20. Bölüm?

51 11 0
                                    

MİRZA

MARVA

FIRTINA ( BÜŞRA)







Seyfi amca yetimhane görevlisiyle konuşup Enesin yanına gelmişti. İkisi beraber aşağıya inmişlerdi. Acar ise oturduğu banktan bir nebze bile olsun kıpırdamamıştı. Naftalin telefon görüşmesini bitirip Acar'ın yanına gelmişti.

" Acar iyi misin?"
Acar bir şey söylememişti. Acar'ın bir eli kalbimin üzerindeydi. Naftalin yanına oturup bir şey demeden Seyfi amcayı beklemeye başlamıştı.

Seyfi amca yanlarına geldiği zaman Acar hemen yerinden kalkmış Seyfi amca'nın yanına gitmişti.

" Baba ne oldu."
Acar neredeyse ağlayacaktı. Birisi ona en ufak dokunsa ağlardı.

" Oğlum Duru, yani Fenil kaçmış dediler bize ama birisi kaçırmış. Güvenlik kamerasıyla baktığımızda bir kadının kaçırdığını gördük. Ama öyle iyi kendini kamufle etmiş ki yüzü tanınmıyordu . "
Naftalin stresten dudağını ısırmaya başlamıştı.

" Polise haber verdik. İnşallah en yakın zamanda bulacağız. "
Acar oturduğu banka gidip tekrar oturmuştu. Artık her şeyden ümidini kesmiş gibiydi.

" Oğlum üzülme , üzüldüğün zaman eline bir şey geçmiyor. Metanetli ol. Bulacağız kızını. Hem akıllı kızdır Fenil. "
Seyfi amca Acar'ı yerinden kaldırıp Naftalinle beraber araca doğru ilerlediler. Naftalin kapıyı açıp geçmelerini sağladı. En son kendi arabaya binip arabayı eve sürmüştü.

Eve vardıklarında hepsi inmiş inmeyen bir tek Naftalin kalmıştı.

" Sağ ol kızım senide yorduk."

" Ne demek beyamcacım hadi iyi akşamlar. "
Naftalin Seyfi amca içeriye girince gaza basıp oradan ayrılmıştı.

Naftalin ana caddeye doğru sürmüştü arabasını.
Başka bir araba ona yandan çarpınca Naftalin cami açıp ağzına geleni söylemişti.

" Sana araba verenin, ehliyet verenin ben ta... Şerefsiz, sayıyla mı gönderiyorlar bana sizi sayıyla mı? "
Karşı taraftaki araçtan ses gelmemişti. Zaten penceresi siyah şeritli olduğu için dışarıdan görünmüyordu.

Siyah araç Naftalinin aracına bir kere daha yandan vurmuştu. Naftalin bu sefer iyice şüphelenmişti. Penceresini kapatıp torpidodaki silahı çıkarıp yanındaki koltuğa indirmişti. Naftalin arkasına bakınca iki aracın onu takip ettiğini gördü.

Arabayı sağa çevirip boş bir ormanlık alanda durmuştu. Silahı eline alıp aşağıya indi. Arabanın ikiside Naftalin durunca onlarda durmuştu.
Naftalin araca yaklaşıp camına bir iki kere vurmuştu. Ama ne inen olmuş ne de camı açan olmuştu. Naftalin gitgide daha bir tedirgin oluyordu.

Silahı cama yaslayıp " Çıkın dışarıya " diye bağırmaya başladı. Ama çıkan olmamıştı.

" Bana bakın lan üçe kadar sayacağım çıkmazsanız şarjörü arabaya doğru boşaltacam."
Naftalin kendinden kararlı bir ses tonuyla konuşmuştu.

" Bir."
Çıkan yoktu.
Naftalin iyice sinirlenmeye başlamıştı.

" Üç" deyip iki el silah cama doğru sıkmıştı.
Birinin dur sesiyle Naftalin sıkmayı yarıda kesmişti. Kapı açılınca iki adım arkaya doğru gitmişti.

Kapı sanki onun inadına yavaş yavaş açılmaya başlıyordu. İlk baş ayağında siyah bir bot çıkmıştı. Sonra siyah bir pantolon, pantolonun kenarında kendini belli eden bir silah, ellerinde iki yüzük ve kol saati olan, siyah kazak ve deri ceketli, uzun boylu, zayıf, başına doğru; beyaz tenli, kulağının bir tarafında küpe olan, renkli dudaklı, iri ve koyu yeşil gözlü, uzun kirpikli, siyah saçlı yaklaşık yirmi yedi yaklaşık yirmi yedi yaklaşında bir adam dışarıya çıkmıştı.

Kimim-Kimsin? ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin