3. Bölüm:"Küçük Zeyrek"

Start from the beginning
                                    

Allah'ım ben neler söylemiştim öyle. 'Şimdi gelip ağzıma tükürse haklı. Ah ah! Ne yaptın Cemre ya! Aha bak işte kırmızı görmüş boğa gibi bakıyor sana.' diyen iç sesim sonuna kadar haklıydı. Adama resmen beyinsiz demiştim.

Gözü seyiren bu koca adam bana doğru yavaş yavaş yaklaşıyordu. Azrail'den uzaklaşmak adına geriye doğru bir adım attım. Ama nafile bu camışın bir adımı benim iki adımımdı. Fil gibiydi yani benim iki katımdı. Dibime girdiğinde yüzünü yüzüme karşı getirebilmek için biraz eğildi. Onun gözlerini incelerken birden kolumda bir ağırlık hissettim. Sonrasında kafamı koluma doğru çevirdim. Sanki kaçacakmışım gibi kolumu sıkı sıkı tutuyordu.

Babam arkadan bağırıyordu ama ne dediğini anlayabilecek durumda değildim.

Nefesini sert bir şekilde yüzüme doğru verip "Bana bak! Haddini bil yoksa o dilini keser köpeklere veririm. İnan bunu yaparım." deyip bir anda sertçe kolumu bırakıp arkasına dönerek yürümeye başladı. Telefonundan melodiler yükselince elini cebine attı ve çıkardı. Hızla açarak sert bir şekilde "Ne var, ne oldu?" dedi azarlarcasına.

Karşıdaki kişinin ne söylediğini duyamıyordum. Başımı babam çevirdim ve onu beni izlerken buldum. Bana çok derin bakıyordu. Bir şeyler söylemek istiyormuş ama onu tutan bir şey varmış gibi davranıyordu.

"Tamam. O piçi hangara alın geliyorum! Kimse dokunmasın ona. Hesabını ben keseceğim!" demesiyle donakaldım. Bu adam hiç hayırlı biri değildi. Hatta fazlasıyla şerdi. Bunu anlamıştım. Nasıl karanlık işlerdi bunlar Allah'ım!

Aklıma gelen düşünce silkelenmeme neden olurken Alişir bana doğru gelmeye başladı. Yüzünü incelemeye koyuldum. Bu genç yaşta olan bir adam nasıl acımasız olabiliyordu? Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyordu?

Onun yaptıklarını sorgulamayı bırakıp gözlerine baktım. Yavaşça bana doğru geldi. Önümde durdu. Onun arkasında adamı olan Hakan vardı. Benim arkamda ise babam vardı. Ayrıca elleri ve ayakları bağlı değildi. Çözmüştüm. Alişir'in, adamı ile konuştuğu zaman diliminde yapmıştım. Ondan onay almadığım için sıkıntı çıkarabilirdi ama ne kadar umurumdaydı acaba. Ben onun emir kulu değildim sonuçta!

Bendeki cesaret değildi. Karakterime yerleşmiş bir davranış biçimiydi.

Gözleri arkamda duran babama kaydığında kaşları çatıldı. Yüzündeki damarlar gerildi. Kendini kasıyordu. Bu aşağılık kompleksi onu mahvediyordu.

"Böyle bir şeyi benden izin almadan yaptığın için cezasını çekeceksin." dedi bakışlarıyla babamı göstererek. "Ama şimdi değil!" diyerek arkasını döndü. O sırada babam "Bana bak genç adam Cemre'ye bir daha böyle davranmayacaksın!" dedi tehlikeli bir ses tonunda. Yanıma ulaşarak bir adım önümde durdu. Beni kollar gibi...
Ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum.
Ne olmuştu da 'sevgili' babam benim için kendisini öne atmıştı.

Alişir bize dönerek tek kaşını havalandırdı. "Bunu bana kızını umursamayan, tek başına bir hayat yaşamaya mecbur eden, maalesef ki adı baba olan biri mi söylüyor! Bu dünyada görebileceği en büyük kötülüğü zaten senden gördü. Benden ona gelecek olan zarar asla seninkini geçemez." dedi. Duyduklarımı idrak edemeyen beynim, gerçekliğin yüze vurulmasıyla iflas etti.

Alişir durmayarak "Şimdi bana, kızını seven baba rolü yapmayı kes! Yemem!" dedi.

Bu kadar şeyi sadece benim söylediklerimden anlamayacağını bilecek kadar zekiydim. Beni araştırmıştı belli ki.

AYSARWhere stories live. Discover now