1-Tapınakta

116K 1.9K 670
                                    

Bu bölüm yeniden düzenlendi

Zihnimi arındırmaya çalışıyordum. Tenzin sabırla bana bakıyor ve arınmanın ardından vereceği talimatlar için bekliyordu. Zihnimi arındırmak için uğraşmama rağmen, babamla olan sorunlarım aklımdan çıkmıyordu. Bir nevi ondan kaçmak için Tibet'e gelmiştim. Şimdi Türkiye'den kalkıp Tibet'e gelmemin iyi fikir olmadığını düşünüyordum.

"Düşünme" dedi Tenzin aklımdakileri okumuş gibi.

Belki de okumuştu. Çünkü onun üçüncü gözü açılalı yıllar olmuştu. Belki de dördüncü gözü açılmak üzereydi. Bu düşünce beni kıkırdattı.

"Ciddi ol!" diye uyardı bu sefer.

Tapınaktan atılmama az kalmıştı ve ben bunu ciddi ciddi ummaya başlamıştım. Buraya gelirken Türkiye'de bulamadığım ruhsal gelişimi bulacağıma inanıyordum. Fakat her geçen gün beceremediğimi gördükçe vazgeçer gibi oluyordum.

Üniversiteyi orta derece ile bitirmeme rağmen, İngilizcemi bir hayli ilerletmiştim. Yurt dışına çıktığımda işime yarayacağına inandığım için yabancı dili severek öğrenmiştim. Şimdi 25 yaşımda, dağ başında bir tapınağa niçin geldiğimi sorguluyordum.

Bir an içim geçer gibi oldu. Gözümü açıp etrafıma bakındığımda, uçsuz bucaksız bir yeşilliğin ortasında yalnız başıma oturduğumu fark ettim. Kısa bir an panik duygusu yaşadım ama çevrenin güzelliği bu olumsuz duyguyu bünyemde barındırmama izin vermedi.

Çevremde rengârenk kelebekler uçuşuyor, mükemmel canlı renklere sahip çiçeklerden besleniyorlardı. Huzuru anlatmak isteseydim burasının bir resmini göstermem yeterdi. Sanki kafamdaki tüm sorunlar önemsizleşmiş, hatta ortadan kalkmıştı. Bir an için buradan ayrılmak istemediğimi ve sonsuza kadar burada kalmak istediğimi düşündüm.

"Geri gel Mert! Geri gel" diyen sesi duyduğumda Tenzin'i görmek için etrafıma bakındım. Geri gitmek istemiyordum. Bedenim hafiflemiş gibiydi, istesem uçacak gibiydim.

"Yapma Mert, lütfen odaklan ve geri gel" sözlerini duyduğumda, Tenzin'in benim için yaptıklarını düşünüp onu yalnız bıraktığım için üzüldüm.

"Geri dönmeliyim " dedim, aniden beni vakumla çekiyorlarmış gibi hissettim içim geçti.

"Bir an geri gelemeyeceğini sandım" diyen endişeli sesin sahibine bakmak için gözlerimi açtım. Tenzin gülümseyerek bakıyordu ama gözleri sanki ölümden dönmüşüm gibi ağlamaklıydı.

"Niye öyle bakıyorsun ihtiyar. Beni korkutuyorsun." dedim. Aslında Tenzin benden sadece 7 yaş büyüktü ama kel kafası ile daha büyük gözüküyordu. Benim bilmediğim şeyleri bildiği için onun endişesi beni de etkilemişti.

"Ruhani bir yolculuk yaptın ama henüz hazır olmadığın için geri dönemeyeceğinden endişelendim" dedi.

"Üçüncü gözüm mü açıldı" diye sordum. Güldü, kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Henüz değil ama daha o aşamaya gelmeden ruhani yolculuğa çıkman gerçekten beni şaşırttı" derken, gözlerindeki samimiyeti fark etmemek mümkün değildi.

Yattığım yerden doğruldum ve Tenzin'e sormam gereken soruları sıralamaya başladım.

"Gittiğim yer neresiydi, neden geri dönemememden korktun ve bu bir başarıysa tekrar gitme şansım nedir?"

Tenzin kel kafasını kaşıdı. "Gittiğin yer Nirvana'nın ilk durağı Manuaara idi. Cennet bahçelerine benzer tasvir edilir. Oraya gidip o güzellikleri keşfeden bazı kimseler geri gelmek istemedi ve burada bıraktıkları bedenler bir süre sonra çürüyerek yok oldu. Tekrar gitmeyi istemeni anlıyorum ama daha öncesinde kendini geliştirmelisin."

Tenzin benim için en doğrusunu söylüyordu. Heyecanımı bastırdıktan sonra dediklerine uymaya karar verdim.

4 ay sonra...

Tamamladığım meditasyonumdan edindiğim arınma ile tefekküre daldım. Aylardır bu konuya yoğunlaşmıştım. Kâinatın büyüklüğünü, onu yaratanı ve sistemin mükemmel işleyişini...

Nereden geldiğini anlamadığım bir ışık belirdi aniden. Işığı gören gözlerim değildi, iki kaşımın ortasındaki bir bölgeydi. Sanki zihnimde bir bomba patlamış gibi silkindim. Gözlerimi açtığımda algılarımın genişlediğini fark ettim.

Üçüncü gözüm açılmıştı...

-DEVAM EDECEK-

Üçüncü Göz (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin