i'm not strong enough to make things right

83 6 79
                                    

"Seni Tanrı falan yollamadı... Sen bu dünyaya Jeongguk'a eziyet çektirmek için indin."

Usulca fısıldadığım gerçekler dudaklarındaki sadist gülümsemenin solup gitmesine neden olurken Jeongguk'un üzerinde dolanan bakışları ağırca beni bulmuştu. Bastırmaya çalıştığı duyguların birer birer gözlerine yansıdığını görebiliyordum. Öfke, üzüntü, hayal kırıklığı, şaşkınlık ve ismini koyamadığım birkaç duygu daha mümkün olabilecek en buruk şekilde birbirlerine harmanlanmıştı, onları öyle net görebiliyordum ki kendi duygularım gibi içimde hissediyordum adeta. Peki, her zaman yoğun bir ifadesizliğin hakim olduğu bu gözlerdeki karmaşanın sebebi neydi? Fark ettiğim gerçekler mi yoksa ondan da ziyade onları benim mi fark etmiş olmamdı? Şu noktada bunların bir önemi var mıydı emin olamıyordum çünkü kendisini toparlaması yalnızca birkaç saniyesini almış ve bakışlarında gördüğüm o duygu karmaşası yerini yine ifadesizliğe bırakmıştı. Eskisi gibi bakıyordu artık gözleri, solup gittiğini düşündüğüm o alaycı gülümsemesi yeniden dudaklarındaydı ve Jeongguk'un bizi izlediğini unutmamış olacaktı ki eskisinden de yakın duruyordu bana.

"İnkar etmiyorsun..." Konuşabileceğimi hissettiğimde dudaklarımı aralamıştım ancak araladığım dudaklarımdan çıkan tek şey cılız bir fısıltı olmuştu. İnkar etmeyeceğini çünkü bu kadar göz önünde olan bir gerçeği inkar etmenin hiçbir anlamı olmadığını çok iyi biliyordum ancak bildiğim bir şey daha vardı ki acı gerçekleri kabullenmek istemeyecek kadar hassas bir bünyem vardı ve bu bünye onlarla başa çıkmak için öylesine çaresizdi ki birinin çıkıp bütün bunların yalan olduğunu söylemesini istiyordu "Seni ne olursa olsun durduracağım."

"İddialı konuşuyorsun. Ama sınırlarını nereye kadar zorlayabileceğini merak ediyorum..." Tıpkı benim gibi fısıldayarak cevap vermiş ve gözlerimin önüne düşmüş bir tutamı kulağımın arkasına atarken yüzümü büyük bir dikkatle incelemeye başlamıştı "Bir iblisle başa çıkabileceğine emin misin gerçekten?"

"Jeongguk'a olan hislerimi fazla küçümsüyorsun ve sanırım bunu anlayabilirim." Söylediğim cümleyle yüzümü turlayan bakışları gözlerimi bulmuştu. Ne söylemek istediğimi anlayamamış olmalıydı ki biçimli kaşları hafifçe çatılmıştı, ifadeden yoksun gözlerinde merakın parıltılarını görebiliyordum "Anlayabilirim çünkü birisine aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceksin. Sen bir iblissin."

"İblisler aşık olamaz mı sanıyorsun?" 

"Olamazlar." Kendimden nasıl bu derece emin konuştuğum hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak bu kendimden emin tavırlarımın altının dolu olmadığını gayet iyi biliyordum ve aslında Hoseok'un da bunu bildiğini sanıyordum. Ne var ki bana olan bakışlarında karşılaştığım hayal kırıklığı bu gereksiz özgüvenimi ciddiye aldığını gösteriyordu ki bu fazlasıyla anlamsızdı dakikalar önce bana aptal diyen kişi kendisinden başkası değildi oysa "İblisler içlerinde güzel olan hiçbir şeyi barındıramazlar ki."

"Aranızda dönen şey her neyse asla bölmek istemiyorum ama Taehyung'a söylemem gerekenler var hyung." Varlığını neredeyse unuttuğum Jeongguk'un bıkkın sesinin kulaklarımda yankılanmasıyla Hoseok'un bakışlarında gördüğüm hayal kırıklığı bir kez daha boşluğa karışmış ve sahte bir coşkuyla Jeongguk'a dönmüştü.

"Ah, hayır hayır endişelenme biz de tam bitirmiştik zaten... Akşama seni dediğim yerden alıyorum o zaman değil mi Taehyung?" 

"Dediğin yer mi? Seninle-" Bakışlarımı Jeongguk'un üzerinden ayırarak Hoseok'a çevirdiğimde irislerinin ve gözlerinin akının beyazdan koyu bir siyaha büründüğüne dehşet içerisinde tanık olmuş ve yerimden sıçramaktan kendimi alamamıştım. Verdiğim tepki üzerine Jeongguk'un kafasını önce bana sonra ise Hoseok'a çevirmesiyle Hoseok'un gözleri anında eski haline dönmüş, hiçbir şey yaşanmamış gibi Jeongguk'a gülümsemeye başlamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu; o gözler beni açık açık tehdit ettiğinin bir kanıtıydı aslında, sanki akşam onunla buluşmazsam bana neler yapabileceğinin küçük bir demosunu bana göstermek istemişti. Bundan tam şimdi bahsetmesinin tek sebebi ise Jeongguk'a rahatsızlık vermekti çünkü Jeongguk'un onunla olan buluşmalarımdan rahatsız olduğunu biliyordu. Anlayamadığım yalnızca tek bir şey vardı ve bunu anlamamın yolu ise tam olarak Hoseok'un söyleyeceklerinden geçiyordu "Yani seninle buluşacağım ancak dediğin yeri tekrarlayabilir misin? Sanırım aklımda tutamadım."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 17, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

when the sun goes down!(¡)Where stories live. Discover now