☣12☣

568 51 54
                                    


Multi Sevinç'in elbisesi
İyi okumalar 🧚🏻‍♀️

Bana bir yıl gibi gelen bir haftayı atlatmıştım. Yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Bir haftada bu kadar yıpranmak fazla gelmişti. Okulda biranda popüler olmuştum.

Neredeyse bütün kızlar arkadaşım olmak için yalakalık yapıyordu. Erkeklerden bahsetmiyorum bile... Akif her fırsatta benimle konuşmaya çalışıyordu. Onu kendime aşık etmem gerekiyordu güya ama ondan o kadar nefret ediyordum ki onu sürekli azarlayıp, başımdan savıyordum. Bu durum Bahadır'ı memnun etse de Duru bana kızıyordu.

Birde Damla vardı. Onunla da arada konuşuyorduk ama bana itici ve yapmacık geliyordu. Şimdilik en yakın arkadaşlarım Ezgi, Ceyda ve Bahadır'dı.

Bugün cumartesi idi. Bahadır, Ceyda ve Ezgi gelecek durum değerlendirmesi yapacaktık. Lavabodan çıktım ve alt kata indim. Yemek masasında dizili kahvaltılıklar oldukça lezzetli görünüyordu. Her zamanki yerinde dergi okuyan Duru beni görünce gülümsedi.

"Günaydın Sevinç."

"Günaydın." Etrafa bakındım. "Kıvanç nerede?"

"O çoktan kahvaltısını yaptı. Sonya onu bahçedeki parkta oynatıyor. Bu arada diğerleri birazdan burada olur." Dedi kıyafetime bakarak. Üzerimdeki pembe inek desenli pijamaya baktım.

"O zaman ben üstümü değiştireyim." Diyerek arkamı dönüyordum ki Bahadır'ın sesi duyuldu.

"Herkese günaydın."

Benimle göz göze gelmesi, gözlerini pijamamda gezdirmesi bir olmuştu. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken oldukça zorlanıyor gibiydi.

"Sana da günaydın." Dedim bozuntuya vermeden. Ondan çekinmiyordum. Odama ulaştığımda dolabımın kapağını araladım.

Asılı duran şık elbiselerde gezdirdim gözlerimi. Her zaman kot-tişört giyen bir kızdım ben. Elbise giymeye alışkın değildim. Fakat Ceyda ve Ezgi genelde şık giyiniyordu ve onlar gibi olmaya alışmam gerekiyordu.

Askıdan rastgele bir elbise çektim. Toz pembe, kollarında ve etek kısmında fırfırları olan kemerli bir elbiseydi. Yine pembe olmasına sinir olsamda fazla düşünmeden üstüme geçirdim. Kemeride takınca aynada kendime baktım. Boyun kısmı açık olduğundan annemin hatırası kolyem ortaya çıkmıştı. Hoş görünüyordum. Saçlarımı tarayıp salık bıraktıktan sonra beyaz spor ayakkabıları giyip odadan çıktım. Aşağı indiğimde kızlarda gelmişti.

"Günaydın hoş geldiniz." Diyerek merdivenlerden indiğimde telefonuyla uğraşan Bahadır kafasını kaldırıp bana baktı. Aynı anda elindeki telefon gürültüyle yere düştü.

Biz Bahadır'a ne oldu dercesine bakarken o gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.

"Bahadır telefonun düştü." Dedi Ceyda gülerek. Ezgi'de kahkaha atıp ona katıldı.

"Bence dibi düştü." Dedi ve kahkaha atmaya devam ettiler. İma ettikleri şeyi anladığımda kaşlarımı çatıp onlara baktım.

"Kızlar." Diyerek uyardım ve kızardığımı görmemeleri için yemek masasına gidip oturdum. Onlarda gelip oturduğunda yemeye başladık. Kahvaltı bitince birlikte koltuklara geçtik. 

"İlk olarak Batuhan denen çocukla başlayacağız." Dedi Duru. Kumandanın bir kaç tuşuna basınca Tv'de genç bir çocuğun resmi belirdi.

"Batuhan Soykıran." Diyerek anlatmaya başladı Duru. "Bizimle yaşıt. Annesi doktor, babası ise CEO. Okulun voleybol kaptanı, aynı zamanda parmakla gösterilen çalışkan öğrenci tiplemesi."

GARDENYA Where stories live. Discover now