2.Bölüm

31K 209 43
                                    


Selam!

Bu aralar hem yoğunum hem mutlu hem de bu hikayeyi yazmaya aşşşşırı istekli. Bir an önce şu giriş faslını geçip asıl kurguya girebilmek için de upuzuuuuuun bir bölüm yazdım.

Umarım beğenirsiniz😉

İyi okumalarr!🧡

Bir yıl önce

“Nereye gidiyoruz?” Bindikleri araba dümdüz otobanda süratle ilerliyor, uzun bir aradan sonra ilk defa soluk sesleri dışında bir sese kulak kesiliyordu.

“Seni ailemle tanıştıracağım. Ne de olsa artık nişanlımsın.” Parmağındaki alyansı kıza göstererek dudağının kenarı kıvrıldı. Gel gör ki genç kız bu konuda onun kadar hevesli değildi. Hatta içinde büyüyen sıkıntıya rağmen o yolda yürümeye devam ediyordu.

Çünkü bunu yapmak zorundaydı.

Yol boyunca kafa sesi kendisine zulmeden genç kız hüzünle adamı seyretti. On sekizini doldurur doldurmaz bir ömür onunla olmaya söz verecek ve onun soyadını alacaktı. Kendinden dokuz yaş büyük bir adamla beraber geçecek bir ömür.. kulağa fazla ürkütücü geliyordu.

Arabadan inildi, kapı aralandı ve  beklenilen tanışma için çanlar çaldı. Yirmilerinde bir genç kadın ve genç bir erkek onları bekliyordu.

“Dilara, bunlar abimin eşi Ahu ve oğlu Yavuz.” Kulağına doğru eğilip fısıldadı. “Vefat ettiğinden bahsetmiştim ya hani, o abimin” Kız şaşkınlıkla ona bakarken geri çekildi. Ona sadece abisini özlediğini ama göremediğini söylemişti. “Benimle beraber bu evde yaşıyorlar.” Anladım dercesine kafasını salladı ve önündeki ana-oğula çevirdi bakışlarını.

Genç kız, uzun siyah saçlı ve keskin bakışlı kadından rahatsız olmuştu. Genç kadının bu tanışma faslından pek hoşlanmadığı her halinden belliydi fakat bozuntuya vermek de istemiyordu sanki.

Isminin Yavuz olduğunu öğrendiği çocuk ise muhtemelen ondan bir-iki yaş büyüktü. Koyu kumral saçları, yeşile çalan kısık ela gözleri, elleri cebinde dik duruşu.. Annesine benziyormuş gibi görünse de o çok daha fazlasıydı.

Gömleğinin ilk üç düğmesi açık, manşetleri dirseklerine kadar katlanmıştı. Saçları yan tarafa özenle taranmış, bacaklarını açarak ayakta dikiliyordu. Farklı bir enerjisi vardı, farklı bir tarzı.. Kendisinin onu süzdüğü gibi onun da kendisini baştan aşağı süzdüğünü fark etti. Kalbinin ritminin değiştiğini hissetti.

“Bu da nişanlım Dilara, üç hafta sonra evleneceğiz. O zamana kadar bu evde misafir olacak, sonraysa sahibi.” diyerek göz kırptı Dilara'ya. Yüzündeki utangaç gülümsemeyle kafasını yere eğdi kız.

**

Onunla baş başa kalmak her zaman bir işkence olmuştu. Hiç lafını esirgemeyen, ölçüp tartmayan birisiydi ve bu çoğu zaman ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım için şaşıp kalmama neden oluyordu. Daha az önceki fantezi iması bile yeterli bir örnekti, amcasıyla nasıl konuşuyordu öyle!

“Yemekte ne var yengeciğim?” Alayla 'yenge' kelimesini bastırırken tencerenin kapağını kaldırıp içindekine baktı. Komik derecede haklıydı. Kendinden küçük bir yengesi vardı.

Arkamdan uzanıp masadaki diğer tencereye uzandığında tatlı bir heyecan dolandı kalbimi. Kendimi masaya doğru yaslayıp değmemeye çalıştıkça daha da yaklaştı. Daha fazla dayanamayıp yüzümü ona çevirdim ve onu kendime bakarken buldum. Derin derin gözlerime baktı göğsü sırtıma yaslıyken.

Gönülçelen (+18)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon