4

1.3K 142 47
                                    

Hayatımın en karmaşık anını yaşıyor gibiydim. Burada bulunan herkes için de öyle olduğuna yemin edebilirdim. Hepimizin bakışları Lalisa ve az önce adının Taehyung olduğunu öğrendiğim çocuk arasında mekik dokurken ölüm sessizliği çökmüştü.

"Birisi burada ne boklar döndüğünü açıklayacak mı?" Bıçakla kesilecek derecede belirgin olan sessizliği bozan Jisoo olduğunda bakışlarımı Lalisa'ya çevirdim.

"Ah, bekleyin! Mısır patlatmalıyım." Jisoo hızla içeri gittiğinde yüzümü buruşturdum. "Yani sen şu," duraksadım ve işaret parmağımla Taehyung'u işaret ettim. "Uzaylı kılıklıyı tanıyor musun?"

"Salak mısın Chaeyoung? Lisa az önce onun adını söyledi." Jennie'nin garipser ses tonundan sonra kaşlarımı çattım. Haklıydı aslında.

Jisoo avcunda birkaç patlak mısırla geri döndüğünde bir tanesini elime aldım. "Pekâlâ Manoban. Dökül."

"Taehyung benim eski sevgilim. Hatırlamıyor musunuz?"

Lalisa yüzünden mısırın boğazıma kaçtığı o an, her ne kadar öksürükten ölmek üzere olsam da hikayenin devamı olup olmadığını tabii ki merak ediyordum. Öksürüklerimin arasından kesik kesik 'gerisi' diyebilmeyi başardım en azından. Anlayabildiğinden emin değildim açıkçası fakat anlatmaya başlamıştı.

"Çok eski bir hikaye. Benden sesli mesajla ayrılmıştı, doğum günümde." bir gülme sesi duyulduğunda Jungkook elini Taehyung'un omzuna koymuş ve pat patlamıştı. "Öğrettiğim gibi ilerliyorsun oğlum."

"Aman tanrım! Senin evinde doğum gününü kutladığımız zaman telesekreterine gelen mesajdan mı bahsediyorsun?"

"Telesekreter mi? Bu devirde kullanan var mı?" Jungkook'un mırıltılarının ardından o günün anılarını bir bir hatırladığımda öksürmeyi kesebilmiştim.

27 Mart 2016

"Bütün her şey hazır değil mi? Eksik olmamalı." Jennie telaşla etrafta koştururken Rosé ise mutfak masasının üzerindeki pastanın kremasını parmaklıyordu. Üzgünüm, yanlış bir kelime fakat öyle yapıyordu. Ensesine bir şaplak yiyene kadar. "O Lisa için, grinch."

Hakarete uğramış şekilde Jisoo'ya döndüğünde zaten hakarete uğramıştı. "Teşekkür ederim Slutsoo." az önceki yüz ifadesi Jisoo'da belirdiğinde zafer kazanmış gibi bir edayla pastadan uzaklaşmış ve oturma odasına ilerlemişti. "Slutsoo'yu nasıl buldum acaba? Güzelmiş." sessizce mırıldanırken Lisa'nın doğum gününe gelmiş birkaç kişi onu karşılamak için planladıkları şekilde saklanmıştı bile. "Herkes yerini alsın, muhtemelen çoktan apartmana girmiştir." Jennie hızlıca koltuğun yanında eğildiğinde Rosé'de onun yanına gitmiş ve koltuğun arkasına saklanmıştı. Jisoo birkaç saniye içerisinde oturma odasında belirdiğinde Rosé'nin yanına ilerlemeden önce ışıkları söndürmüş ve koltuğun arkasına geçmişti. Ardından odayı bir ses doldurdu.

"Lisa! Hey, mutlu yıllar! Ah, dinle.. Harika birisin. Gerçekten harika birisin. Şu anda inanılmaz meşgulüm o yüzden artık bıraksak iyi olur sanırım. Ama harikasın."

Lisa'nın telesekreterinden gelen sesin hemen ardından herkes birbirine bakıyordu.

"Bu devirde kim telesekreter kullanır ki?" odadan birinin sorgularcasına ses tonuyla kurduğu cümle ortamın daha garip bir hâle bürünmesini sağlarken anahtar sesi gelmişti ve hemen ardından kapı açılmıştı. Durum ne kadar tuhaf olsada herkesin yüzünde sahte bir gülümseme belirdi.

"Doğum günün kutlu olsun!"

"Telesekreter kullanan birisine doğru bir yaklaşım."

Jungkook'un sesindeki alay kendini açıkça belli ederken o anı düşünmeyi bırakmıştım.

"O şerefsiz sendin demek." Jisoo gözlerini kısarak Taehyung'a baktığında, o tepki vermiyordu. Aslına bakarsanız Lisa'yı gördüğünden beri konuşmuyordu.

"Hatalı olduğumun farkındayım Lisa, üzgünüm." en sonunda birkaç kelime ağzından çıkabildiğinde yüzünde hiçbir ifade yoktu. Daha gerçekçi özür dileseydi en azından, Lisa bile olduğu yerden yalan olduğunu anlayabilmiştir diye umuyordum.

Lisa tepki vermeden ona son bir bakış atmış ve tekrar içeri girmişti. Ardından olduğumuz yeri kaplayan yanık kokusuyla yüzümü buruşturdum. "Burası neden yanık kokuyor?" Taehyung'un sorusuyla aniden Lisa balkona tekrar geldi.

"Slutsoo mısırlar yandı!"

the neighborWhere stories live. Discover now