36| Yoongi hyung yine her zamanki formunda.

Start from the beginning
                                    

Ne kadar süre bu şekilde kaldığımızı bilmiyordum ama ben mayışmış olsam da Taehyung uyumamıştı. Uyku ve uyanıklık arasında gidip geldiğini görebiliyordum ama bir türlü dalamıyordu. Yine de sesimi çıkartmadan sırtını ve belini okşamaya, saçlarını öpmeye devam etmiştim.

Kapımız tıklatılarak yavaşça açıldığında Hoseok hyung ve Jimin hyung içeri girmişti. Hoseok hyungun elinde yemek dolu bir tepsi vardı. Yanımıza geldiklerinde Taehyung hareketlenerek bakışlarını onlara çevirmişti.

"Biraz yemek yemelisiniz" demişti Hoseok hyung tepsiyle birlikte başımızda dikilirken. "Aç kalmanızın kimseye bir yararı yok sonuçta değil mi?" Dediğinde Taehyung usulca bir nefes verip burnunu çekmiş, yavaş hareketlerle göğsümden kalkmıştı. Ben de oturur pozisyona geldiğimde yan tarafta duran tişörtümü alıp giyinmiş, tepsiye doğru uzanmıştım. Ama Hoseok hyung vermeyi reddetmişti.

"Jungkook, sen biraz hava al ve yemeğini içeride hyunglarla birlikte ye. Jimin az önce yedi, o Taehyunga yardımcı olur" dediğinde bakışlarımı Taehyunga çevirmiştim. Sorun olmadığını söylemek istercesine dudaklarını kıvırmaya çalışmış, pek başarılı olamayınca da bir elini yanağıma yerleştirerek beni kendisine çekmiş, boştaki yanağıma bir öpücük vermişti.

"Hoseok hyung haklı, biraz nefes al. Teşekkür ederim yanımda kaldığın için"

"Nefes almaya ihtiyacım yok. Ayrıca teşekkür etmelik bir durum da yok. Yanında olmak istediğim için yanında oldum."

"Sorun yok Jungkook. Gidebilirsin. Jimin de ilgilenebilir benimle, ki ilgilenilecek bir şey de yok. Yemeğimi kendim yiyebilirim" dediğinde sesindeki yorgunluk beni iyice kötü hissettirmişti. Yine de üstelemeyerek dudaklarımı şakağına bastırmış ve başımı sallayarak yataktan kalkmıştım. Uzun süredir yattığımız için bacaklarım ve kollarım uyuşmuş gibiydi. Ona bir kez daha baktıktan sonra odadan çıktığımda hyungların salonda yemek yediklerini görmüştüm. Yanlarına giderek benim için aldıkları şeyleri almış, boş bir yere oturmuştum.

"Nasıl oldu?" Demişti Namjoon hyung bakışlarını bana çevirerek. "Daha iyi mi?"

"Bilmiyorum, ağlamaya devam ediyor ama ilk günlere oranla çok daha iyi tabi"

"Cenaze sonrasında çekim yapmak büyük aptallıktı" demişti Yoongi hyung araya girerek. "Bunu dile getirdim ama buna mecbur olduğumuzu, programın büyük bir aksamayla alt üst olabileceğini söylediler."

"Program Taehyungdan daha önemli olmamalıydı" dediğimde beni destekleyen cümleler kurmuşları. Sanırım bu durumun tek iyi yanı, Yoongi hyung Taehyunga karşı gerçekten çok nazik olmaya başlamasıydı. Onu kolluyor, yanına gidip konuşmaya çalışıyordu. Acısını kendisiyle de paylaşmasını istiyordu ondan. Taehyung normalde olsa yumuşak bir şekilde karşılamazdı, bunu biliyordum fakat şu an fazla savunmasızdı. Dolayısıyla ona karşı gelemiyordu. Araları çok daha iyiydi.

"Jungkook, yanlış anlamanı istemeyerek bir şey söylemek istiyorum" dediğinde bakışlarımı Seokjin hyunga çevirmiştim. Ağzım dolu olduğu için başımı sallamakla yetindiğimde devam etmişti. Belliydi ki bu söyleyeceklerine grupça tartışıp karar vermişlerdi. Seokjin hyungsa sözcüydü.

"Taehyungun yanında olmak istemeni çok iyi anlıyoruz. Empati yaptığımızda gerçekten bunu anlamak çok kolay oluyor fakat her an Taehyungun yanında olursan onun iyileşmesi daha uzun sürer" demişti. "Taehyung çoğu şeyi yalnız başına başarmış bir çocuk olduğu için senin kusursuz ilgin onun iyileşme sürecini yavaşlatıyor. Gerçekten hiçbir çıkar için değil, sadece onun iyiliği için söylüyorum bunları. Ondan biraz uzakta kalman, fazla değil gerçekten biraz, daha iyi olacakmış gibi hissediyorum."

İdol: taekookWhere stories live. Discover now