettiş."

Müfettiş dişlerini sıkarak "İsmin Jimin değil mi?"

"Hayır. İsmim Tony belki de ucube bir kasabanın yerlilerinden Sofia kim bilir?" Müfettiş'in canını sıkmaya başlamıştı Jimin denilen hergelenin bu umursamaz tavırları... İşini ciddiye alan ve kolay kolay herhangi bir davanın peşini bırakmayan bir kimliği barındırırdı zihninde. Böyle bir imajı barlarda sürten bir dansçının yerle bir etmesi kimsenin işine gelmezdi.

Müfettiş su dolu boş kovayı yere bırakıp boşta kalan eline buz dolu kovayı geçirdi. Bir dakika bile düşünmeden kovanın içindekileri ittirerek Jimin'in yüzünü soğuk buzların boşalmasına izin verdi. Ardından da camın ardında ki memurlara kameraları kapayın emrini vererek uygun sorgu ortamını oluşturdu. Kısa süre sonra Jimin'in yakalarına yapışmıştı.

"Bana bak. Sorularıma Jimin gibi cevap ver, Tony ya da o ucube yerli Sofia gibi değil. Yoksa seninle anlaşamayabiliriz ve Jimin senin gibi bir dansçıyla anlaşamamak beni oldukça üzer. Emin ol seni de hayal kırıklığına uğratır." Genç dansçının morarmış çenesini kaldırarak fısıltı halinde devam etti cümlelerine. "Ve ben senin gibi güzel bir dansçıyı hayal kırıklığına uğratmayı hiç istemem."

Gerilmişti. Müfettiş onu korkutuyordu bu yüzdendi belkide dilinin kısacık bir zaman diliminde bu kadar hızlı çözülmesi.

"İsmim Jimin. 24 yaşında ve Busan doğumluyum. Ailem ile uzun süre önce ilişkiyi kestim. Dans ediyordum bir kaç saat öncesine kadar, ama artık bıraktım."

"Neden yapıyordun bu işi ve neden bıraktın?"

"Çünkü yoruldum. İnsanların gözleri ile bedenimi süzmesi" parmaklarını gömleğinin yakasına getirerek salladı ve "bıktırdı beni."

HOLD ME  ﻬ jikookWhere stories live. Discover now