2. BÖLÜM

287 45 11
                                    

"Engelli yoktur, engeller vardır."

Piknik, sırf Deniz Cenk'in vicdan azabıyla kendini kötü hissetmemesi için katlanmak zorunda kaldığı bir şey olmamıştı. O kadar çok eğleniyordu ki bu birlikteliğin devamının gelmesini her şeyden çok istemeye başlamıştı.

Fark ettiği bir gerçek vardı: Efsun, tanıdığı herkesten daha iyi görüyordu.

"Hey dikkat et, Cenk. Ayağının çok yakınlarında büyük bir böcek var." dediğinde şaşkınlığından ne diyeceğini bilememişti Deniz Cenk. Kafasını eğip yerdeki çimlerin üstüne bakındığında Efsun'un haklı olduğunu fark etmiş ve şaşkınlığı on kat daha artmıştı.

"Büyük bir böcek olmalı. Sesi kulaklarımı deliyor." diye yüzünü buruşturmuştu Efsun.

Efsun böceklerin sesini, havadaki uçağın uğultusunu, hatta metrelerce uzaktaki sesleri bile duyabiliyordu.

"Vay canına!" demişti Deniz Cenk bunu fark ettiğinde. "Başka neleri duyabiliyorsun?"

Efsun gülümseyerek cevap verdi. "Kalbini, Cenk. Kalp atışlarını metrelerce uzaktan bile duyabiliyorum."

Deniz yine aynı ürpertiyi sırtında hissetti. Buna verebileceği cevabı yoktu.

"Hızlandı," dedi Efsun. Sonra gülerek devem etti. "Kalbin hızlı atmaya başladı, Cenk. Söyle bakalım, seni büyülüyor muyum, yoksa korkutuyor muyum?"

Genç kızın dudakları gülünce öyle mükemmel bir hal alıyordu ki Deniz kendini büyülenmiş bir halde onu izlerken buldu. Kesinlikle adamı büyülüyordu, bu inkar edemeyeceği kadar kesin olan bir gerçekti.

"Düşündüklerimi de duyabiliyor musun?"

Efsun tatlı tatlı kıkırdamaya başladı. "Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama maalasef özel güçlerim yok. Ben sadece, herkesin duyabileceği ama başka şeylere odaklandıkları için duymayı reddettikleri şeyleri duyabiliyorum."

Deniz yine şaşırmıştı. "İstersem ben de duyabilir miyim bu bahsettiğin sesleri?"

"Tabii ki," dedi Efsun kendinden gayet emin bir şekilde. "Sadece duymayı bilmen gerekiyor."

Duymayı bilmek. Genç adam böyle bir tanımı daha önce hiç duymamıştı ve ne olduğuna dair en ufak bir fikri bile yoktu.

"Bir anlaşma yapmaya ne dersin?" diye sordu Efsun. "Ben sana duymayı öğreteceğim sen de bana gitar çalmayı öğreteceksin."

"Gitar?" dedi Deniz şaşkınca.

"Çocukluğumdan beri hep gitar çalmak istedim ama hiçbir zaman kendime bir ögretmen bulamadım."

Keyifle gülümsedi genç adam. "Pekala, anlaştık." dedi sonra.

"Öyleyse şimdiden başlayalım. Sana duymayı öğreteceğim. Beni sırtına alır mısın Cenk? Bu piknik alanının en yüksek noktasına çıkmalıyız. Şimdilik başka şeylere odaklanmanı böyle engelleyelim."

Genç adam hiçbir şey sormadı. Çimlerin üzerine uzanmış kızın bedenini güçlü kollarıyla sardı ve sonra onu havaya kaldırarak sırtına yerleştirdi. Kızın ılık nefesi sırtını okşarken yine aynı huzurla oradan oraya savrulduğunu hissetti.

"Üzgünüm," dedi daha sonra Efsun, son derece çekingen bir sesle. "Sana yük oluyorum."

Deniz anında susturdu onu. Ona ne derse desin, içini kaplayan huzuru anlatmasına imkan yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bana Kalbinle BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin