Kavuşmadan Ölmem

1.8K 80 58
                                    

Hepsi arabalarına binmiş yollarına giderken, komisyonun başına geçmek isteyen Alpay tarafından saldırıya uğramışlardı. Ramo, Yavuz Bey sayesinde ellerinden kurtulmayı başarırken, Sibel ve Neco yakalanmış bir depoya götürülmüşlerdi. Girdikleri depoda karşılarında Ramo'nun halası Fidan, kuzeni Şahin ve birkaç adamlarını gördüklerinde iki kardeşin de tedirginlikleri iyice artmıştı. Şimdi ikisi de hem kendi canları için, hem birbirleri için, hem de sevdikleri için endişeleniyorlardı.
Mahalleye varan Boz, Fatoş ve Hasan gördükleri manzara karşısında şoka uğramışlardı. Boz "abi girmeyelim Durdu Baba'nın mekanına gidip bırakalım Fatoş'u sonra geliriz" demişti. "Sen Fatoş'u götür, benim annem karım çocuklarım içerde" diyen Hasan hızla arabadan indi. Boz ve Fatoş son sürat Durdu Baba'nın mekanına giderlerken, Hasan daha eve varmayı beceremeden Alpay'ın adamları tarafından yakalanıp, diğerlerinin bulunduğu depoya götürülmüştü.

Saatler süren bu savaşın, akşam Yavuz Bey ve komisyonun toplanmasıyla son bulacağı sanılırken Alpay ne büyük bir hata yaptığını ve Yavuz Bey'in bunu ona ödeteceğini anladığından, depodakileri öldürüp kaçmayı planladı. Kaçacaksa bile bunu Ramo'nun ve Süleyman Ağa'nın canını yakmadan yapmayacaktı.

Ramo mahalleye gelip ailesini tünele saklanmış sağ salim bulduğunda abisi, halası, şahin ve sibel için endişesi sürüyordu. Yavuz Beyle birlikte onların yerini tespit edip depoya vardıklarında tüm adamları öldürülmüştü. Abisi Hasan ve Neco vurulmuştu. Halası Hasan için çığlık çığlığa ağlarken Ramo'yu gördüğünde Alpay'ın Sibeli kaçırdığını söyledi. Ramo Alpayın peşine düşerken Yavuz Bey ve adamları Hasan ve Neco'yu güvenli bir hastaneye kaldırmışlardı.

Ortalık durulduğunda Fatoş ve Boz da mahalleye dönmüşlerdi. Annesine, Afete ve yeğenlerine sarılan Fatoş o an eve gelen haberle olduğu yere çakıldı. "Fidan hala iyi, Sibel zehirlenmiş ama kendine gelmiş durumu iyi ama Hasan Abiyle Neco'yu vurmuşlar" demişti Ramo'nun adamlarından Arap.

Fatoş bir anda olduğu yere çöktü. İçinden bir şeyler kopup gitmişti sanki. Ama o an kendisinden daha çok bağırıp ağlayan Afet'i gördüğünde "hadi yenge hadi gidelim hastaneye" diye çekiştirdi onu.

Hastaneye geldiklerinde Boz, Ramo'nun yanına gitmişti ona destek olmak için. Ramo Sibelin başından ayrılmıyordu, Hasan ameliyattan çıkmış durumu gayet iyi gözüküyordu. Abisinin yanaklarını, ellerini öpen Fatoş onları Afetle yalnız bırakmak için odadan çıktı. Sibelin başında sevdiği adam ve dedesi vardı, abisinin başında karısı, halası ve tüm aile. Peki Neco? Neco orada bile tek başınaydı.

Daha fazla dayanamayıp doktorun yanına giden Fatoş "Necati Yıldırım'ın durumu nasıl? İyi değil mi? Yaşayacak." dedi onaylanmayı bekleyen bakışlarla. "Durumu kritik, ilk 48 saat çok önemli. Kesin bir şey söyleyemiyorum maalesef, biz elimizden geleni yaptık" dedi doktor. Fatoş'un nefesi kesilmişti sanki. "Görebilir miyim?" dedi usulca, kendi sesini kendisi bile zor duymuştu. "Yalnızca aileden bir kişi 5 dakika görebilir, siz nesi oluyorsunuz?" diye soran doktora karşı birden "eşiyim" diyivermişti Fatoş. Doktor başıyla onaylayıp "Peki o zaman ama lütfen 5 dakikayı geçmesin" diyerek yanından ayrıldı Fatoş'un. Arkasını dönüp içeri girmek için ona yardım edecek bir hemşire aradığı sırada, karşısında Boz'u bulmuştu.

Boz gözleri kan çanağı olmuş şekilde bakıyordu yüzüne. Öfkesi gözlerinden okunuyordu. "Kocanı mı merak ettin?" dedi iğneleyerek. "Saçmalama Boz, durumunu sordum sadece kimseyi göremeyince yoğun bakımın önünde,  öldü sandım" dedi. Öldü sandım derken sesi öyle çıkmıştı ki, kendisi bu durumu fark ettiğinde Bozun fark etmemiş olması için dua etti. "Eşiyim öyle mi? Eşiyim. Bravo Fatoş valla ne diyim bilemiyorum sana artık" diyerek arkasını dönüp giden Boz'a banan Fatoş, ardından gitmeyi düşünse de o an yanına gelen ve "Fatma hanım eşinizi görebilirsiniz" diyen hemşirenin sesiyle birlikte yönünü Neco'ya çevirmişti.

Fatoş hemşirelerin yardımıyla hazırlandıktan sonra yoğun bakımdaki Neco'nun yanına girmişti. Onu öyle görünce birden nefesinin kesildiğini sandı. Göğsü daralıyor, kalbi sıkışıyordu. Usulca yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturduğunda bir süre konuşmadan onu izledi. Sonra gözünden akan yaşları silerek gülümsedi "şimdi tam gözünü açmanın sırası, uyan da pompacıların asi kızını nasıl ağlattım diye dalga geç hadi" dedi ve tekrar gözünden akan yaşlarla sessizlik içinde onun o haline bakmaya devam etti. Sessizliği bozan hemşire "Fatma hanım son 1 dakika vedalaşın lütfen" diyerek odadan çıktığında Fatoş, Neco'nun elini tuttu birden, bunu neden yaptığını kendisi bile bilmiyordu ama sanki ona güç vermek, ondan güç almak istemişti.

"Bugün ayrılıyoruz ama tekrar kavuşucaz Necati Yıldırım" dedi bugün arabada söylediği sözleri ona hatırlatırcasına. Gözünden akan yaşları silip toparlanarak dışarı çıktı.

Saatler geçmişti, Süleyman Sibeli de alıp eve dönmüştü. Ramo ve diğerleri de mahalleye. Her yer talan edilmişti, normale dönmeleri gerekiyordu. Afet ve Fatoş ise hastanede kalmışlardı. Fatoş bu durum için yengesini bahane ederek "ben yengemle kalayım, hem abimi böyle bırakamam" diyerek ikna etmişti diğerlerini. Hasan'ın odasındaki refakatçi koltuğunda iki büklüm uyuyakalmışlardı Afetle birlikte.

Ertesi gün de hastanede aynı şekilde geçmişti. Fatoş bulduğu her fırsatta Neco'nun doktorunu buluyor, bir değişiklik olup olmadığını soruyordu. Aldığı olumsuz yanıtlarla tekrar abisi ve yengesinin yanına dönünüyordu. Gece olmuştu yine, yarın sabah abisi çıkacaktı hastaneden. O zaman nasıl geleceğim, neyi bahane edeceğim, hadi Neco abim şurdan çıkmadan gözlerini aç diye geçirdi içinden. Abisi ve yengesinin uyumasını fırsat bilerek tekrar yoğun bakımın yolunu tuttu. Onu gören doktor gülümseyerek "Fatma Hanım ben de size haber verecektim, hastamız uyandı" dediğinde Fatoş sanki tekrar nefes alabildiğini hissetmişti. "Görebilir miyim" dedi gülümseyerek. "Tabi" diyen doktor odasını işaret etti.

Fatoş odaya girdiğinde Neco uyuyordu, yanına usulca yaklaştı yüzüne iyice baktıktan sonra "ölmedin" dedi fısıltıyla. Sesi teşekkür eder gibiydi, şükreder gibi.

Fatoş içindeki duygu karmaşasını dizginlemeye çalışırken Neco gözleri kapalı şekilde gülümsedi. Fatoş onun uyanık olduğunun şokunu atlatamamışken gözlerini açıp "tekrar kavuşucaz demiştim, kavuşmadan ölmem merak etme" dedi Neco sırıtarak.

Duymuş muydu? Yoğun bakımdayken söylediklerini duyduğu için mi böyle demişti? Sorsam mı yada yok ya duymadıysa kendi kendimi ele mi vermiş olacağım, sormayayım diye kendi kendiyle tartışan Fatoş Neco'ya bakarak "kavuşalım diye vuruldum deme sakın bana" dedi ve gülümsedi. Onun bu tavrı hoşuna gitmişti Neco'nun.

"E tanıştığımızdan beri iki kez vuruldum. Biri senin tarafından, diğeri Alpay iti tarafından. Birinde sabaha kadar başımda bekleyip bana baktın, diğerinde ellerimi tutup ağladın. Üçüncüsünde artırmanı bekliyorum." diyerek gülmeye başladı, gülerken zorlanıyordu. Fatoş'un kafası onun söyledikleriyle doluydu şimdi.

Duymuştu, ağladığını da söylediklerini de. Ayrıca diğer kısım da doğruydu. Sorsalar bir kaşık suda boğacağı adamın başında bekliyor, ona bir şey olacak diye korkuyordu ikidir. Karşısında sırıtan Neco'ya bakarak "Çekirge bir sıçrar iki sıçrar Neco efendi. Gerçekten öldürtme de kendini. Ayrıca elini tutup ağladığım falanda yok, sen rüya görmüşsün belli ki" dedi ciddi bir ifadeyle. "Rüya olsaydı hala karşımda gözlerin dolu dolu bana bakıyor olmazdın" dedi Neco da en az onun kadar ciddi haliyle. "Neyse belli ki iyisin, ben gideyim artık" diyen Fatoş kapıya doğru yönelmişken "Fatoş.. Ben.. Teşekkür ederim" dedi Neco usulca. Arkasını dönen Fatoş "ne için" diye sordu. "Baksana, şu halimde bile bir sen geldin yanıma" dedi Neco, gözlerini kaçırarak. Fatoş açtığı kapının önünde öylece dikilirken "ablan da kötüydü, dedenler de gelir yarın sabah" dedi teselli edercesine.

Neco yarım bir gülüş attı. "Biraz su verebilir misin" diye sordu. Fatoş kapıyı bırakarak Neco'ya su doldurdu. Tek başına içemeyeceği için bir eliyle başına destek verirken bir eliyle suyu yavaş yavaş içirdi. Aklına yine o gece gelmişti, ateşlendiği gece. Tam olarak dejavu yaşıyor gibiydi. Neco teşekkür edip bardağı usulca ittiğinde kendine geldi Fatoş. "Ben gideyim, abimler uyanır falan" dedi. Neco "saat çok geç, kimse de uyanmaz, biraz daha kalsan olmaz mı" diye sorduğunda Fatoş hiçbir şey söylemeden tuttuğu kapıya bakıp, kapıyı kapatarak Neco'nun yanına döndü. Yan tarafındaki koltuğa oturdu. Neco gülümsedi. İkisi de hiç ses çıkarmadan öylece olanları düşünerek uyuyakaldılar.

NecFat - Gecmisini Unut Where stories live. Discover now