Bölüm 45: Çözülen Gizemler

3.5K 347 430
                                    

Malikanede geçirdiğim ilk hafta düşündüğümden de huzurlu geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Malikanede geçirdiğim ilk hafta düşündüğümden de huzurlu geçmişti. Aile içindeki kimse birbirinin arkasından bir şey çevirmiyor, herkes birbirine karşı olabildiğince samimi davranıyordu. Elbette birkaç kez küçük anlaşmazlıklar çıkmıştı. Ama daha kayda değer bir gerginlik görmemiştim. Çocukların varlığı tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyordu. Malikanenin içindeki sayısız çocuktan favorim tabiki geldiğim gün tanıştığım üçlüydü.

Uyanalı yaklaşık yarım saat olmasına rağmen hala yataktan kalkmamıştım. Erken uyanıp odamın camından güneşin doğuşunu izlemek burada kaldığım süre boyunca favori aktivitemdi. Yataktan kalktım ve geceliğimin üzerine yün bir hırka giydim. Tavandan yere kadar uzanan pencerenin yanına ulaştığımda biraz zorlayarak da olsa pencereyi açmış ve temiz havanın odama dolmasını sağlamıştım.

Yeni yeni yükselen güneş karşımda uzanan uçsuz bucaksız ormanın üzerine vuruyor, yeşil rengin hoş bir kontrastla parıldamasını sağlıyordu. Ne kadar güzel, diye geçirdim içimden. Hemen ardından gözlerimin önüne bir haftadır aklıma gelip duran gözler geldi.

Onlar kadar güzel mi?

Değildi. Zümrüt yeşilinin başıma bela olacağını Tom'un gözlerinin içine gerçekten baktığım ilk seferde anlamıştım. Onu görmeden geçen bir hafta her şey sorunsuzdu diyebilirdim. Fakat geçen haftanın son gününden daha yeni gözlerimi açtığım bugüne geçen zaman boyunca her yerde Tom'u görmüştüm.

Boş gözlerle defalarca incelediğim yılanın kırmızı gözlerine baktığımda aklıma Tom gelmiş ve ürpermeden edememiştim. Trenden inmeden önce olanlar ise aklımdan çıkmak şöyle dursun sanki gözlerimin önünde yine ve yeniden şekilleniyorlardı.

Geceliğimi çıkarıp yerine koyu lacivert kadife bir elbise giydim. Aynaya bakarken saçlarımı ellerimle toplayıp önüme dökülmelerini sağladım. Tarağı kavrayıp tekrar aynaya döndüğümdeyse bakışlarımın buluştuğu gözler bana ait değillerdi. Gri renge çalan gözlerim şimdi Tom'un zümrüt yeşillerine bakıyorlardı. Aniden gelen tıkıtırtıyla elimdeki sedef tarak gürültüyle makyaj masasının üzerine düştü ve gözlerim gözlerimden ayrıldı. Sadece bir an iki kanatlı ahşap kapıya döndüm.

"Girin!"

Gözlerim tekrar aynadaki görüntümle buluştuklarında dehşetle dolu bakışlarımı bana aynen iade eden bakışlar benim gözlerime aitlerdi. Sarı renk, tüllü kol yenleriyle bezenmiş bir elbisenin kolu hemen yanımdan geçti. Arkamı dönmeden az önce masaya düşürdüğüm tarağı kavrayan ince parmaklara baktım.

"Morgana, tatlım sen iyi misin?"

Kendime gelmek adına derin bir nefes aldım ve aynadan Cynithia'ya baktım. Sevgili yengemin sarı saçları bol bir topuz şeklinde toplanmıştı. Hamilelik yüzünden belirginleşen yanakları doğal bir kızarıklıkla renklenmişti.

"Evet." dedim beklemediğim şekilde canlı çıkan sesimle. "Evet iyiyim. Sadece aklım biraz dağınık."

Genç kadın gülümsedi ve önüme attığım saçlarımı nazikçe arkaya çekerek tekrar sırtımda yer edinmelerini sağladı. Birkaç saniye hiç konuşmadan permaklarını saçlarımın arasından geçirdi. Tarağın sedef dişlerini tekrar saçlarımın arasında hissettiğimde aynadan benimle göz göze geldi. Dudaklarına muzip bif gülümseme yerleşti.

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin