_5

6.5K 373 250
                                    

Çoo sıkıcı bir akşamdı. Babam ve bay Jeon,annem ve bayan Jeon konuşuyorlardı. Biz de onların sohbetini dinliyorduk. Birden Jungkook'un telefonu çaldı. Şöyleki,ben Jungkook'un karşısında oturuyordum. Yani aramızda sadece küçük bir sehba vardı.
Telefonunu hiç eline almadan sadece ekranına baktı(telefonu sehbanın üzerinde duruyordu). Sonra aklına bir şey gelmiş gibi telefonunu çabucak eline aldı. Ve kulağına götrdü. Elini ağzına tutarak konuşmaya başladı. Evde büyüklerin sesi yankılanıyordu. Jungkook'u duymam imkansızdı. Ama nedense onu dinlemek istiyordum.

Konuşması bittiğinde telefonu sehbaya değil cebine koydu ve ayağa kalktı.
"Baba ben gitmeliyim. Zaten burada hiç bir şey yapmıyorum"
"Nereye oğlum?"
"Arkadaşlarımla buluşacağım"
"Bir şartla izin veririm"
"Baba! Tamam ne şartı?"
"Jimin'i de kendinle götüreceksin" dedi ve bana baktı bay Jeon.
"A-ama baba o arkadaşlarımı tanım-"
"Tanıştırırsın. Jimin ne dersin?"
"B-ben" babama baktım. Bana ifadesizce bakıyordu.
"Bay Jeon lütfen,Jungkook'a böyle bir şart sunmayın. Jimin onu rahatsız eder orada" söylediği şeyle ona baktım. Sonra kafamı aşağı eğdim.
"Yok,Jimin neden rahatsız etsinki Jungkook'u? Hem arkadaş olurlar"
"Y-yok ben gelmeyeyim" mahcup bir şekilde söyledim.
"Tamam. Siz bilirsiniz. O zaman Jungkook gitmez" Söylediği şeyle Jungkook bana baktı.
"Jimin gel" Jungkook bana yaklaştı.
"A-ama ben-"
"Arkadaşlarım iyidir. Korkana gerek yok.
Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken babam konuştu:
"Jimin bir şey olmaz. Hadi git" deyip gülümsedi. Jungkook bana çok istekli bakıyordu.
Ayağa kalktım. Aklıma bir şey geldi ve konuştum:
"Takım elbise ile mi gideceğim?"
"Doğtu ya,git üzerini değiştir. Ama hava soğuk. Ona dikkat ederek giyin olur mu ponçiğim?" Hıh! Anneme bak sen. Ponçiğimmiş.
"Eğer ben Jungkook'a böyle söyleseydim beni pişman ederdi söylediğime. Senin oğlun çok sakin ve çok tatlı" ben bayan Jeon'u çok sevmiştim.
Annesinin söylediği şeyle Jungkook göz devirdi.

Ikimiz birlikte odama çıktık. Jungkook odamı inceleeken ben de giysilerimi seçiyordum.
Seçtikten sonra giysilerimi yatağımın üzerine koydum. Jungkook gelip yatağımda oturdu. Bir-birimize bakmaya başladık.
"Lütfen çıka bilir misin? Üzerimi değiştireceğim de"
"Jimin,sende olan bendede var. Neden utanıyorsun?"
"Utanmam elimde değil. Lütfen"
"Tamam" dedi ve çıktı. Garip birisi.

Üzerimi değiştirdim:

(Çantayı yok edelim hayal gücümüzle

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Çantayı yok edelim hayal gücümüzle. Ve yine ayakabıları spor olarak düşünün. Haa bir de saçlar siyah. Dur lan arkadaki fanları şimdi gördüm hdhdh)

Kapıyı açtım. Jungkook dışarıda beni bekliyordu. Ben çıkınca bana baktı.
"Gidelim" Dediği anda yürüdü. Ben de onu takip ettim.

Arabaya geldiğimizde ön koltuğa bindi. Bu haraketi ile arabanın onun süreceğini anladım. Ben de arka koltuğa binmek için haraket edip kapını açmıştımki Jungkook:
"Jimin,öne bin" dedi
"Neden?"
"Ne neden?! Öne bin!" Sinirlendiğini anladım. O yüzden ön koltuğa bindim.
Arabayı çalıştırdı.

Kısa bir zaman sonra lüks bir kafeye geldik. Jungkook'un arabadan indiğini görüp ben de indim. Yanıma geldi.
"Bak,benim arkadaşlarım bir az garip. Ama sana bir şey yapmazlar. Korkma"
"Neden korkayım? Sonuçta onlar da insan"
"Akıllıca. Ama orada aynını düşünmeye bilirsin"
"Bir şey sora bilir miyim?"
"Evet"
"Neden bana 'korkma' diyorsun? O kadar mı zayıf bir insana benziyorum?"
"Yok,yanlış anladın" Söyledi. Ben devamını beklerken o hiç bir şey söylemedi.
"Içeri girelim" Jungkook bir adım atmışdıki benim yürümediğimi fark etti.
"Jimin,neden gelmiyorsun?" Söylediği şeyle onun yanına gittim. Ve birlikte kafeye girdik.

Jungkook masalara bakarken ben de ona bakıyordum. Bir anda gözümüz buluştu. Hızlı bir şekilde gözümü onun gözünden ayırdım.
Birden çok kalın bir ses duyduk:
"Jungkook!" Galiba arkadaşlarını bulmuşduk.

Onların yanına gittiğimizde hepsi bana garip-garip bakıyordu. Jungkook çok rahat bir şekilde sandalyelerden birini çekip oturdu. Bense çok gerilmiştim. Mal gibi masanın karşısında,ayakta durmuş öylece bakıyordum.
"Sen ne ayaksın? Neden buradasın? Oğlum GITSENE!" Az öncek Jungkook diye bağıran erkek bana gitmemi söylüyordu.
"Heey! Tae,o benimle geldi" Jungkook söylediğinde bir az rahatladım.
"Ohh,özür dilerim. Ama ne yapayım neden mal gibi orada dikiliyor?" Benim de söylediğim gibi:mal gibi dikilmiştim işte orada.
"Doğru. Jimin neden orada duruyorsun? Otursana" Jungkook yanındaki sandalyelerin birini çekip oturmam için işaret etti.
Gidip orada oturdum.
Jungkook bana hepsini tanıttı. Hoseok, Taehyung,Seokjin,Namjoon ve Yoongi.
"Eeee sevgili misiniz?" Isminin Hoseok olduğunu öğrendiğim çocuk söylemişti bunu.
"Ne saçmalıyorsun yine Hoseok!"
"O zaman nesiniz?" Jin söylemişti bunu.
"Ar- Bu gün tanışdık aslında. Park şirketinin sahibinin oğlu"
"Ooooo Park şirketi mi? Şu bay Park'ın oğlu mu?" Taehyung neden alayla konuştu?
"Evet Tae! Ama söylediğin gibi. Oğlu. Bay Park'ın kendisi değil"
"Ne oluyor?" Dayanamayıp sordum.
"Nasıl? Bilmiyor musun?" Namjoon neden bahsediyordu?
"Neyi?"
"Baban anneni aldatarken kameralara yakalanmış. Böyle ciddi bir konuyu nasıl bilmezsin?" Namjoon bana her şeyi açıkladığında şok oldum.

3 dakika falan geçmişti. Onlar sohbet ederken ben az önce duyduğum şeyi sindirmeye çalışıyordum.
Birden gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Durduramıyordum. Ama utanıyordum da.
Kafamı çok az yukarı kaldırdığımda hiç konuşmayan Yoongi'nin bana baktığını gördüm. Birden eline peçete aldı ve ayağa kalktı. Bana doğru yürüdüğünde her kes ona bakmaya başladı. Karşıma geçti. Karşıma diz çöktü. Peçete ile göz yaşlarımı temizlemeye başladı. Bana o kadar derin ve dikkatli bakıyorduki. Gözlerimin derinliklerine inip sani,sanki acı çektiğimi anlıyormuş gibi geliyordu bana. O kadar yumuşak siliyorduki göz yaşlarımı. Peçete ıslandığı için ve ben hala ağladığım için peçeteyi masaya bırakıp göz yaşlarımı eliyle silmeye başladı. Kemikli elleri tenime değdikçe titriyor,çok garip hissediyordum.
Sonunda göz yaşlarım kurudu. Ayağa kalktı ve yerine geçti. Her kes full dikkat beni izliyordu.
"Jimin,neden ağladın?" Jungkook öyle sinirle sorduki soruyu cevap veremedim. Sadece kafamı 'hiç' manasında salladım.
"Yoongi,ne yapıyorsun?" Jungkook Yoongi'ye çok sinirle sordu
"Sizin yapmadığınızı" Yoongi söyledikten sonra bana baktı.
"Insanlarla dalga geçmeyi seviyorsunuz ama onların ne hale geleceğini düşünmüyorsunuz! Kendinize iyi mi diyorsunuz sonra da?" Yoongi çok sinirlenmişe benziyordu.
"Yoongi,sana düşmez Jimin'i teselli etmek" Jungkook'un söylediği şeyle Yoongi ona o kadar sinirle baktıki.
"Sana mı düşer?!" Yoongi ve Jungkook'un arasında küçük bir kavga yaşanıyordu.
"Evet bana düşer"
"Az önce ona arkadaşım bile demedin. Nereden sana düşüyor?"
"Tamam demedim. Ama senin neyin oluyor Jimin?"
"Ben sadece arkdaşlarıma yardım etmem. Ben her kese yardım ederim sizin aksinize" Dedi ve ceketini alıp gitti.
"Yoongi bu aralar sinirli. Siz ona bakmayın" Jin söylediğinde Jungkook güldü
"O ne zaman sinirli değil ki? O her zaman sinirli ve kaba bir insan!" Dedi ve ayağa kalktı.
"Jimin! Kalk gidiyoruz" Dediği anda ayağa kalktım. Ceketimi giydim ve Jungkook ile birlikte yürümeye başladık. Dışarı çıktığımızda Yoongi arabasının yanında durmuş telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Jungkook onu görmedi. Ama ben ona bakıyordum. Birden Yoongi de bana bakmaya başladı. Çabuk gözümü başka yöne çevirdim. Jungkook çoktan arabanın yanındaydı. Jungkook'a taraf döndüm. Bana bakıyordu. Onun yanına yürüdüm.

Arabaya bindik. Ve Jungkook arabayı bizim eve doğru sürmeye başladı.
"Neden izin verdin?" Jungkook bana bakmadan söyledi
"Ne?"
"Diyorumki,neden izin verdin onun senin göz yaşlarını silmesine?"
"B-ben. Ne yapa bilirdimki? Yapma diyemezdim"
"Tamam. Oraları geçelim. Neden ağladın?"
"Öyle bir şeyi başkalarından duyduğum için ve..ve babamın öyle bir şey yaptığı için"
"Tamam..."

Alone🖤~Jikook Where stories live. Discover now