9-Ayrılıklar

En başından başla
                                    

Öksürmeme engel olamazken bir şey olmamış gibi masada duran su şişesini bana doğru itti. Gerçekten çok değişik bir çocuktu.

Öksürüğüm geçince sert bir şekilde yutkunup ona baktım. Aklımda o kadar çok şey vardı ki kelimeleri nasıl toplayıp düzgün bir cümle haline getirsem bilmiyordum.

"Boks okuluna dönsem iyi olur. Bana eşlik ettiğin için çok teşekkür ederim. Dışarı çıkmak iyi geldi." dedim ve kararlı bir şekilde devam ettim. "Ben de karşılığında Doruk ile aranızın düzelmesi için elimden geleni yapacağım"

Tek elini ensesine götürüp sandalyeye yaslandı. Derinlerde bir yerlerde şaşırdığını hissetmiştim ama bozuntuya vermedi. Sadece "neden?" diye sordu.

Gülümsedim. "Çünkü arkadaşız. Unuttun mu yoksa?"

***

Saat bir buçuk gibi boks okulunun kapısına gelmiştim. Ekim patikanın başında durmuş, içeri girmemi bekliyordu. Israrla ben içeri girmeden gitmek istememişti.

Ben açamadan kapı sert bir şekilde açıldı ve şaşkınlıktan öylece kalakaldım. Doruk sinirli bir şekilde içeriden çıkarken az daha bana çarpıyordu. İnanamıyormuş gibi durup bana baktığında dilimin tutulduğunu hissettim. Burada ne işi vardı? En önemlisi durumu nasıl açıklayacaktım?

"Nerdeydin?" dediğinde tüm vücudumun titrediğini hissettim. Endişeli gözlerim patikanın öbür ucuna kayarken kalbimdeki yük biraz olsun hafiflemişti. Ekim ortalarda yoktu. Muhtemelen Doruk ortaya çıkınca gözden kaybolmuştu. Fakat içimden bir ses bir yerlerde bizi izlediğini söylüyordu.

"Ben.." dedim ve durakladım. Yalan söylemek istemiyordum. Ama Ekim ile olduğumu da söyleyemezdim. Beni yanlış anlardı. Sadece "özür dilerim" diyebildim en sonunda. O kadar sinirliydi ki ne yapacağımı bilmiyordum. Muhtemelen benim dışımda başka şeyler de olmuştu, gelip beni burada bulamayınca kat kat daha fazla sinirlenmişti.

Nefesini dışarı verip gözlerini kapattı. "Naz.." dedi buğulu bir sesle. "İçeri gir lütfen. Özür dilerim. Ben.. Biraz sinirliyim. Sana bir şey oldu sandım."

Nerede olduğumu sorma konusunda ısrarcı olmaması yüreğime su serpmişti. İkiletmeden içeri girdim. Bir yandan da neyi olduğunu sorup sormamak konusunda karar vermeye çalışıyordum. Sonunda en kötü karar kararsızlıktan iyidir diyerek aklımdan geçen ilk şeyi sordum:

"Partiden erken mi ayrıldın?"

Omuz silkti. Bir yandan da ana kapının kilitlenip kilitlenmediğini kontrol ediyordu.

"Aklım sende kaldı." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Yalnız başına yeni yıla girmeni istemedim"

"Sen iyisin değil mi?" dedim içinde boğuştuğum duygu karmaşasını bastırmaya çalışırken. Beni düşünüp buraya mı gelmişti gerçekten?

"Daha iyiyim" dedi ve lacivert bakışlarını bana çevirdi. "Geç oldu. Uyumalısın. Gece burada olacağım" dediğinde buruk bir şekilde gülümsedi. Gerçekten üzgündü ve hissettiği şeyler bana da bulaşmış gibiydi.

Tamam anlamında kafa salladım ve "iyi geceler" dileyip odama gittim. Neden üzgün olduğunu gerçekten çok merak ediyordum. Keşke elimden bir şey gelseydi de onu mutlu edebilseydim.

Nefesimi dışarı vererek pijamalarımı giyindim. Zeytin de uykusundan uyanmış mırlayarak bacaklarıma sürünüyordu. Bazen bu kedinin yerinde olmak istiyordum gerçekten. Dünyadan bi'haber yaşamak...

Farkında olmasam da tüm gün bayağı yorulmuştum ve uykum gelmişti. Uyuşuk adımlarla yatağa girdiğimde kapının çalmasıyla kendime geldim.

"Evet?"

Doruk kapıyı hafifçe aralarken yerimde doğrulmaya yeltendim ama "rahatsız olma lütfen" diyerek beni durdurdu. Ardından yavaş adımlarla yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. Hala üzerindeki smokini değiştirmemişti.

"Özür dilerim" dedi ben merakla onu izlerken. "O kadar kafam dolu ki sana mutlu yıllar demeyi unuttum." Gülümsedi. "Mutlu yıllar, Naz"

Nefesimi tutmuş onu izliyordum. "Mm..mutlu yıllar sana da" dedim şaşırdığımı gizlemeye çalışarak. Anladıysa da bozuntuya vermedi. İfadesi ciddileşirken ayağa kalktı ve battaniyeyi boynuma kadar örttü. Üşümeyeceğimden emin olunca "iyi geceler" diye mırıldanıp kapıya doğru yürüdü. Öyle bir ruh hali içindeydim ki sesimi unutmuştum sanki. "İyi geceler" diye fısıldadım ama duymuş muydu bilmiyordum.

Beni düşünüyordu. Benim için endişeleniyordu. Bunların hepsi bana uzak duygulardı. O kadar garip hissediyordum ki.

Yanaklarım yanmaya başladığında dizlerimi karnıma çekip yatakta büzüldüm.

Gerçekten az önce üstümü mü örtmüştü?

Doruk SinangilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin